Yetimhane sınırından çıktıklarından beri öğretmenler dahil herkes daha rahattı. Yetimhaneden çıkana kadar sıra asla bozulmamış ve herkes sessiz kalmıştı ancak şimdi herkes daha normal davranmaya başlamıştı.
Anios, diğer arkadaşlarının yanına gitmiş ve onlarla yürümeye başlamıştı ama Briseis'e de ara ara bakıyordu. Bu bakışlar daha çok hâlâ iyi olup olmadığını kontrol etmek için gibiydi.
Briseis ise Leto'nun yanına geçmiş ve öğretmenlerden saklanarak yürümeye çalışıyordu.
"İyi olduğundan eminsin değil mi?"
Leto, Briseis ile aynı yıl yetimhaneye bırakılmıştı. Derslerde genelde aynı sınıflara düşüyorlardı. İkisi de silahlarını ok ve yay olarak seçtiklerinde ortak dersleri daha da artmış ve yakın arkadaş olmuşlardı. Leto çok girişken olmadığı için Laios'tan çekiniyor ve Briseis'in yanında o varken pek yanlarına gitmiyordu. Belki bunun sebebi girişkenlik değil de aralarında başka bir şey olduğunu düşünmesi de olabilirdi.
"İyiyim Leto... Artık sorma bak kendi başıma da yürüyorum."
Leto kafasını sallasa da her adımında Briseis'e bakıyordu. Tökezlerse de hemen durup iyi olup olmadığını soruyordu.
Sonunda Kırat Meydanı'na geldiklerinde tüm gruplar durdu. Briseis daha önce buranın adını duymuş ve fotoğraflarını kitaplardan görmüştü. Burayı çok fazla merak ediyordu ve şu an burada olduğuna inanamıyordu.
Onlarla beraber birkaç sivil de durmuş ve beklemeye başlamıştı.
Kırat Meydanı efsanelere göre; Kırat Meydanı, Kelpie'lerin doğduğu yerdi. hâlâ bazı kasabalılar ayaklarının altındaki buz erirse Kelpie'lerin yeniden doğacağına inanırdı. Briseis yaklaşık üç metre önünde duran buzlaşmış göle baktı ve bir zamanlar burada doğan gücü düşündü. Kelpie'lerin at vücutlarını ve balık kuyruklarını hayal etti. Birçok kitapta hayali çizimleri olsa da gerçeği nasıldır hayal etmeye çalıştı.
Sonunda karların üstünde koşan kurt sürüsü ve çektikleri onlarca vagon dağın başından görünmüştü. Kurtlar ağırlıklı olarak beyaz ve kirli beyaz renklerindeydi. Vagon Kurtları diğer kurtlara göre çok daha büyük ve hızlıydı. Boyutları kitapların dediğine göre iki metreyi bulabilirdi. Briseis şu an onları canlı gördüğü için çok şaşkındı. Gerçekten kurtlar dev gibiydi ve vagon yolundan bir adım ayrılmadan hızla koşuyorlardı. Vagonların altında kar ve buzda kolay kayabilmesi için duran bıçak görünümünde sert buzlar vardı. Kurtlar önlerinden hızla geçtikten sonra vagonlarda oturmuş anmaya giden insanlar da aynı şekilde önlerinden geçti. Kurtlar tüm vagonlar dolu olduğu için durmamıştı ama hemen arkalarından bir kurt sürüsü daha geliyordu.
Bu sefer kurtlar önlerinden geçtikten on- on beş metre sonra durdular ve ulumaya başladılar. Briseis büyülenmiş bir şekilde tam vagona doğru yürüyecekti ki önünde duran Anios'un kaşını kaldırmasıyla durdu.
Önce Buzulun Çocukları'yla beraber bekleyen siviller vagonlara geçti. Daha sonra da üst sınıflardan başlayarak tüm Buzulun Çocukları vagonlara binecekti.
Briseis bir an için hangi grupla binmesi gerektiği konusunda ikilem yaşadı. O anda Anios'un sesini duydu.
"Hadi!"
Briseis koşarak Anios'un yanına gitti ve vagona son anda bindi. Üst sınıflar bindiğinde geriye sadece iki üç kişilik bir yer kalmıştı. Alt sınıfların üst sınıflarla yolculuk yapması yasak olduğundan kimse kalan üç koltuk için vagona yaklaşmadı. Kurtlar tüm yolcuların bindiğini anladığında onları bırakıp hızla koşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAPSOLMUŞ RUHLAR (Devam Edecek)
FantasíaNiglacya'da doğan her çocuk Üç Kardeşler efsanesini bilirdi. Her zaman Üç Kardeşler saygıyla anılır ve onların tüm güzellikleri Niglacyalılara bahşettiği düşünülürdü. Briseis de bu efsanelerle büyüyen bir kızdı. Buzulun Çocukları yetimhanesinde büyü...