XIII

6.1K 314 326
                                    


Sevincimi frenleyemiyordum. Louis'nin acı çeken gözlerine özlemle bakarken, suratımda yüzümü ortadan ikiye ayıran bir sırıtış vardı. Louis'nin sanki günah çıkarıyormuş gibi yumuşacık ve tatlı itirafı beni sarsmıştı. O iki küçük kelime cennetten çıkmaydı.

Bu, öylesine özgürleştirici bir aydınlanma anıydı ki... Kalbim neşeyle dolarken, bir yandan da çektiği eziyet karşısında acı duyuyordum. Ama her şeye rağmen şu an kalbimin ikimize de yetecek kadar büyük olduğunu biliyordum.

Hissettiğim bütün sevgiyi bu tek dokunuşa akıtarak, onu öpmek için uzandım. Üzerimizden çağlayan sıcak suyun altında, tadını çıkarmak istiyordum. Louis inleyerek, nefes almak için ihtiyaç duyduğu havaymışım gibi beni kollarıyla sardı.

"Ah,Harry..." diye fısıldadı. "Seni istiyorum, ama burada değil."

Ağzım ağzında, hararetle, "Evet," diye fısıldadım.

Duşu kapatıp elimi tuttu ve beni dışarı çıkarıp bir havlu verdi ve bel altımı sardım. O da bir havluyla kendini sardıktan sonra daha küçük bir havluyla saçlarımı kurulamaya başladı. Tatmin olduktan sonra havluyu saçlarıma sardı.

"Ben de seni kurulayabilir miyim?"

Başıya onayladı. Yandaki dolaptan bir havlu aldım ve saçlarını kurulamaya başladım. Arada havlunun arasından yüzünün anlık görüntüsünü yakalıyordum ve küçük bir oğlan çocuğu gibi sırıtıyordu.

"Biri bana bunu yapmayalı uzun zaman oldu. Çok uzun zaman..." dedi. Sonra kaşları çatıldı. "Aslında kimsenin saçlarımı kuruladığını sanmıyorum."

"Johannah yapmıştır, herhalde."

Kafasını iki yana salladı.

"Hayır. Onun için acı verici olsa da ilk günden itibaren sınırlarıma saygılıydı. Ben kendine fazlasıyla yeten bir çocuktum.

Başka kimse önemsemediği için kendi kendine bakan, kahverengi saçlı küçük çocuğu düşününce, karnıma yumruk yemiş gibi hissettim.

"Pekâlâ,onur duydum."

"Duymalısınız,Bay Styles."

Sırıttım ve saçlarını kurulamaya devam ettim.

"Bence artık kurudun."

Kafasını kaldırınca gözlerinin koyulaştığını fark ettim.

"Sana ihtiyacım var,Harold." diye fısıldadı.

"Benim de sana ihtiyacım var." Sözcükler ağzımdan dökülürken ne kadar doğru olduklarını fark edip sarsıldım. Louis'siz kalmayı hayal dahi edemiyordum. Asla.

"İzin ver seni seveyim."

"Evet," deyince dudaklarını dudaklarıma kapattı. Yakarır gibi öpüyordu. Üzerime titrer gibi. Beni sever gibi...

Birleşme sonrası mutluluğumuzun tadını çıkarırken birbirimize bakıyorduk. Parmakları bel kemiğimde bir aşağı bir yukarı geziniyordu. Ben yüz üstü yatıp bir yastığa sarılmıştım, o da yana dönük halde yatıyordu. Şu anda bana dokunmaya ihtiyaç duyduğunu hissediyordum.

"Demekki nazik olabiliyormuşsun," dedim eğlenerek.

"Hmm... Öyle görünüyor,Bay Styles."

Uzun bir sessizliğin ardından sessizliği bozdum.

"Bir şey sormak istiyorum."

"Sor."

"Biyolojik baban... Kim olduğunu biliyor musun?"

Your Love Is KingWo Geschichten leben. Entdecke jetzt