Louis kapımı açtı ve yeniden yolcu koltuğuna oturdum.
O da yerini alınca, "Teşekkürler," dedim.
Gülümsedi.
"Rica ederim,Harold." Louis motoru çalıştırınca,müzik tekrar başladı.
"Bu kim?"
"Eva Cassidy."
"Çok hoş bir sesi var."
Başını salladı.
"Acıktın mı? Kahvaltını bitirmedin." Memnuniyetsizliğini belirten bir ifadeyle bana baktı.
"Evet."
"Bu durumda, önce öğle yemeği."
Louis sahil şeridine saptı. Seattle'da yine güzel bir gündü. Hava son bir kaç haftadır gerçekten güzeldi.
Eva Cassidy'nin sesi arabayı doldururken otoyolda ilerliyorduk. Louis mutlu ve gevşemiş görünüyordu. Onun yanında hiç bu kadar rahat hissettiğim olmuş muydu? Hatırlamıyordum.
Ruh hali konusunda daha az gergindim ve beni cezalandırmayacağından emindim. O da benim yanımda daha rahat görünüyordu.
Sola döndü ve bir süre sahilde gittikten sonra geniş bir marinanın karşısındaki park alanına girdi.
"Burada yiyeceğiz. Dur,kapını açayım."
Arabanın arkasını dolaşmasını izledim. Bundan bir gün bıkacak mıydı acaba?
Önümüzde uzanan marinaya bakarak suyun kıyısında el ele yürüdük.
Hayretle mırıldandım. "Ne çok tekne var."
Marinanın sakin ve durağan sularında, her biçim ve boyutta, yüzlerce tekne vardı. Rüzgâr esmeye başlayınca ceketimi omuzlarıma çektim.
Louis, "Üşüdün mü?" diyerek beni kendine çekti.
"Hayır,sadece manzaranın tadını çıkarıyorum."
Gülümsedi. "Haydi gel. Bu taraftan."
Louis beni denize cephesi olan bir bara soktu ve doğrudan tezgâha yaklaştı. Dekor çok güzeldi. Beyaz kireçtaşı duvarlar, açık mavi mobilyalar ve her yandan sarkan tekne eşyaları... Parlak ve neşeli bir yerdi.
Barmen, Louis'si sevecenlikle karşıladı. "Bay Tomlinson! Size ne ikram edebilirim?"
"Dan, iyi günler." İkimizde bir bar taburesine otururken Louis sırıttı. "Harold Styles." diyerek bizi tanıştırdı.
"Prince'in yerine hoş geldiniz." Dan bana dostça bir gülümseme gönderdi. Siyahiydi ve çok sevmiştim.
"Ne içmek istersiniz,Harold?"
Bana heyecanla bakan Louis'se baktım. Seçmeme izin verecekti.
"Lütfen bana Harry de, Louis be içiyorsa ondan istiyorum."
Elli şarap konusunda benden çok daha iyiydi.
"Ben bira içeceğim."
"Bira mı?"
"Evet." Sırıttı. "İki bira,Dan."
Dan başıyla onayladı ve biraları barın üstüne yerleştirdi.
"Burada enfes deniz mahsulleri çorbası yapıyorlar." dedi Louis.
Bana soruyordu.
"Balık çorbası ve bira kulağa harika geliyor."
YOU ARE READING
Your Love Is King
Fanfiction"Benim için ne kadar büyük bir anlam ifade ettiğini biliyor musun,Harold?" Sesi acı verecek derecede yumuşaktı ve gözlerimin içine bakıyordu. Cevap vermedim. Derin bir nefes alıp,"Bence biliyorsun," dedi ve içten bir şekilde gülümsedi. "Gitmene izin...