"Greta,Bay Tomlinson'ın konuştuğu kim?" Kafamdan aşağı kaynar sular dökülüyordu. Zihnim orayı terk etmem için haykırıyordu.
"Ah,Bay Waters. Bay Tomlinson'la birlikte buranın sahibidir." Greta bu bilgiyi paylaşmaktan son derece hoşnut görünüyordu.
"Bay Waters mı?"
"Evet,genelde burada olmaz ama teknisyenlerimizden biri hasta olduğu için bugünlük onun yerine bakıyor."
"Bay Waters'ın ismi nedir,acaba?"
Greta bana dik dik baktı. "Jeffrey."
Hala derin bir tartışma içindeydiler. Louis, Jeffrey'ye hızlı hızlı bir şeyler anlatıyor,adam başıyla onaylarken endişeli görünüyordu. Uzandı ve rahatlatmak ister gibi Louis'nin kolunu sıvazladı. Tekrar bana dönüp gülümserken benim tek yapabildiğim taş kesilmiş bir şekilde onlara bakmaktı. Sanırım şoktaydım. Louis beni nasıl buraya getirebilmişti?
Adam,Louis'se bir şeyler mırıldandı;Louis benden tarafa baktıktan sonra cevap verdi.
Elli,yüzüne kazınan endişeyle ve uzun adımlarla bana doğru yürüdü. Bay Waters arka odaya geri döndü ve kapıyı ardından kapattı
Louis kaşlarını çattı. "Sen iyi misin?" diye sorarken sesi sıkıntılı ve temkinliydi.
"Pek sayılmaz. Beni tanıştırmak istemedin?" Sesim soğuk ve sertti.
"Ben sandım ki..."
"Zeki bir adam için,bazen..." Ne diyeceğimi bilemiyordum. "Gitmek istiyorum,lütfen."
"Neden?"
"Nedenini biliyorsun." Gözlerimi çevirdim.
"Üzgünüm,Harry. Burada olacağını bilmiyordum. Genelde yeni açılan mekânda olur. Bugün biri hastaymış."
Onu dikkate almayarak kapıya yöneldim.
Ben hızlıca oradan çıkarken Louis, "Franceska'ya ihtiyacımız olmayacak,Greta." diye seslendi. İçimdeki koşma dürtümü bastırmam gerekiyordu. Hızla kosmak ve tüm bu saçmalıktan uzaklaşmak istiyordum.
Benbütün bunlara kafa yormaya çalışırken,Louis tek kelime etmeden ve akıllılık ederek bana dokunmadan yanımda yürüyordu. Zihnimde sorulmamış sorular vardı.
"Eskiden itaatkarlarını buraya mı getirirdin?" diye çıkıştım.
"Bazılarını,evet." dedi.
"Edward'ı?"
"Bayağı yeni bir mekâna benziyor "
"Yakın zamanda tadilattan geçti."
"Anlıyorum. Demek Bay Waters bütün itaatkarlarınla tanıştı."
"Evet."
"Onların Bay Waters'dan haberi var mıydı?"
"Hayır. Hiçbirinin yoktu. Sadece senin var."
"Ama ben senin itaatkarın değilim "
"Hayır kesinlikle değilsin."
Durdum ve yüzümü ona çevirdim. Gözleri iri iri ve korku doluydu.
"Ne kadar boktan bir durum olduğunu görebiliyor musun?"
"Evet,özür dilerim." Pişman görünme nezaketini göstermişti.
"Saçlarımı tercihen personeli ya da müşterileri becermediğin bir yerde kestirmek istiyorum. Şimdi izninle."
YOU ARE READING
Your Love Is King
Fanfiction"Benim için ne kadar büyük bir anlam ifade ettiğini biliyor musun,Harold?" Sesi acı verecek derecede yumuşaktı ve gözlerimin içine bakıyordu. Cevap vermedim. Derin bir nefes alıp,"Bence biliyorsun," dedi ve içten bir şekilde gülümsedi. "Gitmene izin...