Willam gözlerimin içine bakıp gülümsedi. Beni sırtına aldıktan sonra artık yola çıkmaya hazırdık.
- Nereye gidiyoruz?
- Ormandaki eve gidiyoruz. Sıkı tutun.
Doğru bir karar mı vermiştim? Yoksa yanlış mı? Bunu zaman gösterecekti ama şu an bir vampirin sırtında hiç bilmediğim bir ülkenin, hiç bilmediğim ücra köşelerine bir bilinmezliğe doğru yol alıyordum. Çılgınlıktı bu yaptığım, biliyordum ama daha iyi bir seçeneğim yoktu. Nihayet yolculuk sona ermişti. Ormanın ortasında ahşap bir eve gelmiştik. William'ın kucağından inerken söylendim. Bana yaptıklarının cezası ağırdı, her şeye söylenip duracaktım.
- Yolculuk pek konforlu değildi ama neyse artık. Elimden gelen bu dermişcesine yüzüme baktı.
- Ev de baya sapa bir yerdeymiş. Ulaşım sorun olacak belli ki.
- Sen şimdi bunları düşünme, seni mağdur etmem. Bu arada benim sana bir şey söylemem gerekli.
Ciddiyetle yüzüme baktı. Ne söyleyeceğini merak etmiştim doğrusu.
- Ooo kimleri görüyorum, hoş geldiniz.
Evden çıkan birisi bize doğru yaklaştı. Şaşkınlıkla William'a baktım. İşte bundan haberim yoktu.
- Sana söylemek istediğim şey tam da buydu aslında. Ben bu evde 3 arkadaşımla birlikte kalıyorum. Sorun olmaz umarım, hem sen de seversin onları eğlencelidirler. İkimiz baş başa zaten garip olurdu biraz, sıkılırdık yani.
- Evet kesinlikle, baş başa olmayacak olmamıza sevindim. Senin gibi sıkıcı biri ile vakit nasıl geçecek düşünüp duruyordum. Yine de daha önceden öğrenmiş olsam daha iyi olurdu tabi.
Gözlerimi devirdim ama bu durum beni korkutmuştu. Bize iyice yaklaşan arkadaşı ile hasretle kucaklaştılar. Onu ilk defa bu kadar keyifli görüyordum, ister istemez yüzümde bir gülümseme oluşmuştu.
- Beni bu güzel arkadaşınla tanıştırmayacak mısın William?
- Tanıştırayım, o Esila ve fark ettiğin üzere insan, yani ona göre davransanız iyi olur.
Arkadaşı beni iyice inceleyerek konuşmaya devam etti.
- Artık insanlarla takılmıyorsun sanıyordum, bakıyorum bu güzellik fikrini değiştirmiş. Ama gerçekten fikir değiştirmene neden olacak kadar güzel bir hanım.
- Ortada büyük bir yanlış anlaşılma var yalnız. Esila laboratuvardan arkadaşım. Sandığın gibi değil yani. Willam'ın bu lafının üzerine bana bakıp gülümsedi ve zarifce tuttuğu elime kibar bir öpücük kondurdu.
- Ben Kevin, tanıştığıma memnun oldum hanımefendi.
Ne kadar da centilmendi. Adeta 1920'lerden kalma bir beyefendiydi. İnce bıyıkları ve kıyafetleri ile de bu görüntüsünü destekliyordu. Ne çok kalıplı ne de aşırı inceydi. Daha önce hiç canlı olarak böyle birini görmemiştim.
- Ben de çok memnun oldum.
Willam yavaşça elini sırtıma koydu.
- Haydi gel içeri girelim. Eşyalarını falan yerleştir. İçeri girdiğimizde diğer iki arkadaşı heyecanla PlayStation oynuyorlardı. Bizim geldiğimizi görünce uzaktan el sallamakla yetindiler. Willam önde ben arkada merdivenlerden yukarı çıktık. Koridordaki odalardan birinden içeri girdik.
- Burası aslında benim odam ama burada kaldığın sürece senin olacak, istediğin gibi yerleş. Odanın içinde kendi banyosu, tuvaleti falan da var. Rahat olabilirsin. Ben seni yalnız bırakayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANA TUTSAK
VampireUrfa'dan İsveç'e uzanan heyecan dolu bir serüven.. Esila üniversiteden yeni mezun olmuş, geleceği konusunda endişeleri olan genç, güzel ve başarılı bir kız. Hiçbir şeyden korkmadan, arkasına bile bakmadan kendini bambaşka bir dünyanın kollarına atı...