(~‾▿‾)~ 🌭 ... UFUK ... 🌭~(‾▿‾~)sindirici ufukborgun midesinin, üstesinden gelemeyeceği bir şey yoktur! kustuktan sonra rahatladım ve kimseye görünmeden eve gelip duş aldım. şimdi odamda yorganımın altında uzanıp intikam düşüncesiyle kavruluyorum. kavurma.. çok da acıktım aslında. ama yemeyeceğim çünkü ne kadar konuşup dursam da bir daha kusmaktan korkuyorum.
ağır hareketlerle yatağımdan kalktım. biraz yorgun hissediyorum ve mayıştım ama Lara'nın öğle uykusundan uyanmasına çok az kaldı. eve gelmeden yardımcım Rüzgar'ı arayıp Lara'yı parka çıkarmasını istemiştim. eve geldiklerinde ise hemen odasına geçip öğle uykusuna yatırmıştı. bu sırada ben odamdaydım tabi ki. küçük kardeşimin eve erken geldiğimi görmesini istemediğimden bir şeyler giyinip evden çıktım. nereye gideceğimi düşünmeden ayaklarım beni nereye götürüyorsa oraya yürüdüm. tahmin ettiğim gibi yokuş aşağı yürüyorum. sesli bir kahkaha attım. her zaman rahatıma düşkünümdür. hatta nedne yürüyorum ki? geçip bir parka oturdum vee biraz daha oturdum. BLİNK
( / ゚ー゚) / ... METE ...\( ゚ー゚\)
güzelim evden kaybeden olarak çıktım ve çok para olan arabama binip çok klas içkiler satan markete hızla sürmeye başladım. acilen Batu'nun dağ evine gidip güzel bir gece geçirmek istiyordum.
1. adım içkileri almak. TAMAMLANDI. 2. adım mekâna gitmek. şu anda onu yapmaktayım. 3. ve son adım ise düşünürken bile sarhoş olduğum içecekl- FREEEEEENN (lastiğin kayma sesleri)
BINGIL-BINgıl-bıngıl.. neler oluyor?! hızla arabadan çıkıp hafifçe arabanın ucuyla dokunduğum şeye baktım. karşımda Ufuk'un olması benim hayâl ürünüm olmalıydı."önüne atlayacak başka araba bulamadın mı yani?" kollarımı bağlamış yüzüne bakıyordum. ah.. içim el vermiyor. sormam gerekiyor. "göbeğin acıdı mı? ona çarptım sanırım." gülmemek için kendimi turuyordum. acımadığının farkındaydım. "şokta falan mısın? cevap versene meteor Ufuk."
"göbeklere özel bir ilgin mi var?" yüzünü ovuşturmasını izledim. korkmuş muydu?
Flash Back
🍾... UFUK ...🍾
BLİNK
095*********: Ufuk, Mete bu gün saat 20.00 gibi drinkyee markete gidecek. Keyifli bir gece geçirmek istediğini söyledi. Eğer bu günün intikamını almak istiyorsan işine yarar diye düşündüm ~Melisa
ben parkta otururken gelen mesaja göz gezdirdikten sonra bir süre hiç gelmemiş gibi oturmaya devam ettim ama bir şeyler oluyordu içimdeki gitme isteğini bastırmaya çalışırken kendimi ayakta buldum ve daha sonra yürüken.. ben yokuş çıkıyordum! hay sizin ayak diye! drinkyee markete doğru yürümüşüm. madem öyle gideyim de gecesini bozayım.
hava son günlerde gerçekten soğumaya başlamıştı. bunun kanıtı ise marketten içeriye adımımı attığımda yüzümü yalayan sıcak hava dalgasıydı. üşüdüğümü o ana kadar fark etmemiştim. gözüm kapıda marketin içinde oyalanmaya başladım. etrafta Mete'ye dair hiçbir kıpırdanma yoktu en sonunda dayanamayıp Melisa'nın nunarasını kaydettim ve mesaj attım. beni sınıf grubundan bulmuş olmalıydı.
Ben: Etrafta görünmüyor. geleceğinden emin misin?
markette oyalanırken gözüme güzel görünen bir şişeyi elime aldım. ne yapıyorum ben.. buradan gitmeliyim onu beklememin hiçbir amacı yok. cebimden telefonu çıkarıp gönderdiğim mesajı iptal ettikten sonra kasaya gittim. elimdeki şişeyi kasiyere uzattım. kasadaki genç gülümsedi. "daha önce içmiş miydin?" gülümseyerek kafamı iki yana salladım. genç alt dudağını ısırarak gülümsemesini sırıtışa çevirdi. "bence bira tercih etsen iyi olur. çünkü bu şeyi içtiğinde resmen bütün enerjini sömürüyormuş gibi hissediyorsun."
belki de hoşuma giderdi. "değişiklik iyi gelebilir."paramı ödedikten sonra marketten çıktım ve elimdeki poşeti çöpe atıp şişeye baktım vee baktım. açtırmayı unutmuşum şskfkkskfk ben zaten sarhoş olmuşum buna ihtiyacım yokmuş. geri dönüp açtırdıktan sonra hafif hafif yudumlayarak yürümeye başladım. buraya hiç gelmemeliydim. yine bir parka oturup dinlendim ve içmeye devam ettim.
hava kararmıştı. eve gitmemin vakti çoktan gelmişti. parktan çıktım. yoldan karşıya geçmeliydim ama sanki bütün enerjim çekilmişti. yavaş adımlarla biraz ilerledim. vücudum gerçekten çok ağırdı. sadece öylece durmak istiyordum. arabalar geçip giderken WUUUU KELLLEEEER kendi kendime tokat attığımı hayâl ediyorum. ne alâka keller! haa karşımdaki parlak iki beyaz ışık kelinden ışık yansıyan iki adama benziyor.. sanırım oradan gelmiş. ha? bu bir araba mı? FREEEEEN (lastiğin kayma sesleri) göbeğim... neden sallanıyor?
🍺... METE ...🍺
"pişt Melih. hadi koçum şimdi telefonunu al ve sınıf grubundan numarasını bulup Ufuk'a mesaj at. Mete akşam sekiz gibi drinkyee kafeye gidecekmiş git ve intikamını al falan zırvala işte sonuna da Melisa yaz." üçümüz birden kötücül kahkahalarımızla odayı doldurduk. Batu'nun dağ evindeydik ve gelmek için ısrar ederler diye kızlara söylememiştik. bu geceyi ve hafta sonunu burada geçireceğiz. Batu kahkahaların arasında konuşmaya başladı. "abi gece gece yo- haha- yormayalım çocuğu kilo falan verir." hepimizi hiç bitmeyecek sandığımız bir gülme krizi tuttu.
sonunda durulduğumuzda Melih mesajı attı. bir süre daha dalgasını geçtikten sonra Batu makarna haşlamaya gitti. güzelce yemeğimizi yedik. saat sekiz olmuştu. birden Melih'e gelen mesaj sesiyle hepimiz dikkat kesildik. Melih mesajı yüksek sesle okudu. "etrafta görünmüyor. G-GELECEĞİNDEN EMİN MİSİN?!! YEMİŞ OĞLUM ŞDJCJDJCDJ GİTMİŞ MARKETE." Batu ve ben de Melih'e katılarak güldük. bu gece bu kadar güleceğim aklıma gelmezdi.
"durun mesajı sildi. anladı mı acaba?" Melih yönelttiği sorudan sonra elini çenesine koydu ve "hmmmm" dedi. "anladıysa bile artık çok geç." sırıttım ve ayapa kalktım.
hepimizin canı içki istiyordu ama gidip almamak için kimse ağzını açmıyordu. neden gelirken almamıştık ki sanki. Batu beyin annesi izin vermemiş. anlamazdı bile. derin bir nefes aldım. "beyler bu gece içkisiz geçmez. tükürme yarışı yapacağız. kaybeden gidip alsın." ikisi birden dikkatle beni dinlemişti. Batu birden ayağa kalktı. "DURUN! bence kazanan gidip alsın erkekliğini sergilemiş olur. hani en uzağa tükürdüyse iki dakika da direksiyon sallayabilir."
o an öyle saçma şeyler konuşuldu ki sonunda tükürdük ve ben kazandım sonra da arabaya postalandım.
Şimdiki Zaman
🍻... METE ...🍻
gözleri baygın bakıyordu. yanaklarından tutup bana bakmasını sağladım. elindeki içkiden bir yudum daha almaya çalışıyordu.
şişeyi elinden alıp dudaklarına götürdüm. "iç bakalım.. nereye kadar. tahtalı köye gidecektin durmasam. YOLUN ORTASINDA neyi bekliyordun?!" uzattığım şişeden biraz daha içti birazını da üstüne döktü. "karşıya geçmeyi. hem bana çarptın hem de bağırıyorsun." gözlerini kapattı ve çömelip yere oturdu.onunla böyle karşılaşacağım aklımın ucundan geçmezdi. "çok açım.." duyduğum mırıltıyla hafifçe güldüm. "neden yemek yemedim ki? keller nereye gitti? kardeşim merak etmiştir en iyisi eve gitmek." tam anlayamadığım şeyler mırıldanıp ayağa kalktı. elimdeki şişeyi elime tutuşturdu. ne yapacağını tahmin etmek zordu. "bak istersen seni evin-" arabamın kapısını açıp sürücü koltuğuna oturdu. NE DLFJDJJF. tam anahtarı çevirecekti ki onu dışarı çektim. "kafayı mı yedin? iyi geç diğer tarafa bin."
onu evine götüremezdim. küçük kız kardeşinin eline mi bırakacaktım? bundan bizimkiler pek hoşlanamayacak ama.. sanırım dağ evine götürmek zorundayım.
hemen yanımdaki koltuğa oturdu. kafası sağa sola sallanıyordu. yanakları ve burnu kızarmıştı. gözleri kapanıyordu ama heöen sonra zorla geri açıyordu. uzanıp kemerini taktım. burada daha fazla oyalanmamalıydım. gaza bastım ve evin yolunu tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucizevi Değişim
Teen Fictionburası ağlamak için güvenli bir yer. olacaklara sen bile inanamayacaksın!