ortaklık

112K 5K 340
                                    

:) iyi okumalar

"Unut bunu sümüklü. Böyle bir şeyi asla yapmam!"

Ağladığım için burnumun akması gayet normaldi. Sümüklü demesi gerekmiyordu.

"Rüzgar senin en yakın arkadaşınmış! Arkadaşını böyle bi durumda bırakamazsın. Hem eğer o adam benim gerçek dayımsa.. Ailemden kalan tek kişi o tamam mı!"

Gözümden akan yaşlar soğuk rüzgârla birleşiyor ve değdiği yeri alev alev yakıyordu. Bu 3 saatte ne kadar da çok göz yaşı dökmüştüm. Kahverengi gözlerimi kırptıkça soğuk yüzüm yanıyordu. Üstelik Kaan anlaşmayı kabul etmiyordu. Yalvarmam mı gerekecekti!

"Dayın konusunda haklısın ama Rüzgar seni kandırdı ve hala onu düşünüyorsun. Belki seni sevgili olarak kullandı. Seni gerçekten sevmiyor. Baksana üvey babam aileni öldürdü ve Rüzgar dayın öldürdü diye seni kandırdı."

Rüzgar beni kandırdı evet acı gerçek. Fakat ben sahte eşime, eski sevgilime bunu yapamazdım. O zaman ondan bir farkım olmazdı. Ailesinin gerçek katilini bilmeyi hak ediyordu.

"Kaan, Rüzgar bunu hak ediyor. Yani ailesini ve ailemi üvey baban öldürmüş bunu bilmeli. Hem Rüzgar benim ailemi dayımın öldürdüğünü sanıyor."

Sinirle ayağa kalktı ve saçlarını karıştırdı.

"Saf mısın kızım sen? O zaman niye Kenan denen adamın dayın olduğunu söylemedi? Anla artık kandırıldın!"

Doğru. O zaman niye söylemedi. Niye?

"Beni niye kandırdı benden ne istesin ki?"

Tekrar yanıma oturdu ve eliyle çenemi tuttu.

"Çünkü üvey babam, dayınla kanlı bıçaklı! Dayını kendi ellerinle öldürmeni istiyor. Aileni öldürdü ve Rüzgar'ı karşına çıkardı. Dayın annenle küs olduğu için üvey babamın ailenden ilk başta haberi yoktu ondan Rüzgarın ailesini öldürdü. Sonra senin aileni buldu ve öldürdü. Rüzgarla karşılaşman da  oyundu.."

Yazsan roman olur derler ya işte aynı hesaptı.

"Rüzgar ailemin katilini biliyor mu acaba?"

Bana ters ters baktı baktı ve ardından üst dudağı kıvrılarak mavi gözleriyle beni süzdü.

"Anlaşmanı kabul ederim. Dediğim gibi seninle ortak olup Rüzgar'ı inandırırız ama bir şartım var."

Şartlardan bıkmıştım artık. Acaba yine ne vardı? Neden herkes benden şart istiyordu ki! Bana Rüzgar'ı hatırlatıyordu. Tabi sadece huy ve hareketleri . Fiziksel olarak birbirlerinin zıt kutuplarıydılar. Mesela Rüzgar'ın o sert keskin bakışlı ela gözleri.. açık pembe olan her an muzipçe kıvrılacak gibi duran dudakları. Kumral dalgalı elini geçirdiği saçları... Kaan'ın deniz mavisi gözleri.. sert dudakları.. Kahverengi saçları.... Hayır ama ben yine Rüzgar ile Kaan'ı kıyaslıyordum!

"Ne şartıymış  bakalım?"

Güldü ve Rüzgar'ın sım sıcak ellerinin aksine soğuk olan elleriyle yüzüme düşmüş iki tutam saçı kulağımın arkasına alarak mavi gözlerini,gözlerime kilitledi.

"Seni değiştireceğim. Buna izin vereceksin. O zaman anlaşma kabul olur ve ortak oluruz."

Değişim mi? Allah Allah.

"Estetiğe karşıyım ama ben."

Ayağa kalktı ve kolumdan çekiştirerek arkamızda duran kırmızı spor arabaya doğru beni sürükleyerek ön koltuğa beni otutturdu ve kendi sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı.

"Rahat ol estetik yok. Şimdi uyu yolumuz uzun."

Dediği gibi rahat olamayacaktım ama acıdan alev alev yanan gözlerimi kapatarak biraz uyuyabilirdim.

Rüzgar'ın Ağzından

Kenan pisliği Masal beni duyup koşarak çıktıktan sonra  inadına yapar gibi baya oyalamıştı. Her şeyi anlamış ama benim  öldürdüğü insanların çocuğu olduğumu anlayamamıştı.Ona sadece yarın konuşuruz deyip villaya Masal'ın yanına gitmiştim ama Villada değildi. Masal Kenan'ın dayısı olduğunu duymuştu. Şu an hangi cehennemde olduğunu bilmeden tüm taksicilere sorup araştırıyor ama hiç bir halt bulamıyordum. Villanın kameralarında plaka belli değildi. Üstelik Onu kandırdığımı düşünüyordu...

"Kandırmadım.. sadece söylemedim ufaklık. Çık artık hangi cehennemdeysen!"

İleride bir tane daha taksi durağı vardı hemen oraya gittim ve arabadan inip içeri girdim.  Masada yaşlı bir adam oturmuş müşteri bekliyordu. İçerisinin sıcaklığı dışarıdan gelince iyi olmuştu.

"Üç saat önce bu evin yakınlarında bu kızı taksinize aldınız mı?"

Adam sinirle baktı ve bir şeyler mırıldandı.

"Binmez olaydı."

Sonunda bulmuştum.

"Nereye bıraktın bu kızı? Hemen benide bırak çabuk ol."

Adam sinirlerimi hoplatacak biçimde güldü.

"Bu kızın da ne çok koşanı varmış. Gören de bir halt sanacak."

Daha fazla dayanamadım ve adamın yakasına yapıştım.

"Bu ne demek lan it! Yaşlılığını bil! Şimdi beni bu kızı nereye bıraktıysan oraya bırak."

Korkulu gözlerle bana baktı ve kafa salladı.

"Sadece o kızı koruyan uzun boylu, mavi gözlü bi oğlan daha vardı da. Neyse gel sahile."

Kaan.. Bu Kaan olmalıydı. Masal'a kaç defa demiştim Kaan'dan uzak dur diye. Ah ufaklık.

"Çabuk beni oraya götür çabuk!"

Umarım başına bir şey gelmez delirtgen ufaklık umarım yoksa o Kaan'ın ağzını burnunu eline veririm!..

Kiralık GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin