BÖLÜM 14: PİŞMANLIK

1.2K 26 6
                                    

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum, emeğe saygı lütfen. :)
Kendime itiraf etmem gereken bir şey var sanırım; Her sabah ki rutine açmadım gözlerimi. Dün farklıydı, bugün farklı, peki yarın? Alaz Altaş hayatımdayken rutin mümkün mü? Hiç sanmıyorum. Boş gözlerle bir önümde duran makyaj malzemelerine, bir de ağır çekimde hareket eden arkadaşlarıma bakıyordum. Daha doğrusu, aynaya bakıp aslında hayatıma güzellik katan iki insanı izliyordum. Yüzüme vuran ışık, gözlerimi tıpkı bir ateş rengine bürüyordu ve istemsizce içimde kabaran duygulara gülümsedim. Güzel görünüyordum. On sekiz yaşıma kadar ilk kez bir farklılık, bir huzur hissediyordum. Bir erkeğin kabaca sahiplenişini, ilkelliğini seviyor, yanımda olduğu için her ne kadar beni ürkütüp, kırsa da mutlu oluyordum.

Hazel ve Erçil çoktan gecenin havasına girmiş görünüyordu. Alaz'ın annesinin odası adeta piyasada ki bütün makyaj malzemeleriyle dolup taşmıştı ve sanırım Alaz Altaş tabularını yıkıp evine üç kız soktuğu için pişman olacaktı. Olsun, bu gece özeldi. Özel olmalıydı. Alaz'la ilk kez bir gece kulübüne gidiyorduk ve açıkçası beni gözünün önünden ayırmak istemiyor olması ruhumu okşamıştı. Bu bir ağabeyin kız kardeşini koruması değildi bu güçlü, korumacı bir erkeğin himayesi altında ki kızı korumak istemesiydi. Her ne kadar hislerinden dolayı olduğunu söyleyemesem de biliyordum. Alaz Altaş'ın kalbinde benim için bir yer vardı. Kimsesizlikle dolu hayatında bana bir yer verdiğine göre o sert kalbinde de mutlaka bir yerim olmalıydı. Hakkında yazılan bunca şeye rağmen onu tanıdım tanıyalı yapılan yorumlara hak verecek tek bir hareketini görmemiştim. İşin açıkçası hakkında playboy, züppe, iş güç nedir bilmez gibi yorumlar yapılan bir adam nasıl oluyor da kendini eve kapatmak isteyip hayatında tek bir kıza yer veriyordu. Gerçi hayatında ki tek kızın ben olduğunu da nereden çıkarıyordum? 

''Bebeğim, eğer siyah renkli elbiseyi giymezsen seni öldürürüm,''

Hazel'in ebeveyn banyosundan gelen sesiyle irkilerek gözlerimi kırpıştırdım ve gözlerim saniyelerdir kırpılmamış olmanın verdiği etkiyle sızladı. Bu düşünceli havalarım ne zaman son bulacaktı bilmiyordum ama bu gece düşüncelere yer vermesem iyi olacaktı çünkü bu yıllardır ilk kez biriyle çıkma anım olabilirdi. Çocukluğumun ve genç kızlık zamanlarımın –hala daha genç bir kız sayılıyor olsam da- büyük bir kısmını Alaz hayatıma girene kadar büyük bir sessizlik, sıradanlık içinde geçirdiğimi fark etmiştim. 

Yatağımın üstünde duran siyah, minyatür elbisenin eteğini çekiştirdim ve bunu yaparken aklımda dolanan tek soru elbisenin fazla açık olup olmadığıydı. Tüm gece boyunca bir yerlerim gözükmesin diye kendimi kasarak elbiseyi çekiştirmek istemiyordum fakat yine de içim bu elbiseye fazlasıyla ısınmıştı. Bütün asaletiyle vücudumu bir deri misali sarmasını ve tüm hatlarımı gözler önüne sermesini istiyordum.

''Sen hala giyinmedin mi?''

 Bakışlarımı Hazel'e çevirmeden, aynaya düşen yansımasından ona baktım. ''Bunu giymem için bana ikna edici tek bir neden söyle.''

Aslında kendime ikna edici pek çok neden sayabilirdim ama bunu kız arkadaşlarımın yapmasına ihtiyacım vardı.

Hazel omuz silkerek, ''Çünkü çok güzel ve siyah sana fazlasıyla yakışıyor. Yeni gelin gibi takılmaktan vazgeçsen iyi olabilir'' dedi.

Ben alaycı bir şekilde yüzümü buruştururken Erçil'in tok kahkahasıyla yüzüm daha da düştü. Banyoda makyajıyla uğraşırken bile kulağı bizdeydi kızın ve ben kesinlikle yeni gelin gibi takılmıyordum! Sadece hayatım biraz monoton ilerliyordu ve giyimimi düşünecek zamanı bulamıyordum.

YARALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin