Bölüm 4: SIRLAR

1.1K 32 1
                                    


Kendimi ağaçların arasından sadece küçük bir ışık huzmesinin etrafı aydınlattığı çimenlik bir alanda buldum. Bakışlarımı yere doğru indirdim ve çimenleri adeta kapatmış olan papatyalara baktım. Ne kadar güzel ve huzur verici olduklarını düşündüm. Ellerimle üstümde duran beyaz, uzun elbiseye dokundum. Elbisenin etekleri ben yürüdükçe çimenlere sürtünüyordu. Ürkek adımlarla yürüyerek nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Burası bana öyle tanıdık geliyordu ki...

Evet, burası bizim evimizin arka tarafında bulunan küçükken deli gibi oradan oraya koşturduğum, annemle babamın kavgalarından sıkılıp kafa dinlemek için gelip yıldızları izlediğim yerdi. Yüzüme vurup, saçlarımı havalandıran rüzgârı hissettim. Aylar sonra ilk kez güzel bir rüya gördüğümü düşündüm. Fakat bu düşüncem ağaçların arasından yüzüme vuran güneş ışığının bir anda yok olmasıyla söndü. Rüzgârın şiddeti arttı ve dalların hışırtısı şiddetli bir hal aldı. Üzerimde ki incecik elbise üşümeme engel olmuyordu. Ellerimi kollarıma sürtüp ısınmaya çalıştım. Savunma içgüdülerim benim buradan kaçmamı söylüyordu hatta adeta yalvarıyordu. Kalp atışlarımın hızlandığını ve adrenalinin bütün vücudumu ele geçirdiğini hissettim. Bir yandan etrafımı kolaçan ederken bir yandan da sarsak adımlarla geri geri gitmeye başladım. Ön tarafımdan bir tehlike gelmeyeceğini düşününce arkama hızla dönerek koşmaya başladım. Evin yolunu biliyordum. Çıplak ayaklarıma batan taşları ve kesilen odun parçalarını umursamadan koşmaya devam ettim. Ayağımın büyük bir odun parçasına takılmasıyla kendimi yere kapaklanmış bir halde buldum. Ağzıma dolan toprağı tükürdüm. Ellerim ve diz kapaklarım kan içindeydi. Yerden destek alarak kalkmaya çalıştım fakat buraya kadardı. Diz kapaklarım korkudan titriyordu ve kendimde kalkacak gücü bulamıyordum. Kollarımdan tutup beni yerden kaldıran her yeri dövmelerle kaplı, güçlü kollara baktım. Ellerimle saçlarımı geriye atıp karşımda duran adama baktım. Bu oydu...

Alaz beni yine bulmuştu. Dakikalarca ikimizde birbirimizden bir hamle bekledik. Benim yaptığım tek hamle ise onun delici bakışlarından sıyrılmak için gözlerimi kaçırmak oldu. Üzerinde ki kıyafetler-geniş omuzlarını ve kaslı karın bölgesini ortaya çıkaran siyah bir tişört ve aynı tonda bir pantolon- onu daha çok bir seri katil olarak gösteriyordu.

''Dudakların morarmış, tenin buz gibi ve bembeyaz...'' dudaklarına yavaşça bir tebessüm yayıldı. ''Ama çok güzelsin.''

İçimi bir korku, küçük bir titreme sardı. Ama bir başka duygu daha barındırıyordum içimde; heyecan.

''Benden ne istiyorsun?'' diye sordum kesik kesik nefeslerimin arasında.

''Beni sen çağırdın. Bu gece beni sen görmek istedin. Her an, her yerde bilinçaltındayım anlamıyor musun?'' Bir adım daha yaklaştı bana ve sanki güzel bir koku almış gibi gözlerini kapatıp kokuyu içine çekti. Benim kokumu mu yoksa?

''Hayır, seni düşünmüyorum. O gece sana ne olduğu da umurumda değil. Ben o korkunç anı çoktan unuttum.''

''Korkuyorsun. Pişmansın.''

''Korkmuyorum ama evet pişmanım.'' Dedim bütün cesaretimi toplayarak.

Bana baktı, izledi, gözlerimde olduğunu bildiğim korkuyu gördü. Yüzüğün takılı olduğu elini boynuma doğru götürdü ve ben sessizce durup olanları izlerken nefesimi kesti. Vücudum soğu hissetmiyordu bile, ter içinde kalmıştım. Çaresizce güçsüz, narin ellerimi onun ellerinin üstüne koyup ondan kurtulmaya çalıştım. Gözlerim git gide kapanırken, dünyamın kontrolümden çıktığını hissettim.

''Keşke... Keşke seni hiç görmeseydim o gece.'' Dedim ve son nefesimi de tükettim.

Derin bir nefes alıp hızla yatakta doğruldum. Akant uyku sersemi bir halde yatakta doğrulup elini belime koydu.

YARALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin