Merhaba. Bölüm çok geç geldi ve biraz kısa ama bu yazarken en çok zorlandığım bölümdü. Defalarca yazıp sildim ama sonuçtan memnunum umarım beğenirsin. 12. bölüm pazartesi veya salı gelir ama daha öncesinde yani hafta sonu heyecan verici bir kesit paylaşabilirim;)
At arabası bozuk orman yolunda yavaşça ilerliyordu. Gözlerimi karanlık ormana dikmiş düşünüyordum. Hayatımın ne zaman bu kadar değişmişti? Ben sıradan bir leydi olduğumu düşünürken hatta hayatımdan biraz homurdanırken bunların başına geleceğini bilseydim sıradan hayatım için sürekli şükrederdim. Önce hayatım boyunca beklediğim prensim gelmişti ama beklediğim gibi değildi onu sevememiştim. Sevmeme izin vermemişti. Daha sonra buna bir çözüm yolu aramak için teyzeme gelirken karşılaştığım cadı beni lanetlemişti. Teyzeme geldiğimde şu an elimde sıkı sıkı tuttuğum defteri yazan ve sıradan bir köylü olarak hatırladığım James ile yaşadıklarımı öğrenmiştim. Aslında hepsini tam anlamıyla öğrenmiş sayılmazdım umudum bu defteri okurken zihnimdeki boşlukları doldurmaktı. Bunun için biraz geç kalmıştım ama yapmam gerektiğini hissediyordum. James'in öldüğü gerçeği tüylerimi diken diken ederken derin bir nefes aldım. Günlerdir aklımda sadece James vardı. Artık düşünmekten canımı acımaya başlamıştı. Bu defteri okumak istememin bir sebebi de buydu işte. James'in ruhu ile bağımı koparmak. Eğer gerçekten Zenval'in dediği gibi James beni arafta bekliyorsa bu bekleyişini sonlandırmak istiyordum. Karşılıksız bir aşk için ruhunun arafta beklemesi kendimi suçlu hissetmeme neden oluyordu. Ruhunu benim yüzümden göğe yükselemediğini bilerek yaşayamazdım.
Gözlerim elimdeki deftere kaydı. Arabaya bindiğimden beri defteri okumak için annem ve babamın uyumasını beklemiştim ama onlar sanki bunu anlamış gibi ısrarla sohbet etmiş ve yolu bana katlanılmaz hale getirmişlerdi. Aslında yolculukları çok severdim. Annem ve babamla aynı arabada olmamız onlarla kaledekinden çok daha fazla zaman geçirmeme yol açardı. Ama bu yolculuk kucağımda tuttuğum defterle bir eziyete dönüşmüştü. Şimdiyse saatin gece yarısına geldiğini düşünüyordum. Annem ve babam uykuya dalalı çok olmuştu ancak hâlâ defterin ilk sayfasını açamamıştım. Bu cesareti kendimde toplamam saatler almıştı. Ama sonunda kucağımdaki yıpranmış eski defterin ilk sayfasını açtım ve kendimi James'in yazdıklarına bıraktım.
Merhaba Emily
Bu sayfaları senin asla okumayacağını bilerek yazıyorum. Kaderin yollarımızı kesiştirmesi artık zor sonuçta kraliçe olacaksın hatta belki olmuşsundur. Sözlerime seni ne kadar özlediğimi söyleyerek başlamak istiyorum. Bu yazıyı yazmamın asıl sebebi de bu. Sana olan özlemim. Seni bir senenin ardından üç gün önce uzaktan da olsa gördüm ama bu özlemimi gideremedi. Hatta aksine bana daha çok acı verdi. Seni izleyip yanına gelememek sana dokunamamak tam bir eziyetti. Nişanlım var diyerek benden kaçarken bahsettiğin nişanlının prens olmasını beklememiştim. Sana kızmam gerekiyor. Beni kendine aşık ettiğin ve bu kadar çaresiz bıraktığın için. Aslında yanına gelene kadar seni evlenmeye ikna edip nişanlından kaçırmayı düşünüyordum. Ama bir leydi olduğunu öğrendiğimde basit bir köylüyle evlenmeyeceğin gerçeği kalbime bir ok gibi saplandı. Daha önce hiç bu kadar acı çektiğimi hatırlamıyorum. Seninle yaşadığım her güzel anıyı annemin aklından silmesi bile bana bu kadar acı çektirtmemişti. Emily şu anda hangi anılardan bahsettiğim hakkında en ufak bir fikrin yoktur. Bu her zaman böyleydi. Sen hatırlamazdın ama ben sana anlatmaktan yorulmazdım ve sen anlattıklarım karşısında korkup kaçardın. Bu kitap benim günlüğüm. Aslında günlük yazmak gibi kadın işleriyle uğraşmazdım ama sana olan aşkımı anlatabileceğim kimse olmayınca bu defter sırdaşım oldu. Şimdi gidiyorum. Londra'da kendime bir gemi ayarladım. Paspasçı olarak işe başlayacağım ama önemi yok burada kalırsam acı çekeceğimi biliyorum. O yüzden bu günlüğün başında ileride mutlu olduğumuzda senin düşüncelerin ve duygularınla doldurman için boş bıraktığım iki sayfaya hikayemizin sonunu yazmak istedim. Bundan sonra seni bir daha görmeyeceğim. O yüzden bu günlüğü bugün son kez okuyup anılarımızın her detayını son defa aklıma kazıyacağım. Günlüğümü yanıma almayacağım çünkü eğer yanımda senden bir şey olursa bunu asla yapamam. Hem bir gün olurda teyzene gelirsen bunu sana vermesi için büyükanneme bırakacağım. Mutluluğumuz için geç olsa da anılarımız her zaman hatırlamaya değer kalacaklar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ KRALİÇE
Historical Fiction4 yıl önce öylesine yazdığım bir hikaye. Yazım yanlışlarım vs var. Bunlara çok takılmam yeni dünyalar keşfetmek ve sinir krizi geçirmek istiyorum diyorsanız tam size göre bir hikaye iyi okumalar. Not: Talep olursa yb gelir Not2: yazım yanlışlarını...