''Ahahahahsshhs''
Karanlıkta çınlayan kahkaha tüylerimi diken diken ederken korkuyla etrafıma bakımdım. Ama zifiri karanlık bana hiç yardımcı olmadı. Nerede olduğumu bilmiyordum. En son teyzem ile gittiğimiz Zanval'ın evinde bayılmıştım. Şimdiyse zifiri karanlık bir boşlukta gibiydim. Bu bir rüya olabilir miydi? Yada ölmüş müydüm? Eğer öldüysem burası kesinlikle cehennem olmalıydı. Kalbim acıyla sızladı. Benim yerim orasıydı. Her katilin yerinin orası olduğu gibi.
Kahkaha sesi giderek yaklaşırken etraf biraz aydınlandı. Ve onu gördüm. Tüylerim korkuyla diken diken oldu. Ölü olduğunu bilmek... Bir silüet olmasına rağmen onu tanıştım. Zaten tanımamam mümkün değildi. Onun ölüm sebebiydim. Karlımda öylece duran James'e bir adım attığımda etraf aniden aydınlandı. Gözlerim ışık yüzünden acıdığı için bir kaç saniye gözlerimi kapatarak buna alışmayı bekledim. Ve kendimi James ile yüzleşmeye hazırladım. Ona ne diyeceğimi bilmiyordum. Bir yanım ona sarılıp ağlamamı özür dilememi ve özlem gidermemi söylerken diğer yanım onu yanıma gelmediği için pişman etmek istiyordu. Ne yapacağımı akılına bırakıp gözlerimi açtığımda yumruk yemiş gibi oldum. O yoktu. Kaybolmuştu. Oysaki biraz önce karşımda olduğuna emindim. Hızla etrafımda dönerek onu ararken daha fazla dayanamayarak sinirle bağırdım.
''Senden nefret ediyorum James.''
Etrafımdaki beyaz boşluğun her tarafına bağırdım.
''Beni duyduğunu biliyorum. Senden nefret ediyorum. Seni hiç bir zaman sevmedim. Sen hep kötüydün. Ve bana yapabileceğin en büyük kötülüğü yapıp gittin. Beni katil yaptın.''
Bacaklarım beni taşıyamaz hale gelince olduğum yere oturarak hıçkırarak ağlamaya başladım.
Duran kahkahalar yaptığımla artarak tekrar başladığında ellerimi kulaklarıma bastırdım. Artık gücüm kalmamıştı. Savaşacak gücüm kalmamıştı.
''Minik leydi beklediğimden daha güçsüz ve naif çıktın.''
Duyduğum sesle hızla başımı kaldırıp nefretle ona baktım.
''Beni rahat bırak.''
Kurduğum cümleyle alayla güldü.
''Rahat bırakmak mı? Seninle eğlenmeye daha yeni başladım.''Ona cevap vermeden suratına bakmaya devam ettiğimde sahte bir hüzünle yüzünü astı.
''Bu kadar sıkıcı olmak için uğraşıyor olmalısın minik leydi. Anlaşılan seni neşelendirecek birine ihtiyacımız var.''
Sözleriyle eş zamanlı olarak sağ elinin havaya kaldırıp hafifçe oynattı. Birden James belirince gözlerim tekrar doldu ama tek kelime etmedim. James duygusuzca bana bakarken büyücü sinirle bana döndü.
''Biraz önce söylediklerini tekrarlasana hadi James tam karşında duruyor.''
Başımı hızla olumsuz anlamda salladım.
''Bu James değil. James bana böyle bakmaz.''
Cümlem bittiğinde aniden etraf tekrar kakardı. Büyücünün kendi kendine bir şeyler mırıldandığını duyduğumda merakla sordum.''Bunu sen yapmıyorsun?''
Büyücü derin bir nefes alıp sinirle konuştu.
''Şanslısın minik leydi büyücü arkadaşın seni büyümün etkisinden çıkarıyor. Artık başka zaman eğleneceğiz.''
Derin bir nefes aldım. Sanırım buna alışmam gerekiyordu. Anlaşılan bu büyücüyle çok karşılaşacaktık. Umarım Zanval onun benimle derdinin ne olduğunu öğrenebilirdi. Bilincim tekrar kaybolurken bana boş gözlerle bakan James'i düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ KRALİÇE
Ficción histórica4 yıl önce öylesine yazdığım bir hikaye. Yazım yanlışlarım vs var. Bunlara çok takılmam yeni dünyalar keşfetmek ve sinir krizi geçirmek istiyorum diyorsanız tam size göre bir hikaye iyi okumalar. Not: Talep olursa yb gelir Not2: yazım yanlışlarını...