BÖLÜM 25 (part 1)

531 51 14
                                    


Odamda kapının arkasına çökmüş öylece duvara bakıyordum. Onları gördükten sonra sessizce ama titreyerek odama dönmüştüm. Şimdi düşününce kızıl cadının benimle uğraşması ve tehdit etmesi hatta James ile olan anılarımı kazanmamı sağlamasının nedeni yerine oturmuştu. Hepsinin tek bir ortak noktası vardı o da prensten uzak durmam. Ama neden bu kadar uğraştığını anlayamıyordum. Prens zaten ona aşıktı ve bana başından söylemişti bunu beni bir tehdit olarak görmenin anlamı var mıydı cidden?

Derin bir nefes aldım ve oturduğum yerden kalktım. Düşünerek bir yere varamıyordum. Bu işin içinden çıkmamın tek yolu kaçmaktı bunu da yapamayacağıma göre bilmezlikten gelip bir süre izlemek en iyisi olurdu. İkisinin planlarını öğrenmem lazımdı. Cadı beni hançerle tehdit ettiğine göre prensin sevgilisi olarak kalmayacaktı.

Aniden kapının açılmasıyla sıçradım. Bu olanlardan sonra her şeyden korkar olmuştum. Karen beni içeride görünce şaşırdı.

''Çay partisinde olduğunuzu sanıyordum.''
Omuz silkerek yatağıma oturdum. Karen bu hallerime alışkın olduğu için beni umursamadan dolabıma ilerleri ve mavi bir elbise çıkardı.

''Akşam yemeği için hazırlanmalısınız.''

Başımı olumlu anlamda sallayıp kalktım. Bana elbisemi giydirip saçlarımı düzeltirken kapının çalmasıyla onu kendimden uzaklaştırıp ayağa kalktım ve seslendim.

''Girin''

İçeriye giren prensi görünce nefesim kesildi. Yoksa onları gördüğümü biliyor muydu? Kesin beni görmüştü. Yoksa neden odama gelsindi ki?

''Bu gün beni aramışsın.''

Dediği şeyi bir kaç saniye algılamaya çalıştım ve derin bir nefes aldım. Yakalanmamıştım.

''Evet bir kaç leydi ile çay içtim bu gün ve senin sevgilinden bahsettiler. Sadece kraliçe olduktan sonra gizli görüşmen için seni bir kez daha uyarmak istemiştim.''

Başını anladığını belirtircesine olumlu anlamda salladı.
''Yüksek sosyetedeki leydiler sürekli senin açığını ararlar buna şaşırmadım. İçlerinden bazılarının bana aşık olduğunu düşünürsek sana bilenmiş olmaları ve kalbini kırmak istemeleri çok normal. Lütfen umursamamaya çalış Emily.''

Bana bu kadar uzun cümle kurmasına mı yoksa beni anlamasına mı şaşırsam karar veremezken cevap vermeme izin vermeyerek tekrar konuştu.

''Akşam yemeğinde sizi kardeşimle tanıştıracağım lütfen benimle gelin leydim.''

Kolunu bana uzatıp girmemi isterken kibarca gülümsedi.

''Ama daha zamanımız var. Evlilik törenimizde yapacağımız konuşmaya çalışmak için bu harika bir fırsat.''

Kararsızlıkla koluna baktım. Sanki ona dokunursam cadı ortaya çıkacak ve bana hançeri saplayacakmış gibi hissediyordum. Ama prensi de reddedemedim. Evlenmeden önce ilişkimizi iyi tutarsam en azından belki cadının bana zarar vermezine izin vermezdi. Birlikte sessizce yürürken aklıma bir soru takıldı. Acaba prens kızıl cadının bir cadı olduğunu biliyor muydu? Bu sorunun cevabını ne kadar merak etsem de prense sormadım. Eğer bilmiyorsa ve benden öğrenirse bu sonumu getirirdi.

Bir süre yürüyüp küçük bir odaya girdik. Odanın duvarları kitaplarla kaplanmıştı. Ortada küçük bir masa ve karşısında geniş bir koltuk vardı. Prens kolumdan çıkıp masaya işerlerken bende koltuğa oturdum. Bir an önce akşam yemeğinin gelmesini diliyordum içimden. Eğer kızıl cadı beni burada görürse kim bilir ne yapardı?

''İşte buldum.''

Prens elindeki iki kağıttan birini bana verip yanıma oturdu. Onun yanımda olması kasılmama sebep olsa da kağıda dikkatimi vermeye çalıştım.

Kağıtta kısa bir konuşma vardı. Ana fikri iyi bir kraliçe olup ülkeme hizmet etmemdi. Bir kaç kez okuyup konulmayı aklıma kazıdığımda prense döndüm. Beni izlediğini görünce biraz daha kasıldım. Bu gün derdi neydi bunun? Neden bu kadar ilgili ve iyiydi?

''Beğendin mi? Eklemek istediğin bir şey varsa hemen eklerim.''

Başımı olumsuz anlamda salladım.

''Hayır yeterince iyi.''

Bir kaç saniye bana baktı. Bense kağıda. Birden kağıdı tutan elimi çekti ve tuttu. Korkudan kalbim tekledi. Elimi çekip kalmak için hareketlenecekken konuştu.

''Emily bana bu kadar soğuk davranma. Evliliğimiz boyunca mutlu olman için elimden geleni yapacağım. Benden bu kadar çekinmene gerek yok.''

Başımı olumlu anlamda sallayıp elimi çektim. Ne kadar başımı olumlu anlamda sallasam da ona güvenmiyordum. Beni bir cadıdan prenste olsa kralda olsa koruyamazdı. Hem de bu cadı sevgilisiyse korumak istemezdi bile.

Kapının çalmasıyla oraya döndük. Bir hizmetçi akşam yemeği zamanın geldiğini haber verirken ayağa kalktık. Sonunda bu durumdan kurtulacağım için mutluydum. Tekrar koluna girip yemek salonuna ilerlerken gülümseyerek konuştu.

''Kardeşimle umarım iyi anlaşırsınız.''
''Umarım'' diye fısıldadım. Birde kardeş çıkmıştı başıma. Prensin bir çok üvey kardeşi vardı ama hepsi kız olduğu için pek bilinmezlerdi. Hatta ana sarayda bile bulunmazlardı. Kralın çocukları için yaptığı sarayda politik evliliklerini beklerlerdi hayatları boyunca. Onlara üzülürdüm ama şimdi benimde onlardan farkım kalmamıştı.

Yemek salonunu kapısı açılırken heyecanla kıpırdandım. Her kralın önüne çıktığımda heyecanlanıyordum. Kapı açılıp içeriye girdiğimizde masada gördüğüm kişiyle yürümeyi bıraktım. Masamın başında öylece dururken kızıl cadı ayağa kalkıp prense sarıldı. Prenste ona sarılıp başına küçük bir öpücük kondurduktan sonra bana döndü.

''Leydi Emily bu size bahsettiğim kardeşim Barbara''


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İki hafta bölüm atamayacağım. İki hafta sonra görüşürüz.

ÖLÜ KRALİÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin