Su
Dünyayı, yaşamı oluşturan yegane madde. Onsuz bir hayat düşünülemez. İşlevsel yararlarının dışında ruha sağladığı huzur ve güzellikte geri plana atılamaz.Ancak gözlerimi uçsuz bucaksız bir okyanusta açtığımda düşündüğüm bunların hiçbiri olmadı. Tek isteğim vardı o da yüzeye çıkıp ciğerlerimi hava ile doldurmak. Daha kendime bile tam gelememiş iken yaşama isteğiyle yukarı doğru yüzdüm. Ancak ne kadar çabalarsam çabalayım uğruna çabaladığım havaya ulaşamadım. Öleceğimi düşünürken aniden fark ettiğim gerçek ise beni ölümden daha çok şaşırttı. Bir kuyruğum vardı.
Kendimi görebilmek için etrafta bir şey aradım ancak uçsuz bucaksız su ve balıklar dışında etrafta bir şey yoktu. Mecburen tekrar yüzeye yüzmeye başlarken düşünüyordum. Buraya nasıl geldiğimi kim olduğumu ve daha fazlası. Ancak beynim tamamen boş gibiydi. Sadece uyandığım andan itibaren olan anılarım vardı. Sanki yeni doğan bir bebek gibiydim. Kim olduğum veya ne olduğum hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
Yavaş ve bir o kadar uzun süren yüzüşümün ardında sonunda vücudumun üst kısmını sudan çıkardım. Parlak güneş gözlerimi kamaştırırken kendime bakmak için çıkabileceğim bir şey aradım ancak etrafta sadece su ve balıklar vardı. Başımı hafifçe eğip en azından yüzüme baktığımda ise içimi daha büyük bir boşluk kapladı. Kumral uzun saçlarım ,mavi yeşil gözlerim, küçücük bir burnum ve dolgun dudaklarım vardı. Ancak ten rengim parlak yeşilimsi bir beyazdı. Bunun normal olup olmadığını bilmesem de içimden bir ses olmadığını bağırıyordu ve beni korkuyla titretiyordu. Bunları düşünürken yine aklımada aynı soru oluştu. Ben neyim?
''Hey orada ne yapıyorsun?''
Beynimin içinde yankılanan ses korkuyla etrafıma bakınmama neden olurken etrafta kimseyi görememem beni daha da geriyordu.
''Gelen av gemisini görmüyor musun? Canına mı susadın sen?''
Beynimdeki ses daha da şiddetlenirken bir anda suyun altına çekilmemle sesin nereden geldiğini sonunda anlayabilmiştim. Gözlerim beni çeken kişiyi bulduğundaysa ağzım şaşkınlıkla açıldı. Karşımda aynı benim gibi kuyruğu olan bir adam duruyordu.
Koyu kahve saçları su ile aynı mavilikleki gözleri ve mor devasa kuyruğu... Onun da gözleri benim ona yaptığım gibi üzerimde gezindikten sonra merakla konuştu.'Senin gibi bir deliyi ilk defa görüyorum. O avcıların hepsini tek başına yenebileceğini mi sandın?''
''Yenmek mi? Hayır ben...''
Cümlemi birimeme izin vermeden tekrar araya girdi.
''Her neyse nedenlerini dinlemek istemiyorum. Görünüşe göre bir sürün yok. Benimle gel senin gibi olağanüstü güzel bir siren bizim sürüde çok işe yarar.''
Kaşlarım çatılırken dediklerini birkaç kez tekrarlayarak düşündüm. Sonundaysa ağzımdan iki kelime çıkmıştı.
''Siren mi?''
Karşımdaki çocuk bu hâlime alayla bakarak konuştu.
''Evet siren. Denizkızı olcak değiliz ya?''
Birkaç saniye yüzüne öylece bakan beni izledikten sonra onu ele geçiren dehşetle konuştu.
''Neee sen ciddi misin? ''
Gözleri çekingence önümden geçen bir balığa dikerek konuştum.
''Şey ben hiçbir şey hatırlamıyorum.''Gözleri her tarafımda dolanırken merakla konuştu.
''Acaba bir cadıyı mı kızdırdın?''
Üzgün gözlerimi yüzüne dikip umutsuzlukla cevapladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/197646354-288-k394915.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ KRALİÇE
Fiksi Sejarah4 yıl önce öylesine yazdığım bir hikaye. Yazım yanlışlarım vs var. Bunlara çok takılmam yeni dünyalar keşfetmek ve sinir krizi geçirmek istiyorum diyorsanız tam size göre bir hikaye iyi okumalar. Not: Talep olursa yb gelir Not2: yazım yanlışlarını...