Tahir:Düşündüm tabi...Yüzünü gördüğüm her gün, gözlerine baktığım her an düşündüm bunu..
Hüma anlamaz gözlerle Tahir'e bakarken Tahir devam etti:Demem o ki Hüma Hanım seni gördüğüm ilk günden beri ölü bir adamım ben. Ruhum sende kaldı.
Hüma gözlerini devirerek oturduğu yerden kalktı
H: Ciddiyetiniz için teşekkür ederim Tahir Bey(!)
Tahir:Sen bilmiyor musun ki cihan-ı alem bir araya gelse senin ak dediğine kara dese ben yine senin dediğine inanırım.
Hüma yüzünde buruk bir tebessümle kollarını kavuşturdu:Yıllar evvel inandığın gibi mi?
Tahir derin bir nefes alarak çöktüğü yerden kalktı:Ben tam siper ettiğin nefretini indirdin diye sevinirken sen getirip benim göğsüme zehirli bir hançer gibi maziyi saplıyorsun Hüma!
Hüma:Mazi hakkında konuşmak isteyen sendin! Boşu boşuna mı yolladın onca mektubu ?
Tahir:Okumaya bile tenezzül etmediğin, yaktığın,yırttığın,geri gönderdiğin mektuplar! Senle buluşup konuşabilmek için gönderdiğim mektuplar...
Hüma:Sana güvenemediğim için bana kızacak değilsin herhalde !
Kahyanın karısının elinde tepsiyle gelmesiyle ikisi kavgalarına bir süre ara verdiler. Hüma teşekkür ederek elinden tepsiyi alıp ortadaki sehpanın üzerine koydu. Sessizlik içinde yemek yemeye başlamışlardı ki Tahir bu sessizliği bozmaya karar verdi :Demek güvenmiyorsun bana.
Hüma konuşmadan yemeğini yemeye devam ederken Tahir konuşmaya devam etti:Yemin ederim senden başka hiçbir kadını sevmedim.
Hüma kahkahalarla gülerek elindeki kaşığı tepsiye bıraktığında Tahir de sahte bir sinirle gülmemeye çalışarak Hüma'nın yüzüne bakıyordu:Bana ciddiyetsiz diyene bak!
------
Adara karanlık sokakta duyduğu ayak seslerini işitip üçüncü kez arkasına dönüşünde dayanamayarak seslendi:Selim Bey sizi fark ettiğime göre şu gizemli tavırları bıraksanız artık!
Selim elleri ceplerinde Adara'nın yanına yaklaştığında Adara kaşını çattı:Siz Türk erkekleri bazen çok anlaşılmaz oluyorsunuz !
Selim:Siz kadınlar da millet fark etmeksizin anlaşılmaz yaratıklar oluyorsunuz.
Adara:Yaratık...Ne de romantik bir kelime !
Selim:Size romantik kelâmlar etmemi iktiza ettirecek bir münasebetimiz yok Adara Hanım.
Adara "Kaba ve barbar biri olduğunuzu düşünmekle size haksızlık ettiğimi düşünüp pişman olmuştum. Ama siz sahiden öyle biriymişsiniz ! " diyerek sinirle Selim'in yanından ayrıldığında Selim elleri ceplerinde olayın şaşkınlığı üzerinde öylece bakakaldı arkasından.
------
Yedikleri yemeğin ardından kahyanın hanımı sofrayı toplamıştı. Hüma da ahşap merdivenlerde yukarıya çıkan Tahir'i takip ediyordu. Tahir odalardan birinin kapısını açıp içeriye girdi. Üstündeki yeleği çıkarıp örtüyü kaldırmadan yatağa yattığında Hüma da kapı eşiğinden içeriye girmiş kaşlarını çatarak onu izliyordu:Ne yapıyorsun?
Tahir:Uyuyalım diyen sen değil miydin ? Uyumaya geldik işte
Hüma yatağın boş tarafına geçip ayakta dikilmeyi sürdürdü:Birlikte?
Tahir çapkın bir gülüşle dirseklerine yaslanarak yatakta doğruldu:Bu utangaç hallerin çok hoşuma gitse de manasız bir utanç bu. Neticede ilk defa beraber uyumayacağız.
Hüma:Ben yıllar evvel yemin ettim seninle aynı mezara bile girmem diye .
Tahir ayakta duran Hüma'yı bileğinden asılıp yatağa çekti: Kafanda ekmek kırarız gel yat artık.
Hüma yatak örtüsünü kaldırıp yatağın içine girdi. Tahir'in gülümseyerek ona baktığını görünce "Dön diğer tarafa böyle uyuyamam Tahir " diye onu azarlayarak sırtını Tahir'e döndü. Odada yanan odunların çıkardığı sese ikisinin düzenli nefes alıp verme sesleri karışmıştı. Tahir uflayarak verdiği nefesin ardından "Dünya üstünde bana en az benzeyen adamla evlenmeyi nasıl başarabildin?" diyerek sitem ediyordu ki Hüma yüzünü Tahir'e dönmeden soğuk bir sesle cevapladı: Afet'in de birebir bana benzediği söylenemez.
Tahir:Afet'le zannettiğin gibi lalettayin bir evliliğimiz yoktu. Lâkin Halit'le sen...O şeref yoksunu herifle nasıl evlenirsin hâlâ aklım almıyor! Vatanını sevmeyen adamdan nasıl aşk beklersin? diye başlayan monoloğunu Fahri Bey'in Halit'in tıynetiyle ilgili anlattığı hikayelerle bitirdiğinde Hüma oflayarak örtüyü daha da üstüne çekti:Halit'le olan evliliğimin bunlarla ne alakası var Allah aşkına?
Tahir sinirle yerinden doğrulup yatakta oturdu. Başının altındaki yastığı vura vura kabartıp sağında yatan Hüma'ya yüzünü dönerek geri yattı:Rahmetli kocan hakkındaki hakikatler yüzüne haykırıldığında daha da acı geliyordur elbette. Ancak adam şeref yoksunu ahlaksız uğursu-
Hüma "Bitti mi ?" diyerek arkasına döndüğünde Tahir'le yüz yüze geldi. İkisi de bu ani yakınlığın yarattığı şaşkınlıktan kurtulduklarında Hüma sinirle Tahir'e söylenirken Tahir onun söylenmelerine aldırmadan Hüma'nın elini tutup kendi yüzüne koymuş Hüma da söylenmeyi bırakmış Tahir'in ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Tahir gözlerini kapatıp mırıldanarak "Şu içinde bulunduğumuz an...Bunu öyle çok bekledim ki Hüma. Rüyalarımdan kopup gelmiş bir an gibi bu an. Öyle gerçek ama bir o kadar da hayal" demesinin üzerinden birkaç dakika bile geçmemişti ki Hüma'nın elini geri çekmesiyle gözlerini araladı.
Hüma:Başka neler gördün?
Tahir:Hep mutluyduk hep yan yan-
Hüma Tahir'in anlatmasına imkan vermeden yüzündeki imalı gülümsemeyle onu yataktan itti. Tahir belini tutarak yerde yatarken Hüma da çenesini önüne çektiği yastığa dayamış yerde yatan Tahir'i izliyordu.
Hüma :Peki rüyanda bu da var mıydı Tahir ?
-----
Hüma gözlerini araladığında açık kalmış ahşap panjurdan sızan gün ışığıyla gözlerini kısarak beline sarılmış ele baktı. Tahir'in yerde yattığı için ahlanıp vahlanmaları arasında uyuyakalmıştı ve Tahir de o uyuduğunda gelip yanına yatmıştı belli ki. Hüma ses çıkarmadan Tahir'in kolları arasında yatmaya devam ederken aşağıdan gelen seslerle yatakta doğrulup oturdu. Hüma Tahir'i uyandırmaya çalışırken
Kemal de Feraye türküsü ezgileriyle Feraye'nin elinden tutmuş onu yukarıya çıkarıyordu. Sesler yaklaşınca Hüma'nın telaşını başından beri ciddiye almadan uyanmayı reddeden Tahir bir anda yataktan kalktı. Hüma onun bu atik hali karşısında şaşkınlıkla bakarken Tahir de sinirle dün gece ferforje yatağın demirine astığı yeleğini giyiyordu:Bir rahat yok ulan ! Sabahın köründe gelmiş Feraye de Feraye ! Bet sesli herifin sesiyle uyandık şöyle bir sabaha hale bak!
Hüma:Kemal'in kötü sesi mi mesele? İçeri girerlerse bunu nasıl açıklarız?
Tahir:Ne yapıyorduk sanki ? Bir şey mi yapıyorduk?
Hüma dağılan saçlarını yeniden toplarken sinirli sinirli Tahir'e bakıyordu ki Kemal Feraye diye uzatarak türkünün sonunu getirip odanın kapısını açtı. Feraye şarkının başından beri Kemal'in haline gülmesine rağmen odanın kapısı açılınca gülmeyi bırakıp şaşkınlıkla bir Hüma'ya bir de Tahir'e bakmaya başladı.
Feraye'nin yüzündeki değişimi gören Kemal de başını onun baktığı yöne çevirince yüzündeki muzur ifadeyle ikisini de süzdü: Amca?
Tahir boğazını temizleyerek ciddi bir ses tonu takınmaya çalıştı:Kemal ?
Feraye :Siz...İkiniz
------
Günaydın,tünaydın, iyi akşamlar! Günün hangi bölümünden hikayeyi okuyorsanız hepinize merhabalar 🥰 Geciken bir niyet de olsa umarım 2021 hepimiz için çok çok güzel bir yıl olur. Herkesin yüzünü güldürür.
Hikaye ile ilgili istek ve görüşlerinizi lütfen yorumlarda bildirin iyi okumalaaar ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Zamanın İzinde
Historical FictionHayat yaşandığı kadar vardır. Gerisi ya hafızalardaki hatıra ya da hayallerdeki ümittir. Hüsranı ise bir tek yerde kabul ediyorum. Yaşamak mümkünken yaşamamış olmakta.