Hakikatten Kaçış

281 15 3
                                    

Yeni bölüm yayında hepinize iyi okumalar sonraki bölümlerde ne görmek istersiniz lütfen bizimle paylaşın
------
Hüma hayatının en karanlık zamanlarına geri dönmüşken günler geçmiş İhsan'ı korumak için hapisteki dostları bahane etmişti. İzmir'e dönmemek için türlü bahaneler bulmaya çabalamışken İzmir'de bıraktığı herkes onun hakkında hükümler veriyor hakikatten bir haber Hüma'ya kader biçiyorlardı. Ihsan ise hatrı sayılır kimseleri araya sokup Tahirleri hapisten çıkarmayı başarmıştı ancak aklı İstanbul'da kalmıştı. Tahir'in kim olduğunu daha doğrusu Hüma için kim olduğunu ögrendiginden beri onu koruması için gerçekleri anlatmak istiyor bir yandanda Hüma'ya sormadan böyle bir işe kalkışmanın yanlış olacağını düşünüyordu. İçinden çıkılmaz düşünceleri çarpışırken ona verilen kısa süreli görev sayesinde İzmir'den uzaklaşmış, aklı dağılmış Tahir'i görmemişti. Bu süre zarfında şüphenin cehenneminde yanan Tahir ise Hüma'nın İhsan ile İstanbul'a gidişine anlam veremiyor ailelerinin onları bu denli yakıştırması kanına dokunuyordu. Hapisten çıktığı ilk gün evde karşılaştığı kötü sürpriz içindeki şüpheyi dahada körüklemişti. Bahçe kapısından girip anahtarı deliğe soktu. Kapıyı açtığında içeriden gelen yemek kokularına anlam veremeyerek mutfağa girdi. Karşısında Afet'i görmenin huzursuzluğu ve şaşkınlığını yaşayarak sordu.
Tahir: Afet... Ne arıyorsun sen burada?
Afet: Aşk olsun sanki yabancısı mıyım bu evin
Tahir: Sırma gelir evi düzenler diye bekliyordum lakin seni görmek... şaşırdım mazur gör hoş geldin.
Afet abartılı bir kahkaha attı: Asıl sen hoş geldin şaşkın.
Tahir muhabbetten rahatsız olduğu belli olur şekilde cevap verdi:Zahmet etmişsin lüzum yoktu.
Afet: Aaa olur mu hiç şimdi senin kafan doludur kendini ihmal edersin ben seni bilirim.
Tahir: Ben içeri gideyim ayak altında dolanmayayım sende işini gör meşgul etmeyeyim seni daha fazla.
Afet: Zahmet olur mu hiç Tahir?(Sahte bir üzüntü ile) Güceneceğim artık. Hem bunca zaman sonra baş başa kalmışız hasbihal ederiz hasret kaldım sohbetine..
Tahir daha fazla muhattap olmak istemediğinden yapması gereken işler olduğunu söyleyip çalışma odasına kaçtı. Afet yemekleri hazırlayıp sofrayı kurduğunda Tahir'e seslendi birlikte sofraya geçtiler.
Afet: Söyle bakalım özlemiş misin benim yemeklerimi?
Tahir:..
Afet: Sana söylüyorum Tahir huu.
Tahir: Dalmışım ne diyordun?
Afet: Nerelere gitti yine bizim Tahir'imiz. Yoksa Selanik'te bıraktığı hayatına mı?
Tahir bir an ne diyeceğini bilemedi yüzüne bir ciddiyet yerleştirip sahte bir asabiyetle cevap vermeye çalıştı.
Tahir: Bu bahsi kapat Afet seni alakadar etmiyor, kimseyi etmiyor!
Afet: Haddimi aşmak niyetinde değildim kusura bakma.
Kısa süreli bir sessizliğin ardından Afet duramayarak ağzında ki baklayı sımsıcak bir kor gibi düşürüverdi Tahir'in aklına.
Afet: Lakırdıları işitmişsindir sen de sizin şu Hüma Hanım...
Tahir: Ne olmuş Hüma Hanım'a?
Afet: Bir şey olduğu yok canım... Yakında izdivaç haberi gelir diyorlar.
Afet istediği etkiyi fazlasıyla yaratmış olmanın hazzını maskesi ardına saklarken Tahir tıkandığından zar zor nefes alıyordu. Nefesi düzenleyip lafa girdi.
Tahir: Kim çıkarıyor bu lafları? Hem bize ne? Sana ne?
Afet: Elbette bizi alakadar etmez ama ben aklında ki kara bulutlar dağılır diye söylemiştim. Başka bir şey ile meşgul olursan...
Tahir: Yeter Afet! Evime geliyorsun, soframa oturuyorsun sebebini eskilere veriyorum sesimi çıkartmıyorum ama haddini aşma!
Afet: Neye celallendin bu kadar muhabbet ediyoruz alt tarafı.
Tahir: Ben senin bütün gün onu bunu konuşup, çekiştirdiğin ahbabın değilim yerini her defasında unutuyorsun.
Afet: Doğruymuş demek.
Tahir: Neymiş o?
Afet: Hüma denildiğinde geldiğin hâl herkesin malumu... Görünen köy kılavuz istemiyormuşta ben körmüşüm. Selanik'teki nişanlını bile unutturdu sana! Sen herkesi o kadın için harcıyorken o elin adamları ile fink atıyor!
Tahir: Sus artık!
Afet: Yalan mı? Önce sizi yakalattı sonra aşığı ile İstanbul'a kaçtı. Herkes biliyor, herkes konuşuyor.
Tahir daha fazla kendine hakim olamayarak Afet'i kolundan tutup dışarıya çıkardı. Son hamleside başarısızlık ile sonlanan Afet için Tahir artık bildiği adam değil Hüma'nın sureti olmuştu. İstanbul'da ise Hüma ızdırap dolu geçmişini yeniden yaşıyordu. Bu vaziyetten bir çıkış yolu arıyor evliliğin bitmiş olduğunu Halit'e kabul ettirmeye çabalıyordu. Ondan kurtulamayacağını her geçen gün daha sert gösteriyordu Halit ancak Hüma pes etmiyordu. Halit ise yıllar önce bıraktığı o narin kadını, kendi tasviri ile dünyadan bir haber olan  çocuğu bu denli güçlü bulduğu için şaşırmış bu şaşkınlık da beraberinde  Hüma'ya hayranlık duygusunu doğurmuştu. İçten içe yarattığı kadından hoşlanıyor kendi eseri olduğuna inandığı yeni Hüma ile egosunu okşuyordu. Sıradan İstanbul günlerinde yine kavga ederlerken karşısında ona pençelerini gösteren bu yeni Hüma'nın ne kadar ileri gidebileceğini deniyor onu sürekli daha fazlasıyla sınıyordu.
Halit: Refah içinde geçirdiğin o günler eskide kaldı Hüma Hanım!
Hüma: Refah mı? Seninle mi, senden sonra mı yoksa şimdi mi? Kaderim cehennem benim, sende zebanimsin belli ki...
Halit: Ayıp ama insan kocasına zebani der mi? Senin için de huri diyemeyiz lakin ben ağzımı açmıyorum.
Hüma Halit'in her şeyi mübalağa eder gibi konuşmasından, herkesi küçük görmesinden, her fırsatta iğnelenmekten çok sıkılmıştı. İşin özü Halit'ten sıkılmıştı ona tahammül edemediğini her halinden belli ediyor Halit'i böyle yıldırabileceğine inanıyordu. Halit sözlerine devam ederken odadan çıkmak için yeltendi. O an kocasında tanıdık bir öfke belirdi. Hüma kapı koluna yeltenirken Halit kollarından tutup kapıya çarptı Hüma'yı.
Halit: Tekrarlamaktan dilimde tüy bitti lakin sen anlamamakta direniyorsun! Hâlâ karımsın sok şunu o minik aklına!
Hüma: Asıl sen anlamıyorsun! Mecburi bir evlilik bu.  Hoş buna katlanacak değilim elbet bir çaresini bulacağım o zaman refah konusunu tekrar konuşuruz.
Hüma elinden kurtulmak için çırpınırken Halit kollarını daha sıkı kavrıyordu.
Halit:İzmir yeterince huzurlu bir şehir(!) Aradığımızı orada bulacağız merak etme karıcığım.
Hüma: Gelmeyeceğim diyorum be adam kapat şu bahsi artık!
Halit aralarındaki santimlik mesefeyi de kapatıp Hüma'nın kulağına yaklaştı.
Halit: Ben birde çocuklara soralım diyorum ne dersin? Belki babalarını görmek isterler.
Hüma: Senin derdin benimle ben de yanındayım işte daha ne istiyorsun?
Halit boynuna küçük bir öpücük bırakıp çocukça bir üzüntü ile Hüma'yı serbest bıraktı. Bir adım geri gidip ellerinden tuttu gözlerini gözlerine dikip konuştu.
Halit: Sen zaten avcumdasın sevgilim benim bununla yetineceğimi mi zannediyorsun?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 15, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kayıp Zamanın İzindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin