Hain

169 19 7
                                    

Hepinize merhabalar! Bölümle ilgili görüşlerinizi ve isteklerinizi yorumlarda belirtin lütfen ❤ Çünkü sizlerin yorumları yazmamız için bize destek ve ilham veriyor.
---
Aradan geçen birkaç günde Hüma ve İhsan bol bol görüşmüştü. İhsan'ın ikinci bir emre kadar İzmir'de kalması kesinleştiğinden şüphesiz bu buluşmaların sayısı artacak bu sebepten Tahir'le Hüma da asgari düzeyde görüşeceklerdi. Onlar buluşamazken planın detayları için Tahir ve İhsan her Allah'ın günü buluşur olmuşlardı. Yine tahta masanın etrafında toplanmış fikir teatisinde bulunuyorlardı.
Mirsad:Kaç kişi haberdar bu vazifeden?
Tahir:Şu an masanın etrafını sarmış herkes haberdar. Bir de Yunan'ın içindeki hafiyemiz.
Mirsad alaycı bir ifadeyle bakışlarını İhsan'a dikti:Ya Hüma Hanım ?
İhsan:Ne olurmuş Hüma Hanım bilirse Mirsad ?
Mirsad:Ne olacağını hepimiz tecrübe edeceğiz! Sen bilmezsin İhsan, hoş bilsen de laf söyletmezsin Hümacığına. Ancak geçen seferde Hüma Hanım 2 dağ arasında bizi kıyıma bırakmıştı.
Fahri Bey'in müdahalesiyle bu mesele kapatıldığında Selim ve Tahir orayı terk edip silah ve mühimmatları sakladıkları barakaya doğru ilerlemeye başlamışlardı.
Selim:Bu İhsan Bey de sendeki hastalığa yakalanmış anlaşılan.
Tahir:Neymiş o hastalık ?
Selim:Tıbbi bir isim bulamadım ancak Hüma Hanım'a toz kondurmamak var belirtileri arasında. Aşk denen illete tutulmuş olma ihtimaliniz de mevcut. Ancak dua edelim de Hüma Hanım İzmir'de buna sebebiyet verecek derece uzun kalmasın.
Tahir:Aşk doktoru oldun başımıza bakıyorum!
Selim:Diyelim ki Hüma Hanım hain çıkmadı. Diyelim ki İzmir'de kaldı. O vakit ne olacak?
Tahir:Ne olsun istersiniz Selim Bey ?
Selim:İhsan Bey gibi güçlü bir rakibiniz peydah oldu. Mevki bakımından senden önde Hüma Hanım'la senin aksine sürekli didişmiyorda. Zeki,Hüma Hanım'ın zevkini bilmesem de karizmatik olduğu kesin. Latifeşinas,kimseyi kırmamak için uğraşıp duran bir adam.
Tahir:Kadın olsan İhsan'ı Hüma'ya bırakmayacakmış gibi anlatıyorsun Selim.
Akşamüstü Tahirler planları hazır beklerken Hüma ise Alçin'i anlamaya çalışıyordu.
Alçin:Çocuğun biri geldi Fikret abimin seni çağırdığını söyledi. Sen nereye gideceğini biliyormuşsun.
Hüma:Yazı pusula bir şey bırakmadı mı ?
Alçin:Yok sonra koştura koştura gitti.
Hüma başını alelacele örtüp sokağa fırladı. Gördüğü bir faytonla Tahir'in bahsettiği yere giderken aklında birine bir şey olmuş olma ihtimali dışında başka bir ihtimal düşünemiyordu. Faytondan inip deniz kıyısına geldiğinde ortalarda bir balıkçı teknesi ve kaptanı dışında kimsecikler yoktu. Gözleri tanıdık bir sima arıyor etrafı süzüyordu ki Fikret meydanda göründü. "Ne işin var burda Hüma!" diye asabi bir tavırla onu azarlarken kolundan tutmuş çekiştiriyordu aynı zamanda. İlerideki balıkçı kulübesine girdiklerinde herkes Hüma'yı görmenin şaşkınlığını Mirsad ve Selim ise haklı çıkmanın verdiği gururu yaşıyordu.
Hüma:İhsan nerde ?
Tahir bıkkınlıkla omuzlarını silkti:Öteki tarafta.
Hüma: Öldü mü ?
Fahri:Yok be kızım !  Kordelya'ya yardıma gitti.
Fikret:Sen neden geldiğine hâlâ cevap vermedin.
Hüma:Bir çocuk geldi sen çağırıyormuşsun öyle demiş Alçin'e. Ben de koştura koştura geldim işte.
Fikret:Ben mi çağırmışım?
Hüma tam meseleyi anlatmaya başlayacaktı ki kulübenin kapısı büyük bir gürültü ile kapının yanında duran iki kişinin üstüne devrildi. Aynı anda içeri dolan Yunan askerlerini görünce neye uğradığını şaşıran kuvvacılar silahlarına bile davranamadan gafil avlandılar. Herbiri ellerinde kelepçe ile dışarı çıkarılırken Yunan kumandan gülerek yanlarına yaklaştı.
Kumandan: Kimleri görüyorum bu ne seref Tahir Bey.
Tahir: Nihayet muradınız oldu ha kumandan.
Kumandan: Arkadaslariniza ve size nezarethanemiz her müddet açik.
Kumandan Tahir'i ve yaptıkları planı küçük görerek Yunan'ın kazanacağına dair inançlarından keyifle bahsediyorken arkada askerlerden birinin Hüma'ya kelepçe takmakla meşgul olduğunu gördü.
Komutan: Ti káneis stratióti! Hanimefendiye kelepçe takilmayazak demistim.
Hüma'nın yanına yaklaşarak kelepçeleri çıkardı.
Komutan: Diğerlerini götürün Hüma Hanim ile bizzat ilgilenezeğim.
Tahir ve Fikret koruma içgüdüsü ile Hüma'ya taraf dönselerde askerlerin ittirişleri arasında zorla arabaya bindiler.
Komutan: Ela, ela acele edin! (Hüma'nın kolundan  nazikçe çekerek) Sizde böyle gelin lütfen.
Tahir ve Fikret yol boyu Hüma için endişelenmeyle meşgulken Mirsad fırsattan istifade diğerlerini doldurmaya başlamıştı. Fikret duyduğu her seferinde sinirle "Ben Hüma'ya kefilim!" dese de Tahir'in de aklını karıştırmıştı bu durum. Nezarethaneye kadar içindeki şüpheleri bertaraf etmiş olsada Hüma'nın oraya getirilmemesi üzerine Mirsad'ın fikirlerinin herkes tarafından dile getirilmesi, Selim'in Tahir'e ben demiştim bakışları Tahir'i şüphelerin cehennemine çekmişti artık. Zaman zaman Hüma'nın hain olduğunu düşündüğü için kendini suçluyor, zaman zamanda bunların hepsi tesadüf olamayacak kadar denk diyordu. Kendi kendine düşünmeye dalmışken Mirsad'ın seslenmesi ile tartışmaya dahil oldu.
Mirsad: Tahir.. Tahir sana diyorum duymuyor musun?
Tahir dalgın dalgın Mirsad 'a döndü.
Mirsad: Fikret Bey hala toz konduramıyor birde sen söyle bu plandan İhsan Bey'e bahsederken kim vardı yanınızda?
Tahir hüzünlü bir sesle "Hüma" dedi.
Mirsad:İşittiniz değil mi? Ağabeyine suç buluyorsunuz ancak belli ki içimizdeki hain Hüma Hanım'dan başkası değil!
Fikret ve birkaç bey Hüma'ya suç bulmayı erken bulsada çoğunluk Mirsad gibi düşünüyordu. Tahir bile... Tartışma şimdi ne yapacağız suallerine gelmişken bir asker gelip kapıyı açtı.
Asker: Tahir hanginiz?
Topluca ne istiyorsunlar sualleri baş gösterirken asker öfke ile bağırdı.
Asker: Kumandana götürezeğim odasinda bekliyor.
Tahir askerle birlikte karargahta komutanın odasına yürürken Hüma'nın gelmiş olabileceğini düşündü. Odaya biraz mahcubiyet biraz da kırgınlık ile girmişti. Karşısında ki yüzü görene kadar devam eden hisleri Haris'in gülümseyen yüzünde kaybolmuş öfkeye yer vermişti çoktan.
Kumandan: Hosgeldin Tahir beğendin ziyaretçini?
Haris (gülerek): Bir başkasını arar gibi gözlerin Tahir Bey.
Komutan: Yoksa Hüma Hanim'i mi ariyorsun? (Gülümseyerek Haris'e döndü.) Kardesiniz bize çok yardimci oldu Haris.
Tahir o an iyice yıkıldı. Hüma gerçekten haindi ona olan hislerinden faydalanan milletini, toprağını itilaflara satmış bir hain... Sendeleyecek gibi oldu. Haris bu halinden zevk alıyor gözlerini bir an ayırmıyordu Tahir'den.
Haris: Bu sözlerinize pek memnun oldum kumandan.
Kumandan: Trene götürürken bize zorluk çikarmadi diyemem beter bir hanim olduğu asikar ancak Tahir için fevkalâde bir yem olduğunu inkar edemem.
Tahir aklı ile kalbi arasında takılı kalmışken kumandanın bu sözünü anlamakta zorlandı.
Tahir: Yem mi?
Kumandan: Haris seni yakalamamiz icin kardesinin yeterli olazağini söylemisti hakki varmis.
Tahir ani bir öfke patlaması ile Haris'in üstüne saldıracak oldu yanlarında duran askerler hemen kollarından yakaladı.
Tahir öfkeden tıslayarak "Hüma nerede?" derken Haris hala gülüyordu. Tahir'in bu aciz hali ona zevk veriyordu.
Haris: Kaçtı o tren Tahir yine geç kaldın.

Kayıp Zamanın İzindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin