"Siyah Bir Kutu"

61 19 4
                                    

Yemekten sonra odama çıktım. Gerçekten dinlenmeye ihtiyacım var. Kafamı toparlamalıyım çünkü bir hafta sonra bir davam var ve müvekkilimi en iyi şekilde savunmam gerekiyor. Bu işler gerçekten burnumdan getiriyor benim! Odama çekilsem de uyuyamıyordum. Aklım Alkın'daydı. Lanet herif! Umarım benden şikayetçi olmaz. Yoksa kendi kuyruğumu kurtarmak zorunda kalırım. Ama geçmişimizi düşünürsek bir şey yapmazdı. Yani umarım! Evde oturmaktan sıkılmıştım. En iyisi sahile gidip temiz hava almaktı. Ne zaman kafam çorba gibi olsa sahile gider rahatlardım. Üstümü değiştirdim yanıma telefonumu alıp aşağı indim. (Olay yaşandığı gece düşen telefon benim iş için kullandığım bir telefondu). Arkamdan Efe geldi:

"Nereye gidiyorsun?"

"Sahile"

"Doğru tahmin etmişim. Akşama bir plan yapma. Babam yemeğe birilerini davet etmiş ve akşam herkesin evde olmasını istedi."

Omuz silkerek "Tamam" dedim. "Peki sen? Sen de geleceksin değil mi?"

"Bilmem. Keyfim isterse."

"Babamı deli etmeyi kes artık. Sen de geleceksin. Senin yaptıklarının hesabını bana soruyor. Bıktım arkanı toplamaktan. Bir kere de bizim sözümüzü dinle."

"Bakarız" dedi ve gitti. Arkasından bağırdım:

"Geliyorsun dedim o kadar" ve evden çıktım. Annem bizi bırakıp gittiğinden beri Efe'ye göz kulak olmaya çalışıyordum. Ama bunu ne kadar başarıyorum bilmiyorum.

Sahilin temiz havasının yüzüme çarpmasıyla kendime gelmiştim. Burası benim cennetimdi. Martılar gene dertli dertli bağırıyordu. Kıyıya yaklaşan bir teknenin motorunun sesi martılara cevap verir gibi çalışıyordu. Tüm bunlar bana huzurlu bir ortam yaratıyordu. Cebimin titreşmesiyle telefonumun çaldığını gördüm. Arayan babamdı. O da Efe'nin dediklerini yineledi. Kesinlikle orada olmamızı istiyordu. Yeni iş ortağının yemeğinde niye ben de olmak zorundayım ki? Bizi işlerine karıştırmayan adam niye durduk yere bunu istiyor? Geleceğimi söyleyip kapattım. Ardından Burak'ı aradım ama açmadı. Bir kez daha aradım ama gene ulaşılamıyor. Bu adam gerçekten garip. Hem her şeyi anlatacağını söylüyor hem de telefonlarımı açmıyor. Biz kimiz ki zaten? Burak Bey'in gönlü isterse açar istemezse açmaz. Herhalde yanında özel birileri var. Sana ne acaba Aydan? İşine bak sen. On dakika sonra bir mesaj geldi:

Burak: "Akşamki yemekte ben de olacağım. Yemekten sonra her şeyi teker teker anlatırım. Telefonunu açamadığım için üzgünüm."

Ben: "Tamam. Sorun değil. Görüşürüz."

Açmamasına kızsam da onu göreceğim için mutluydum. Yüzüme bir gülümseme oturmuştu. Gerçekten doğru hissettiriyor bana. Oturduğum yerden kalktım ve aracıma doğru yürümeye başladım. Akşam için üstüme güzel bir şeyler alsam hiç fena olmaz. Zaten en son gerçekten adam akıllı bir alışveriş yaptım onu bile hatırlamıyorum. Aracımın yanına gittiğimde sürücü kapısının önünde siyah bir kutu vardı. Kim bıraktı bunu buraya? Üstünde bir not vardı:

"Akşam seni görmek için sabırsızlanıyorum. Son görüşmemiz pek iyi olmasa da olanlar benim için önemli değil. Ben seni istiyorum sadece Aydan. Hediyemi seveceğine eminim."

Uzun Bir Yol KaranlığaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin