"Senin Yanında Olmak İstiyorum"

63 5 16
                                    

Gözlerimi yere sabitlemiş öylece duruyordum. Yıllar sonra neden? Hiçbir zaman umurunda olmadığım kadın neden beni aramıştı? Bizi zamanında terk edip giden kendisiydi. Bizi istemeyen kendisiydi. Onun yüzünden ne Efe, ne de ben anne şefkati görmüştük. Annesiz iki çocuk tek başımıza kalmıştık. Babam vardı tabi, ama bir annenin yerini tutmazdı. Yıllar geçmesine rağmen hala o yokluğu hissediyorum. O boşluk asla dolmadı. Nasıl dolsun ki?

"Son yirmi dakikadır öylece yere bakıyorsun. Her şey yolunda mı?"

 Kafamı yerden kaldırıp sesin sahibine baktım. Tam gözlerimin içine bakıyordu. Sanırım ilk defa onun ela gözlerine bu kadar uzun bir süre bakmışımdır. Konuşmamı bekliyordu ama dilim yokmuş gibi ona bakmaya devam ettim. Nasıl söyleyebilirim ki? Daha ben bile anlamadım olanları. Ama sonra sessizliğimi bozdum.

"Önemli bir şey değil. Gerçekten. Yanlış kişiyi aradılar sanırım" diyerek kesip attım. Daha fazla düşünmek istemiyordum bu durumu. Cevabım onu tatmin etmemiş olsa gerek. Üsteledi:

"Önemli olduğunu düşünüyorum. Neden derin düşüncelere daldın?" Kollarını kavuşturmuş, gerçeği anlatmamı bekliyordu. Neden her şeye bu kadar takılıyor anlamıyorum!

"Burak, lütfen. Bir kere olsun bana inan. Sadece öylesine düşündüm. Hem yere bakıp düşünmek suç mu?" Sesim hafif sinirli çıkmıştı. Ama o gülümsüyordu. Ellerini teslim oluyormuş gibi havaya kaldırdı. 

"Tamam, tamam. Bir daha üstüne bu kadar düşmem." Bu sefer gülümseyen bendim. Bu adama karşı kızgınlığım en fazla üç saniye sürebiliyor.

Sımsıcak bir gülümsemeyle gözlerime bakıyordu. Yanaklarımın yandığını hissediyordum. Beni her haliyle etkilemeyi başarıyordu. Ona hislerimi anlatmayı o kadar isterdim ki. Ama önceden dediğim gibi ben korkağın tekiyim. Aşkımı içimde yaşayıp kendime acı çektirmeyi göze alıyorum işte!

Sonra neden burada olduğumu-neden Burak'ın peşimden geldiğini- hatırladım. Mideme bir ağrı saplandı. Doğru ya, o sevgili Didemle buluşacaktı! 

"Ben artık gitmeliyim" dedim kafamı başka yöne çevirerek. Kendimi o kadar ağır hissediyordum ki. Sanki bedenim ruhumu taşıyamaz olmuştu. O ise yumuşak bir sesle konuştu:

"Seni çözmek gerçekten zor Aydan. O kadar gizemli ve içine kapanıksın ki, insan ne yapsa seni çözemiyor." Bana doğru eğildiğinde beni öpmeye çalışacağını düşünmüştüm. Onun yerine kulağıma fısıldadı:

 "Zaten hep bu yüzden sana biraz daha ilgiliyim. Bilinmeyenler insanda merak uyandırır. Senin gizemin de beni kendine çekiyor." Nedense bu sözlerden sonra tepeden tırnağa yanmaya başladığımı hissettim. Bunu sırf beni utandırmak için yaptığına eminim. Çünkü durumdan çok hoşnutmuş gibi yüzüme bakıyordu. Hatta biraz daha ileri gitmek istedi. Elini yanağıma koydu. Ve gülümsemesini biraz daha muhteşem kıldı. 

"Serin bir yaz akşamına karşın fazla sıcak değil misin?" Nedense artık ne olursa olsun havasındaydım.

"Giydiğim ceketten  dolayı olabilir." Dışardan bakınca birbirine aşkla bakan iki sevgili gibi görünüyorduk. Ama bu beni utandırmıyordu. 

Tekrar bir telefon müziği. Bu sefer onun telefonu bölüyordu bu anı. Benden yavaş yavaş uzaklaştı. Demek ki özel bir telefon. Öyleyse rahat bırakmalıyım onu. Ve onu öylece arkamda bırakıp yürümeye başladım. Şu durumda olmaktan nefret ediyorum.

--------------------------------------------------------------------------------------------

Ertesi Gün, 17:43

Uzun Bir Yol KaranlığaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin