"Akşam Yemeği"

68 17 12
                                    

Bu bölümü sevgili arkadaşıma ithaf ediyorum. Seni kocaman öpüyorum. Umarım seversin💜👻

-----------------------------------------------------------------------------------------

Bu kutu saçmalığı da neydi şimdi? Gizli sapığım eksikti bir tek o da oldu çok şükür! Etrafıma baktığımda kimse yoktu. Belki başka bir Aydan'dır? Saçmalıyorum. Akşam yemeğinden söz ediyor burada. Bana olduğu kesin. Kutunun üstündeki notu biraz daha incelediğimde kimden geldiğini anlamam zor olmadı. Alkın! Evet ta kendisi. Alkın ile onun yazısını tanıyacak kadar çok vakit geçirdim ne yazık ki. Uzun hikaye. Konuşmaya değmez.

Alkın'ın bu hareketi sinirimi bozmuştu. Yaptıklarından sonra hayla yüzsüzce hediye yollayabiliyordu. Tamam, ben de onu silahla vurdum. Hatta öldürüyordum. Ama o beni öldürmekten beter etti. Onu tanıdığım güne lanet olsun! Belki de bu yüzden yaptıklarımdan vicdan azabı duymuyordum. Ama onun pişkinliğine dayanamıyorum. Kutuyu açmadan arka koltuğa fırlattım. Ne aldıysa umurumda değil! Yaptıklarını, aldığı hediyelerle unutturmaya çalışıyor aklınca ama yemezler. Keyfim kaçmıştı. Akşam yemeği, cehennem yemeğine dönmüştü.

Eve dönerken mağazaların birinden kendime siyah, fazla 'iddialı' olmayan bir elbise aldım. Zaman çok çabuk geçmişti bile. Hemen odama çıkıp elbiseyi denedim. Mağazadayken deneme fırsatım olmamıştı. Düşündüğümden biraz daha kısaydı ve bedenimi tam anlamıyla sarıyordu. Kimileri için normal bir elbise olsa da benim için fazlaydı. Saçlarımı açık bırakmayı tercih ettim. Tüm gün topuz yapmıştım ve saç diplerim şu an acıyordu. Hafif bir makyaj yapmazsam olmaz. Sanki Burak ile baş başa yemeğe gidiyorum. Başka zaman olsa asla böyle süslenmezdim. Ama baş başa olmasa da onu görmek yeterdi bana.

Odadan çıktığımda bir ıslık yükseldi. Efe'ymiş:

"Vay! Tam bir afet olmuşsun abla. Ben seni daha çirkin bilirdim"

"Ablanla düzgün konuşmayı ne zaman öğreneceksin sen?"

"Dur bir düşüneyim. Hmm, hiç bir zaman" Sırıtıyordu. Bu çocuk nasıl benim kardeşim oluyor?

"Burada olduğuna göre yemeğe katılıyorsun. Sonunda büyük sözü dinlemeyi öğrendin. Adam olmazsın sanıyordum"

"Ne yazık ki hayır. Büyük sözü dinlemek benim yapıma ters şeyler. Size sıkıcı yemekte eğlenceler dilerim. Başka birilerine sözüm var. Anlarsın ya?"

"İğrençsin Efe. Edepsizliğinden tiksiniyorum. Utanman gerekirken hala pişkin pişkin sırıtıyorsun. Ne yaparsan yap. Bir gün başın belaya girerse yanında yokum bilesin" Sırıtmaya devam etti. Bende onu orada bırakıp aşağı indim. Bu topuklular gerçekten çok ses çıkarıyor!

Yemeğe çoktan oturmuşlardı. Tabi benim inmemle masadaki herkesin bana bakması bir oldu. Utanmıştım. Burak babamla konuşmasını kesip bir kaç saniye beni süzdükten sonra konuşmasına devam etti. Bana bakan tek kişi Burak değildi maalesef. Tanımadığım bir kaç adam ve kadın vardı. Alkın sözünde durmuş, o da gelmişti. Gayet sağlıklı görünüyordu. Kimse onun iki gün önce vurulduğuna inanmazdı. İğrenç bakışlarının bedenimin üzerinde olması beni yeterince rahatsız etmişti. Özür dileyerek masaya oturdum. Sadece önümdeki yemeğe bakmaya çalışıyordum ama Alkın'ın bakışları sinirlenmeme sebep oluyordu. 

Sonunda yemek bitti ve bahçeye çıktılar. Bu küçük kalabalıktan uzaklaşmalıyım. Daha dürüst olmak gerekirse Alkın'dan yeterince uzağa gitmeliyim. Bahçenin öbür tarafın gittim. Soğuk ama temiz olan havayı ciğerlerime doldurdum. Sakin ol, Aydan. Biraz daha sabret. Burak birazdan gelir, her şeyi anlatır, sen de odana kaçarsın. Sonra kolumu bir el tuttu ve ona dönmemi sağladı.

Uzun Bir Yol KaranlığaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin