20. Bölüm

1.3K 110 12
                                    

İlahi bakış açısı;

Dakikalar saatleri, saatler günleri, günler ise haftaları kovalarken Jungkook sonunda eski haline dönmüş sayılırdı. Göğsündeki yaranın sadece izi kalmış, bacağındaki alçısı da çıkmıştı. Ağrıları da haliyle azalırken günden güne kendisini daha iyi hissediyordu.

Yugyeom'un başının etini yiyordu. Sebebi ise biraz olsun dışarı çıkmaktı. Fazlasıyla sıkılmıştı oturmaktan. Yaklaşık 2 ay'a yakın bir süre yatakta kalıp hiç kalkmamıştı. Sadece tuvalet ihtiyacı için kalkıyordu, o zamanlar da Yugyeom'dan yardım alıyordu. Şimdiyse tamamen kendisi yürüyebiliyor, rahatça hareket edebiliyordu.

"Yugi, hadi gidelim ne olur ne olur." ellerini göğsünde birleştirip yalvarırcasına ona bakarken diğeri şiddetle ona karşı çıkıyordu.

"Jungkook olmaz. Tamamen iyileşmedin, hafif de olsa topallıyorsun."

Jungkook ise kollarını göğsünde bağlayıp dudağını büzerek ona bakmaya başlamıştı. Bakışları aynen bir yavru köpeği andırıyordu. Yugyeom bu görüntüyle yumuşamak istemiyordu ama onun ne kadar sıkılmış olabileceğini de tahmin ettiği için kabul etmekle etmemek arasında gidip geliyordu.

Hali için endişe ediyordu çünkü geceleri ateşini kontrol etmek için gelince çoğu zaman göğsünü tutarak nefes aldığını, bunu yaparken de birazcık zorlandığını görebiliyordu.

"Lütfen ya! Yemin ederim götüm düzleşti oturmaktan Yugyeom! Artık canım sıkılıyor!" isyan edercesine konuşmasıyla Yugyeom yavaştan yelkenleri suya indirmeye başlamıştı bile. "Ah, başımın belası! Şöyle yavru köpek bakışları atma!"

"Nasıl yani? Böyle mi?" ona yaklaşarak bakışını devam ettirdiğinde Yugyeom dayanamamıştı.

"Of tamam tamam. Gidelim. Ama bak kötü hissettiğini anlarsam hemen eve getiririm seni." Jungkook yerinde hafifçe zıplayıp bir kolunu onun omzuna atarken öpücük atmıştı.

"Sevdiğim olmasaydı seni öperdim ama şansına küs minik tavuk." gülerek söylerken Yugyeom da ona eşlik etmişti.

"Aman kalsın... Öpme beni be." gülüşerek ikisi de Yugyeom'un odasına girdiklerinde, kendilerine uygun kıyafetleri aramaya başlamışlardı. Jungkook Yugyeom'un eline aldığı siyah boğazlı kazağı elinden çalarken Yugyeom ona sikici bakışlarını atmayı ihmal etmemişti. Siyah kot pantolonu da aldığında son olarak siyah deri ceketi almış ve odadan çıkmıştı.

"Hey! Cenazeye mi gidiyorsun? Bu ne simsiyah?" ona o an orta parmak çekmişti. Bundan asla utanmıyordu.

Siyahtan başka renk giyerse kendini moda anlayışına hakaret etmiş sayardı. Şaka bir yana, kendini en çok siyah rengin içerisindeyken iyi hissedebiliyordu. Yugyeom kendine lacivert bir balıkçı yaka kazak bulup giymiş, altına da kot pantolon giymişti. Siyah bir ceket ve siyah postallar giydikten sonra maske ve keplerden ikişer tane alıp odadan çıkmıştı.

"Al bakalım şunları Jeon Jungkook. Dışarıda tanınmaman gerekiyor. Tak bunları." Jungkook kafasını sallayıp Yugyeom'un elinden maskeyi alıp takmış, şapkayı da başına geçirmişti.

"Umarım kimse tanımaz. Bir de bununla uğraşmak istemiyorum." diyerek oflamıştı.

"Dert etme, bence bir sorun çıkmayacak. Hadi çıkalım." ikisi de kafasını salladıktan sonra Yugyeom ona siyah postallar verip giymesini bekledikten sonra evden çıkmış, Yugyeom'un arabasına binmişlerdi.

Lo Stesso Nuovo Amore ✔(2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin