29. Bölüm

1.6K 126 25
                                    

İlahi bakış açısı;

"Hayır babacığım ondan içemezsin, çok zararlı." masada kola kavgası yapan Jungkook ve Haneul'a gülümserken bir yandan yemeğimi yiyordum. O kadar tatlılardı ki... Yaklaşık iki dakikadır birlikte kola kavgası yapıyorlardı.

"Ama baba çok güzel bu!" Jungkook'un kucağında oturmuş, minik elleriyle masada duran bardağa ulaşmaya çalışıyordu. Büzülü dudakları dayanılacak gibi değildi.

"Bebeğim, baban olmaz dedi ama değil mi? Meyve suyu içebilirsin istersen." çatalımı salataya batırıp Jungkook'a doğru uzatırken Haneul mızmızlanmaya devam ediyordu.

"Bana ne yaa! Ben kola içmek istiyorum." bu aylarda çok huysuzdu. Özellikle Jungkook geldiğinden beri bir an olsun yanından ayrılmamıştı. En ufak 1şeyde bile bize mızmızlanmaya başlıyordu.

"Haneul'um, babacığım. Bak biz sana şimdi meyve suyu verelim. Büyünce kola da içersin ama şimdi çok zararlı. Eğer kola içersen çirkin olursun." Jungkook umut dolu gözlerle Haneul'a bakarken masada hiç beklemediğimiz bir şey söylenmişti.

"Taehyuung babam da içiyor ama o çok güzel."

Duyduklarım beni resmen şoka uğratmıştı. Ne yani, Haneul beni güzel mi buluyordu? Bu durum mutlu olmamı sağlarken, iç geçirerek gülümsemiştim. Dirseğim masaya, sağ yanağım da avcuma dayalıydı. Onları hayranlık içerisinde izliyordum.

Jungkook'un gelişi bizi çok şaşırtmıştı. Şoka girmiştik. Bu nasıl olur diye her gece düşünüyordum. Koskoca bir uçurumdan atlamış olmasına rağmen hayatta kalması beni Tanrı'nın var olduğuna daha çok inandırıyordu. İstediğini hayattan alırken, istediğini çok da güzel yaşatabiliyordu. Bu... Mucizelerin gerçekliğini arttıran bir durumdu.

Ona bahşedilen hayatı daha iyi değerlendirmek için bize iyice bağlanmıştı. Kısa zamanda çok fazla vakit geçirmiştik ve bu açıkçası çok hoşuma gidiyordu. Hiç şikâyetçi değildik.

"Taehyung baban çok güzel, haklısın bebeğim. Ama o senin gibi minikken hiç kola içmemiş. Büyüyünce içtiği için hiç çirkin olmamış."

Gözlerime değen kahverengi irisler nefesimi ilk günkü gibi kesebiliyordu. Kalbim darlanıyordu, soluklarımı yavaşlatıyor, en ince ayrıntılarıma kadar istediği gibi ulaşabiliyordu.

Jungkook... Geri gelmişti ve onu eskisinden daha fazla sevmem gerektiğini düşünüyordum. Bir kez kaybetme duygusunu yaşamıştım, ne kadar kötü olduğunu biliyordum. Bir daha asla yaşamak istemiyordum.

Yaşamayacaktım da. Onun gitmesne vermeyecektim. Hep birlikte yaşayıp yalnız olduğumuz günlerin acısını fena halde çıkaracaktık. Birbirimizi daha fazla sevip kollayacaktık.

"Hıhım, ben küçükken hiç kola içmedim. Sen de içmemelisin. Bak Jungkook baban da içmemiş ki o da çok güzel olmuş."

Haneul minik gözleriyle masada bir bana bir de Jungkook'a bakarken hafifçe başını sallamıştı.

"Tamam içmeyeceğim!" dilinin döndüğü kadarıyla konuşmaya çalışıyordu benim minik bebeğim. Her gün yeni şeyler öğreniyor, en olmadık yerlerde söylüyordu.

Hatta geçen günlerden birisinde Jungkook bebeğim sağ olsun küfür etmeyi öğrenmişti. Maç izlerken Jungkook'un dediği 'Siktir git.' cümlesiyle beraber Haneul'un yanıma gelip: 'Baba siktir git ne demek?' diye sorması cidden insanı şoka sokacak bir olaydı.

"Aferin benim güzel kızıma." Jungkook öpücüğünü Haneul'un başına kondururken bana yönelip dudaklarını aralamıştı. Daha çok fısıltı gibi çıkmıştı sesi.

Lo Stesso Nuovo Amore ✔(2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin