Jeon Jungkook
Aile olmak. Bu minik cümle her ne kadar iki kelime ile yazılsa da altında yatan o derin yoğunluğunu tahminimce birçok kişi kolaylıkla anlayabilir. Her daim yanınızda olan, sorumlulukları tamamen size ait olan, sevgi ve mutluluk ile büyüttüğünüz sıcak bir yuva demek; aslına bakarsanız her şey demekti.
Onlara tüm kalbimi veriyor, mutluluğumu paylaşıyordum. Artık iki evladım vardı ve hem onları hem de Taehyung'u korumak, ihtiyaçlarını karşılamak, yorulsam da sızlanmadan mutlu görünmek zorunda olmak gibi önemli görevlerim vardı.
Küçük yuvamız sıcacıktı, mutluyduk ve huzur doluyduk. Tek sorun, oğlumuzun bizi biraz bekletmesiydi. Bu da başımızdaki en tatlı sorun olabilirdi. Heyecanlıydık, artık herkes onun gelişi için gün saymaya başlamıştı ve sabırsızdı.
Onu kucağıma almayı çok istiyordum. Haneul'u o gün hastanede nasıl kucağıma verdikleri dün gibi aklımdaydı. Kızım minicikti. Bembeyaz teni, büyük gözleri vardı ve çok güzel kokuyordu. Şimdiyse büyümüş, kocaman olmuştu ama tatlılığından hiçbir şey kaybetmemişti.
Aklıma gelen hatıralarla gülümserken, Taehyung'un karnına daha çok yanaşıp dudaklarımı bastırmıştım. Oğlumuzun son ayı da dolmak üzereydi. Yakında doğacaktı.
"Oğlum, güzel bebeğim benim. Babaların artık seni görmek istiyor! Çabuk gel lütfen."
Bir an önce gelmesini ve bizimle canlı kanlı yaşamasını istiyordum. Onu öpmeyi, koklamayı, sarılmayı, sevmeyi istiyordum. Saçımda hissettiğim eller yavaşça o bölgeyi okşarken ben, bebeğimin tepecik oluşturan güzel karnını öpücüklerimle turluyordum. Bu son sekiz buçuk dokuz aydır yaptığım bir eylemdi.
"İçimde nasıl hareketleniyor görmen lazım sevgilim." Taehyung sırtını yatak başlığına yaslayarak bizi izliyordu. Şevkatli bakışları görülmeye değerdi.
"Artık gelsin istiyorum ben. Oğlum gelsene hadi... Seni özlüyoruz." mızmızlanarak yanağımı şişkin karna yasladığımda birkaç saniyeliğine gözlerimi kapatmıştım. Huzuru hissedebiliyordum ve aşırı heyecanlıydım. Çok az kalmıştı. Kulağa şaka gibi gelse de böyleydi.
"Oh." ani olarak yanağımda hissettiğim baskıya karşı kıkırdamıştım. Minik oğlumla şimdiden dövüşmeye başlamıştık.
"Bu onun beni sabırsızlıkla bekle baba, ben geliyorum deme şekli bebeğim." az önce baskı gelen yere öpücüklerimi tekrardan bıraktığımda dudaklarımı aralamıştım.
"Babalarını ve ablanı çok bekletme olur mu bebeğim? Yoksa babanın karnının içine gireceğim artık."
Taehyung bunu duyunca bir kıkırtı bırakıp saçlarımı okşamaya devam etmişti. Onu güldürmeyi, eğlendirmeyi seviyordum. Yüzünde büyük bir tebessüm oluşmasını hak ediyordu.
"O yakında gelecek bebeğim. Çok az bir zamanı kaldı. Tanrım... Çok heyecanlıyım. Haneul doğarken de böyleydim. Onda daha çok korkuyordum tabii. Biraz daha ağrılı ve sancılıydı ama kollarıma geldiğinde her şeyi unutmuştum. Oğlumu istiyorum artık."
Taehyung konuşuyor, bense dinliyordum. Hamilelik dönemini anlatması beni duygulandırıyordu. Haneul doğmadan önce onunla çok ilgilenememiştim. Pisliğin tekiydim, uyuşturucu kullanmaya zorlanmıştım. Geçmiş peşimi bırakmıyordu.
Vicdan azabı çekiyordum. Haneul'a karşı iyi bir baba olamadığım için oğlumla bir saat ilgileniyorsam kızımla iki saat ilgileniyordum. İlgiye ihtiyacı vardı. Onu asla yalnız bırakmıyordum. Her gece suçluluk duygusu yüzünden ağlıyor, geçmişimle yüzleşiyordum. Mutluydum ama kızıma karşı suçlu hissediyordum. Ben bir aşağılıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lo Stesso Nuovo Amore ✔(2)
FanficTaehyung, aşkını yitirdiğini düşünse de işler göründüğünden çok daha farklıdır. •Lo Stesso ... Amore² •Yarı text, yarı düz •Aile draması