İlahi bakış açısı;
Jungkook epey mutlu bir anındaydı. Yaşıyordu ve ailesine bir nefes kadar yakındı. Tam da şimdi en sevinçli anlarından birisini gerçekleştiriyordu. Kızını kucağına çekmiş, onu şarkı söyleyerek uyutmuştu. Haneul ninniler, şarkılar dinleyerek uyumaya bayılırdı. Jungkook kızını çok iyi tanıyordu.
Nefeslerinin düzene girdiğini fark ederken, minik bedenini göğsünden dikkatlice kaldırıp, başını yastığa yerleştirmişti. Bedende kıpraşmalar olsa da uykusuna devam etmişti. Jungkook onun sarı renkte -artık pembe değildi- dizayn edilen odasından çıkmadan önce, bebeğinin üstünü örtüp yanaklarına özlemle dolu öpücükler kondurmuştu.
"Buradayım artık kızım. Baban burada ve seni her şeyden koruyup kollayacak, aynı zamanda sevgisden mahrum bırakmayacak. Seni seviyorum bebeğim, akşam üstü görüşmek üzere." diyerek odasının çıkışına ilerlediği sırada kapıya yaslanmış, gözlerindeki mutluluk dolu ışıltı ve yüzündeki gülümseme ile onları izleyen Taehyung'unu görmüştü. Ona gülümseyip yanına giderken, elini beline koyup alnına bir öpücük bahşetmişti.
"Güzelim. Hadi gel odaya gidelim. Sana her şeyi anlatacağım." Taehyung onu onaylayarak dudağının üst tarafını öpmüş, elinden tutarak odalarına çekiştirmişti.
Elleri kenetli bir şekilde odaya girdiklerinde Jungkook buranın hiç değişmediğini fark etmişti. Her şeyin yeri aynıydı. Kokusu bile aynıydı. Jungkook yatağın üstüne çıkarak kafasını yastığa yasladığında eliyle göğsünü patpatlamış ve meleğini yanına çekmişti. Göğsündeki konumuna yerleşen Taehyung, kulağını tam kalbinin hizasına yaslamıştı. Bunu duymaya ihtiyacı vardı. Jungkook, beline dolanan kollar ile birlikte elleri Taehyung'un saçlarına çıkmıştı.
"Bebeğim..." nasıl başlayacağını bilmiyordu. Taehyung'un üzüleceğini biliyordu fakat bunu anlatmak zorundaydı.
"Ben konuya nasıl girsem bilemiyorum. Öncelikle sana yaşattığım ikinci travma için çok pişmanım. Çok özür dilerim. Senden, kızımızdan. Sizi böyle bırakmamı hak etmemiştiniz... En başa dönersek her şeyin bir sebebi vardı. Gerçi sen hepsini öğrendin ama yine de benden duy istiyorum. Hyejin... Tanrı onu kahretsin. Minji bana mesaj attı. O kadar kötü şeyler yazdı ki. Sonra işin içine eskilerden bir şey yazdı. Benim uyuşturucuya zorlandığım gece... O gece dönmek isteyip istemediğimi sordu. Yani Minji değilmiş aslında mesaj atan. Başından beri Hyejinmiş. Onun adına benimle konuşmuş. En kötüsü de beni Haneul'u öldürmekle tehdit etti. Yapamadım. Kızımı bırakamadım. Biliyorum çünkü o bunu yapma potansiyeline sahip. Bizi birbirimize bağlayan kişinin Haneul olduğunu söyledi ve senden a-ayrılmamı söyledi. Senden nasıl ayrılabilirdim ki? Seni bir daha üzmeye kıyamazken senden ayrılıp onunla Japonya'ya gitmemi söyledi. Yapmazsam Haneul'u öldürecekti. Sırf kızımız için bizden vazgeçtim... Ben tam bir aptalım. Keşke her şeyi o zaman anlatsaydım sana. Belki de şimdi böyle olmayacaktı..."
Derin bir nefes almıştı. Taehyung'un gözlerinden akan inciler Jungkook'un gömleğini ıslatıyordu. Elleriyle göz yaşlarını silerken konuşmasına devam etti.
"Bir anda sana gelip ayrılmak istediğimi söylemek zorunda kaldım. Bunun olmasını beklemiyordun, hele böyle elzem bir durumun yaşandığı zamanda neden ayrılmayı istiyordum ki? Beni bir adi gibi bilmek zorundaydın Taehyung. Yemin ederim her gece acılar içinde uyandım. Gözümü açtığımda ne sen vardın, ne de Haneul vardı. O kadar zor zamanlar geçirdim ki. Ben yoktum yanınızda. Sonra bir haber geldi, yıkıldım... Kaza yapmıştın Taehyung. Büyük bir kaza yapmıştın. Öğrenince yanına hemen gelmek istedim ama hep engel oldu. Hiç gelemedim yanına meleğim. Özür dilerim. Bir arkadaş edindim, hastanede çalışıyordu. Günlerce uyutabilen bir ilaç buldum ondan ve Hyejin'e bunu yaptım. Kore'ye döndüm meleğim. Sana geldim. Seni görmek için geldim ve hastanede elini tuttum. Ben seninle konuşup özlem giderirken sen gözlerini açtın. Her şey berbat olmadan kaçmak istedim. Kaçtım yanından."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lo Stesso Nuovo Amore ✔(2)
Fiksi PenggemarTaehyung, aşkını yitirdiğini düşünse de işler göründüğünden çok daha farklıdır. •Lo Stesso ... Amore² •Yarı text, yarı düz •Aile draması