Bir Dilim Aşk

Bıçak

Tüm gücüm ile "Doruk bıçak!!" diye çığlık atmam ile birlikte, Doruk hızlı bir şekilde arkasını dönüp tipsiz yan kesiciniyi etkisiz hale bırakmayı çalıştı. Elinden çakıyı almaya çalışırken birden kontrölünü kaybetti ve bacağından yaralandı. Bıçak bacağına saplanır saplanmaz, yan kesiciler koca bir "Siktir" çektikten sonra kaçmaya başladılar. Hemen Doruğun yanına koşup elimi yüzünde gezdirip onun ile birlikte göz teması kurmaya çalıştım. "D-doruk iyi misin? Lanet olsun hepsi benim yüzümden oldu" diyerek kendimi suçlamayla başladım. Doruk karizmayı çizmek istemediğimden "Iyiyim, ufak bir sıyrık sadece. Ve kendini sakın bir daha suçlama"  dedi. Doruğun acı çektiğine adım gibi emindim. Alnında damla damla ter akıyordu ve bacağından kan kaybediyordu. Etrafımızda bez bulunmadık. Ne yapıp ne edip kanamayı durdurmamız gerekti. Çantamda yararlı bir şey ararken Doruk boğuk bir ses ile "Tişörtümü çıkar!" dedikten sonra dayanmayıp "Aağhhhhhhh" diye çığlık attı. Doruğun tişörtünü soymaktan başka çarem yoktu. Yanına yaklaşıp yavaşça Doruğun tişörtünü yavaş yavaş çıkardım. Çıkarır çıkarmaz gördüğüm manzara ile nutkum tutuldu. "Allahım şu baklavaları teker teker yemek lazım!" diye düşündüğümde , bezi Doruğun bacağının üzerine sımsıkı sarıp kan kaybetmesini önledim. "Doruk hemen hastaneye gitmemiz lazım" dediğimde eliyle ağzıma dokunup "Sadece bir sıyırık anladın mı? Hastaneye gidip herkesi boşuna telaşa sokmayalım." dediğinde dokunuşuyla ürperdiğimi hissettim. "Eve gittiğinde halini görmeyecekmiş gibi konuşma Doruk. Saçmalamayı kes hadi gidiyoruz!" dediğimde Doruk gözlerini devirip beni kendisine doğru çekti. "Bana bak kızım, senin yüzünden zaten şu haldeyim birde eve gidip kimseyi telaşlandırmak istemiyorum. Artık beni şu lüks otelinde bir iki gün misafir edersin artık" diyerek acı ile birlikte sırıtmaya başladı.

"Of başımın belası of!". Doruğu kaldırdıktan sağ elini okuzuma doladı ve zar zor Otele yürüyüp kimseye görünmeden  odaya girmeyi başardık.

Doruk odayı görür görmez gözleri parladı. "Vay şu paranın gözü kör olsun amk' diye homurdanmaya başladığında, bende ona yatağı hazırladım.

"Hadi uzan koca bebek" dediğimde  Doruk masum yavru kediler gibi bana bakıp koluna girmemi işaret etti. Doruğun yanına yürürken, ayagjm bir şeye takıldı ve sonuç olarak Doruğun tam yanına  kapaklandım. Doruk korkmuş olmalı ki ağrısını unutup yanıma yanaştı ve yüzümün önüne gelen saçımı geriye attı. "Ada iyisin dimi sorun yok??"
Doruğun sesi çok endişeli geliyordu. En son annem ile babam benim için bu kadar endişelenmişlerdi. "Iyiyim sorun yok, sadece ayağım takıldı o kadar. Büyütmeye gerek yok." diyerek gözümü istemeyerek Doruğun karın kaslarına dikerek iç geçirmiştim. Kim bilir kaç kız bu baklavaları yemişti?

Doruk birden bana bakıp kahkaha ile birlikte "Baklavalarımı yiyip doydun mu Ada?" diyerek  yüzümün kızarmasını sağladı. "Ne saçmalıyorsun sen be?? Banane senin baklavalarından veya şekerparenden?" diye homurdanmaya başladım. Yavaşça Doruğu yatağa uzattıktan sonda odamın banyosuna yürüdüm ve oradaki ilk yardım çantasını alıp tekrardan yatak odasına doğru yürüdüm. Içinden gerekli malzemeleri çıkarıp, pansuman yapmaya başladım. Ilaç yara olan bölümü sızlatmış olacak ki, Doruktan sessiz bir inilti çıktı. Nedenini bilmediğim halde, canım çok yanmaya başlamıştı. Karşımdaki insanların canının acımasına dayanamıyordum. Çantamdan ağrı ilacı çıkarıp bir bardak su ile acısını hafifletmeye çalıştım. "Hadi Doruk uyu sen. Sabaha karşı bir şeyin kalmaz" demem ile birlikte Doruğun yüz ifadesi birden asıldı. "Peki sen nerede yatacaksın? "

Bu sorunun gelmesini bekliyordum aslında. Hiç vakit kaybetmeden "Sen yat iyileş ben şuraya kıvrılırım" dediğimde, Doruğun sinirini hoplatmış olmalıyım ki üstündeki çarşafı atıp yataktan kalkmaya çalıştı. "Napıyorsun sen yaa?!?" diye bağırdığımda "Sen burda yatacaksın Ada! Ben orda kıvrılır uyurum!"

"Doruk saçmalama! Bıçaklandın ama maşallah çeneni tutamıyorsun hala! Çabuk yatıyorsun su yatağa!" dediğimde, Doruk kolumu tutup gözlerimin içine bakarak "Tamam yatakta kalırım ama bir şartım var" dedi..