Hıyar..

442 45 31
                                    

Selamlar :) Umarım keyfiniz yerindedir. Benim ise az  moralim bozuk, çünkü yeni bölüm paylaştığımda wattpad okuyucularıma bildirim atmıyor. Neyse uzatmak istemiyorum :) Hepinize güzel haftasonu diliyorum :*

Doruk.. Parfüm canavarını görmem ile birlikte, içtiğim kola bana zehir zıkkım olmuştu. Burcunun annesi Hatice abla yanıma koşarak belime vurmaya başladı ve "Helal yavrum helal. Ne oldu sana birden böyle" demesi ile birlikte Doruğu önümüzde görmesi bir oldu. "Oğlum ne öyle ot gibi birden önümüzde dikiliverdin? Kız seni birden önünde görünce korktu tabii."  Doruk gözlerini bana dikerek "Tabii, kesin korkmuştur" diye benim duyacağım şekilde mırıldanmaya başladı. Doruğa en pis bakışlarımı sergiliyordum. Ukala işte ne olacak? "Yok Hatice abla ne korkması. Hapşırık tuttu beni ve kola gazlı olduğundan..." demem ile birlikte karşımda oturan Hıyar kocaman sırıtarak "Tabii canım, kesin öyledir" demesi ile birlikte sinirim üst düzeye çıktı. Uyuza masa altından, kimsenin bizi görmediği bir an sağ ayağımla güzel bir tekme attım. Artık hıyarın neresine geldiyse(!) yüzü mosmor oldu ve ağırdan bağırmamak için kendisini zor tutuyordu. Memnuniyetle Doruk adlı uyuzun yüzünü inceliyordum. Sert vurmuş olmalıyım ki ağrı çektiği her an belliydi. Burcu annesi ile birlikte yemeği önümüze koyduktan sonra, Doruğa baktı ve yüzünün kızarıklıklığıni fark etti. "Abi iyi misin sen? Suratın kıpkırmızı olmuş. Hatta gözlerin bile dolmuş." diyerek elini abisinin yüzünde gezdirmeye başladı. Doruk sinirlenmiş olacak ki "Burcu tamam otur yerine. Sanırım alerji oldum ben bir şeye (!) ." dedi.

Yemeklerimizi yerken, Doruğun bakışlarını üzerimde fark ettim. "Ne bakıyon mal" bakışını attıktan sonra sinir ama azıcık korkutucu bir gülüş attıktan sonra, "Az önce yaptığının bedelini ödeyeceksin" diye mırıldanmaya başladı. Burcu abisine "Abi bir şey mi dedin sen?" dediğinde Doruk yanında oturan Burcu'ya bakıp "Tuz diyorum. Bana tuzu uzatır mısın? Yemek bayağı bir tuzsuz olmuş. Biliyorsun ki tuzu çok severim." dedi. Burcu yemeğine bol bol tuz koyan abisine şaşkınlık ile bakıyordu. "Abi yeter zehir edeceksin yemeği!". Doruk yanındaki kız kardeşine bakarak "Bana birşey olmaz fıstık" diyerek Burcu'nun yanağından bir makas aldı. Doruk yemeğini afiyetle yerken ona şaşkın şaşkın bakıyordum. O kadar tuzlu yemeği nasıl yiyordu ya bu hıyar?  Yemekler bittiğinde ise, masayı Burcu ile birlikte toplamak için ayağa kalktım. Ayağı kalkmam ile birlikte, Hatice abla beni tekrardan zorla yerime oturttu. "Aşk olsun Adacığım, bana sakin şimdi yardım edeyim deme. Burcu ile ben hemencecik hallederiz." dedi. "Hatice abla, lütfen yardım edeyim ben burda boş boş oturursam içim hiç rahat etmez ama." diye cevapladım. Hatice abla bana "Şştt olmaz vallahi. Istiyorsan şöyle yapalım Adacığım; Burcu ile buraları topladıktan sonra, bizde senin bir acı kahveni içeriz o zaman." Teklifi kabul ettikten sonra Doruk ile başbaşa kaldık. Doruk elindeki telefonu bir kenara koyup, gözlerini tekrardan üzerime dikmişti.

"Yine ne var?" dediğimde pis pis sırıtıyordu. "Cezanı düşünüyordum hırçın kız." dediğinde elimi tutmaya çalıştı. Sadece çalıştı ama! Hemen elimi çekip, "Bana bir daha dokunma Doruk!" diye tıslamaya başladım. Kendini ne sanıyordu bu ya?

Yemekler toplanmış, sıra kahvelere gelmişti. Burcu ile birlikte mutfağa yürürken, arkasını dönüp şaşkın şaşkın Doruğa bakıyordu. "Allah Allah. Doruğun bugün nesi var hiç anlamıyorum. Normalde beş dakika yanımızda zar zor oturan Doruk gittide, yerine başkası geldi. Baksana hala yerinde oturuyor. Çok hatta çok garip" dedi ve kahve fincanları dahil gerekli malzemeleri önüme sergiledi. Kahveleri tek tek pişirken, aklıma bir şeytanlık geldi. Burcu'nun telefonuyla ilgilendiği sırada fincanlardan birine bol bol tuz dökmüştüm. Madem hıyar beyimiz tuz seviyor, onu mutlu edelim o zaman. Kahveler piştikten sonra, Doruğun fincanını ayırmıştım. Tepsiyi bulamadığımızdan iki fincan Burcu, iki fincanda ben götüşmüştüm. Doruğun ki tabiiki bendeydi. Burcu önceden Bahçeye ilerlerken Doruğun telefon görüşmesi yaptığını gördüm. O kadar çok dalmıştı ki telefona, yanından geçtiğimi bile fark etmedi. "Abi yemin ederim burda. Elim ayağım titriyor heyecandan. Pot kıracağımdan korkuyorum. Resmen burda inanırmısın?" dediğini duydum. Doruk telefondakine benden mi bahsediyordu?

Bir Dilim AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin