Otel

516 68 21
                                    

Merhaba, dördüncü bölüm ile tekrardan karşınızdayım. Sizden gelen mesajlar ve yorumlar beni cidden çok mutlu ediyor. Tek takıldığım yer ise vote'ların okuma sayısından çok daha az olması. Bölümleri okuyorsanız vote tuşuna basmanızı rica ediyorum. Keyifli okumalar :)

Sonunda beni sinir eden kemeri çözdüm ve oturduğum yerden uçaktan çıkmak isterken birbirilerini ezen milleti izledim. Lan bu ne acele? Sanki pilot onları uçaktan çıkarmadan Istanbul'a dönüş yapacak amk. Uçağın yarısı boşaldıktan sonra, yanımdaki hıyar ve bende uçaktan çıkmak için ayaklandık. Uçağın çıkış kapısına doğru yürürken, koca memeli diğer 2 hostes ile yolcuları uğurluyordu.

Kapıya hıyar ile vardığımda koca memeli bize baktı ve gülümseyerek " Havayolumuzu seçtiğiniz için teşekkür ederiz, tekrardan görüşmek üzere!" dedi ve yanımdaki hıyar göz kırptı. Öküz oralı olmayıp, benimle birlikte uçaktan çıktı. Oh olsun işte! Koca memeli orda ot gibi kaldı! Hemen çantamı açıp, içinden kapalı olan telefonumu açtım ve "Yakışıklım" diye kayıt ettiğim babamı aradım. "Babaların en yakışıklısı!! Bodrum'a vardım ben ve yolculuk gayet iyi geçti" dedim mutlu bir şekilde. Babam "Tamam güzeller güzeli kızım. Iyi tatiller kendine dikkat et" derken birden arkadan annemin sesi geldi "Adaaaaaaaaaaa yavrum benim!! Iyi tatiller" diye bağırmıştı. Hatta o derecede bağırmıştı ki öküz gülmeye başladı. "Hadi öpüyorum sizi, kendinize iyi bakın" diyerek telefonumu kapattım ve çantama koydum. Tüm kontrolleri geçtikten sonra, bavulumu aldım ve çıkış kapısına doğru yürüdüm. Etrafıma bakındığımda ise, adını bilmediğim o hıyar artık etrafımda yoktu. Ne yalan söyleyeyim, onunla çok güzel bir yolculuk geçirmiştim her ne kadar ona kızgın olsamda..

Kendimi havaalanından dışarı attığımda, kapının önünde bir limuzin duruyordu. "Vay anasını millette ne para var amk." diye homurdanmaya başlamıştım ki, limuzinin şoförü yanıma doğru ilerledi ve "Ada Güngör siz olmalısınız dimi?" diye sordu. Vay amk adımı nerden biliyor bu cici bebe derken, ona "Evet benim. Siz kimsiniz?" diye cici bir kız gibi cevap verdim. Mr. Cici Bebe limuzini göstererek "Buyrun Ada hanım binin. Otelin müdürü sizi almamı rica etti"  dedi. Hassiktirr... Şimdi ben bir limuzine mi binecektim? Allahım sana geliyorum! Iyi ki Mini Cooper yerine tatili kazanmışım. Yıllarca çalışsam bile bu kadarına gücüm bile yetmezdi. Mutlu mesut limuzine yaklaştım ve bizim bebe sıfatlı bana kapıyı açtı. Limuzinin içine oturduğum an büyülenmiştim. Içinde hatta televizyon ve kırmızı şarap bile vardı. Şarabımı yudumlayıp etrafımı izlemeye başladım. Resmen cennete düşmüştüm ve otele gitmek için sabırsızlanıyordum.

Yaklaşık 20 dakikalık yolculuğun ardından nihayet Hilton'a varmıştım. Aman allahım rüyada gibiyim resmen! Ömrüm boyunca böylesine güzel bir yer görmemiştim. Bavulu arabadan çıkardıktan sonra resepsiyona doğru ilerledim. Resepsiyondaki bayan bana tatlı gülümsedikten sonra "Buyrun size nasıl yardımcı olabilirim?" dedi. Bende hanım hanımcık halime bürünerek "Merhaba, ben Ada Güngör. Yarışmada..' derken resepsiyondaki bayan lafımı kesti ve "Aaa demek ki o şanslı bayan sizsiniz. Tekrardan sizi tebrik ederim" diyerek 2205 adlı oda kartını bana uzattı. Görevli hemen hazır bir şekilde bavulumu aldı odama taşımak için, ama ben sırf ona bahşiş vermemek için kendisine kendim halledebileceğimi söyledim. Asansöre bindim ve odamın olduğu kata bastım. Kalbim heyecandan ise gümbür gümbür atıyordu. Asansörden çıktıktan sonra 2205 numaralı odama vardım. Kapıyı açtığımda işe, mükemmel bir manzarayla karşı karşıyaydım. Tüm odayı tek tek dolandıktan sonra üstüme rahat birşeyler giyinip odamdaki buzdolabını açıp içinden kırmızı şarap çıkardım ve şarap bardağına şarabımı koydum. Kadehimi alarak balkona çıktım. Odam deniz manzaralıydı. Balkondaki sandalyeye oturup milleti izledim. Sevgililer ne güzel etrafta dolanıyorlardı öyle. Itiraf etmeliyim ki, benim şimdiye kadar hiç sevgilim olmadı. Bi ara birine çok fena aşık olmuştum ama tabiikide platonik.. Ona kavuşma umuduyla, benimle çıkmak isteyenleri geri teptim ve tabii ki sonuç sıfır.

---

Saat 22:39' a geldiğinde bara gitmeye karar verdim. Biraz dans ve müzik bana iyi gelecekti. Bavulumdan kırmızı, çok mini olmayan elbisemi çıkardım ve üstüme geçirdim. Saç makyaj derken bir saat geçti ve aşağı katta olan bara indim. Tekrardan itiraf etmeliyim ki, yalnız başına takılmak gerçekten çok sıkıcıymış... Biraz sosyal olup yeni insanlar ile tanışmam lazım. Bara girdikten sonra, burnuma gelen o iğrenç sigara kokusu âdeta nefesimi kesmişti. Evet bar ortamlarına hiç alışık değilim ben. Bardaki sandalyelerden birine oturdum, ve barmenden leziz olan herhangi bir kokteyl istedim. Bir yandan kokteylimi içiyor bir yandan çalan şarkıya eşlik ediyordum. Facebook'a resim atmaya karar vermiştim. Birkaç poz verip selfie çekindim. Aralarından en iyisini seçmeye başladığımda ise, son çekindiğim resmin arka planındaki kişiyi görmemle buz kesildim.  Içki yüzünden halüsinasyon mu görüyordum yoksa gördüğüm kişi gerçekten buradamıydı?

Bir Dilim AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin