Tekrardan merhaba herkese. Kitabımı okuyan kişilerin lütfen küçük yıldızcıka tıklamasını rica ediyorum. Okuyucu sayısı hoşuma gidiyor, fakat kimsecik o minnak yıldıza basmayı istemiyor. Lütfen beni mutlu etmek için vote yıldızına basınız. Mutlu pazarlar :*
"Anıl telefonu kapatmam lazım. Hadi bana bol şans dile." diyerek telefonunu kapatmıştım. Bu kız diğerlerinden farklıydı benim için. Hem hırçın hem çok seksiydi. Onun mutlaka benim olması lazım! Bahçeye tekrar döndüğümde ise herkes yerini almış, beni bekliyorlardı. Annem bir yandan kahvesini yudumluyor diğer yandan ise Ada'yı alıcı gözler ile dikizliyordu. Annem "Aferin kızım. Uzun zamandır böylesine lezzeti bir kahve içmemiştim" dediğinde Ada'nın yanaklarının kızardığını gördüm. Ne yani bu küfürbaz hırçın kızın utanma duygusu mu vardı?
Gözümü önümde duran kahve fincanına diktim. Bol köpüklüydü. Kahveyi içmem ile birlikte, nefesimin kesilmesi bir olmuştu. Şeytan kız! Kahveme tuz koymuş ve pis pis bana bakıp sırıtıyor! Öksürük tuttuğunda Burcu çabucak bardağa su koyup bana içirdi. Şaşkın gözlerle bana bakan annem ve kız kardeşim endişelenip "Helal helal!" diyerek sırtıma vurdular. Tekrardan kendime geldiğimde ise Ada'ya korkunç bakışlarımı sunmuştum. Ada ise zevkle bana bakarak "Tüh acaba kahveyi mi begenmedin? Tamda sevdiğin gibi yapmıştım." diyerek göz kırptı. Özellikle "Sevdiğin gibi" yi bastırarak söylemişti. Tuz' u sevdiğimi öğrendiği için, hanımefendi kahveme tuz koymuş! Bunu sana ödeteceğim güzel kız, hemde büyük bir zevk ile!
...
Onun ekşittiği o suratı görmek benim için paha biçilmezdi. Keşke biri video'ya cekseydi o anı. Her moralim bozulduğunda görüntüyü başa sarar ve moralimi yerine getirirdim. Saate baktığımda ise, saatin geç olduğunu fark ettim. "Müsadenizle ben artık kalkıyorum. Saat geç oldu sanırım yavaştan otele dönsem iyi olacak." dediğimde Hatice abla bana dönerek "Aaa kızım oturuyorduk ne güzel. Sanki yarın erken kalkmak zorundaymışsın gibi konuşuyorsun ama!" diyerek beni süzen Doruka ters bir bakış attı. "Ne bakıyon oğlum!?" dediğinde kendimi gülmemeye zor tuttum. Ailece o kadar güzel ilişkileri vardı ki..
Biraz daha muhabbet ettikten sonra kalkmak için paçaları sıvadım. Dış kapıya doğru yürüdükten sonra, Hatice abla Doruğun kafasına bi tane şaplak attı. "Oğlum, kızı herhalde yalnız başına sokakta yürümesine izin vermezsin dimi?" dediğinde yüzümü ekşittim. "Yoo yo ben giderim hiç sorun değil Hatice ablacım. Zaten hemen şurası ya" dediğimde Burcu'nun annesi lafı ağzıma tıkadı "Itiraz istemiyorum aaa! Güzel kızsın dışarıda aç kurtlar dolanıyor" dediğinde Doruğun sırıttığını gördüm. Ahh Hatçe abla beni asıl sen kurda teslim ediyorsun demek isterdim. Doruk "Anne bende Otele gidip arkadaşlarla buluşacaktım zaten. Beni beklemeyin." diyerek ayakkabılarını giyindi. "Hazırsan gidelim Ada." Burcu ve annesiyle vedalaştıktan sonra Doruk ile birlikte Otel yoluna yürümeye başladık...
...
Nihayet Ada ile birlikte başbaşa kalmıştık. Ikimiz sessiz sedasız yürürken, etraftaki hayvanların Ada'nın bacaklarını dikizlediklerini fark ettim. Kimsenin ona bakmasına müsade etmem lan ben! Üstümdeki hırkayı çıkarıp Ada'ya sardığımda sinirlenmiş olacak ki "Napıyorsun sen ya!? Üşümüyorum ben ya!!" diyerek hırkamı elime sıkıştırdı. Adanın kolunu tutarak kulağına doğru eğilip "Etrafındakiler sana nasıl bakıyor mal görmüyor musun sen?" diye fısıldadım. Onun ise cevabı sadece "Sanane ne be!?" olmuştu.
...
Üstümdeki bakışların farkındaydım ve oldukça rahatsız oluyordum. Ama Doruğun yardımına özellikle o mis gibi parfüm kokulu hırkasına hiç ihtiyacım yoktu. Otele yaklaştığımızda sokağın kenarında yan kesici tipler bana bakıp gülmeye başladılar. Tipsizlerden biri bana bakıp " Kız hepsi senin mi!" dediğinde aşk olsun Doruğu tutanda. Sinirden öfkelenen Doruk onların üstüne çullanıp, özellikle bana laf atanı deli gibi dövüyordu. Korkudan dört köşe olmuştum. Titrek sesimle tek diyebildiğim şey "Doruk lütfen gidelim olmuştu." Dövülen tipsiz sanırım daha fazla dayak yemek için "Lan bırak az bizde tadını alalım, ne kadar bencilsin sen." dediğinde Doruk daha çok sinirlenip büyük bir hırsla onlarla kavga ediyordu. "Doruk yeteeeeerr!!!" diye çığlık attığımda dayağı bırakıp sinirden kıpkırmızı olmuş gözleri ile bana bakıyordu. Fırsattan istifade yan kesicilerin biri cebinden bıçağını çıkararak Doruğun üstüne yürümeye başladı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Dilim Aşk
RomanceBir yolculuk bir genc kizin hayatini ne kadar degistirebilir ki? Okudugunuza kesinlikle pisman olmayacaksiniz benden söylemesi :)