14

3.4K 259 75
                                    

🎶 (G)-IDLE - Dahlia

Bundan bir kaç hafta önce bugün burada, telefonumdan Chanyeol ve Wendy'in fotoğraflarına bakıp içim çıkana kadar ağlamak yerine, heyecanla Jungkook'un anlattıklarını dinleyeceğimi söyleseler herhalde ölene kadar gülerdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bundan bir kaç hafta önce bugün burada, telefonumdan Chanyeol ve Wendy'in fotoğraflarına bakıp içim çıkana kadar ağlamak yerine, heyecanla Jungkook'un anlattıklarını dinleyeceğimi söyleseler herhalde ölene kadar gülerdim. Ama gerçek buydu. Jungkook bana hayatıyla ilgili şeyler anlatıyordu. Genellikle insanlar hayatlarıyla ilgili ayrıntıları önemsediği insanlara anlatmazlar mıydı ? Peki bunun bana kendimi değerli hissettirmesi normal miydi ?

"Woojin'in annesi ve babam üç yıl önce evlendiler." Şimdi anlıyordum. Woojin'in ısrarla kardeş olduklarını söylemesi doğruydu ancak eksikti. Onlar üvey kardeşti.

"Başta kardeşim olacağı için sevinmiştim. Hatta babamla ikimizin yaşadığı eve taşındıklarında, yeni eve taşınana kadar rahat edebilmesi için benim odamda kalmasını bile teklif ettim." Beklenildiği gibi, her zaman ince düşünen ve kibar biriydi.

"Ama o bana hep soğuk davrandı. Yine de onu anlamaya çalıştım. Annesini başka biriyle paylaşmak istemiyor olabilirdi." Konuşmadım ve sadece onu dinledim. Gözlerim gözlerinin tam içine odaklanmıştı. Ara sıra bana bakıp konuşsa da gözlerini çoğunlukla benden kaçırıyordu.

"Bir şekilde idare etmeye çalıştım. Yeni eve taşındığımızda benim için ayarlanan odaya yerleşmek istedi. Umursamadım. Ama istekleri gün geçtikçe beni rahatsız etmeye başladı. Sanki sahip olduğum ne varsa onu benden alıp kendisinin yapmaya çalışıyordu.

Aramız gün geçtikçe kötüleşti. Ben onu alttan aldıkça o üste çıktı ve son yaptığından sonra artık dayanamadım.

Her yaptığı beni ondan daha da uzaklaştırdı ve bu duruma geldik. Onu görmeye dayanamaz hale geldim ve evden bile taşındım." Başımı anladığımı belirtmek için salladım. Onu kendi evinden bile uzaklaştıracak ne yaşamış olabilirdi ki ? Bunu gerçekten merak ediyordum ama sorarakta özel hayatına burnumu sokmak istemiyordum. Yine de merak dalgası tüm vücuduma yayılmıştı.

"İşte böyle. Onu tamamiyle hayatımdan uzaklaştırmak istiyorum. Benimle bir alakasının kalmasını istemiyorum. Bana verdiği zararla bir şekilde başa çıkabilirim ama etrafımdakilere verdiği zarar..." Sustu. Söylemekte zorlanıyor gibiydi.

"Onu öldürmek istememe sebep oluyor." Şaşkınlıktan aralanan dudaklarımı kapatmaya çalıştım. Ona karşı bu kadar öfke dolu olduğunu tahmin edememiş ve kardeşi olduğu konusunda ona ısrar etmiştim. Ancak şimdi anlayabiliyordum. Woojin, normalde gerçekten sakin ve kibar olan birini bile çileden çıkarabilmişti. Ne yaptığını bilmesem bile Jungkook'un anlattığı kadarıyla nasıl biri olduğunu anlayabilmiştim. Sanırım uzak durulması gereken biriydi.

"Bunu söylediğim için üzgünüm." dedi başını yere eğip.

"Hayır, hayır. Kendini kötü hissetme." dedim gülümseyerek. Onu anlayabiliyordum. İnsanların düşüncelerinin sınırı yoktu. Bazen Alice ile kavga ettiğimde, Jisoo, Jennie ya da özellikle Lisa beni delirttiğinde, otobüste yüksek sesle konuşan birini gördüğümde bende onları öldürmek istiyordum. Tabi bu üç saniyelik düşünce olsa bile sonuçta aklımdan geçiyordu.

Jungkook benim gibi gülümseyip rüzgardan önüne gelen saçlarını geri iterken dikkatimi çeken şeyle gözlerimi bileğine sabitlemiştim. Bu maçta taktığı bileklikti. Elim istemsizce bilekliğine gittiğinde Jungkook bir anlığına gerilmiş ve gözlerini yüzüme çevirmişti.

"Ah özür dilerim. Bakmak istemiştim sadece." Jungkook yutkundu ve az önceki gerginliği üzerinden attı. Bileğini bakmam için bana doğru uzattı.

"Elbette bakabilirsin." Ona gülümsedim ve gözlerimi bilekliğinde gezdirdim. Siyah örme bir ipin ortasına iliştirilmiş küçük gümüş bir R harfi vardı. Oldukça zarif bir bileklikti ve Jungkook'a gerçekten çok yakışmıştı. Sanırım R, Rosie'nin baş harfiydi. Yani yerde dolaşıp duran minik Rosie'nin.

"Sanırım senin için uğurlu bir bileklik." dedim gülümseyerek. "Maçta da takıyordun." Jungkook benim gibi gülümseyip bileğini geri çekti ve başını salladı.

"Öyle."

"Rosie'nin baş harfi mi ?" Jungkook bir an şaşkınlıkla bana bakıp öksürdüğü sırada aceleyle konuştum.

"Yok yani köpeğinin baş harfi." Jungkook gülmeye çalışıp başını salladı.

"Evet, elbette. Köpeğim Rosie'nin baş harfi."

Tam o sırada telefonum çalmış ve bizi bu garip durumdan kurtarmıştı. Telefonumu çıkarıp aramayı cevapladım. Arayan annemdi.

"Alo, Rosé."

"Merhaba anne. Ne yapıyorsun?"

"Hastane daha işim bitmedi tatlım. Geç döneceğim. Ablanda bu gece arkadaşında kalacak. Akşam yemeğine bizi bekleme. İstersen Lisa'ya gidebilirsin."

"Yemeğe geleceğini söylemiştin. Akşam bulgogi yiyecektik."

"Biliyorum tatlım ama maalesef hastanede kalmak zorundayım."

"Pekala. Yemeğini ye ve çok yorulma."

"Tamam tatlım. Sen de yemeğini ye. Kapatmam lazım. Öpüyorum." Omuzlarımı düşürüp sıkıntılı bir nefes verdim ve telefonu tekrara cebime koydum. Jungkook soran gözlerle bana baktığında açıklama gereği duymuştum.

"Annem doktor olduğu için bu gece sanırım hastanede kalacak. Akşam birlikte yemek yiyecektik. Ne zamandır vakit geçiremiyoruz." Jungkook'un yüzünde oluşan şefkatli ifadeyi gördüğümde neredeyse gülüp önemli bir durumun olmadığını söyleyecektim ama benim adıma üzülmesi nedense hoşuma gitmişti.

"Akşam halı saha maçım var." Dedi Jungkook. Kaşlarımı kaldırıp yüzüne baktım.

"Rosie evde çok sıkıldığı için onu da götürecektim. İstersen sen de bizimle gelebilirsin." Dudaklarım şaşkınlıktan aralanmıştı ancak çok geçmeden yüzümde büyük bir gülümseme oluştu.

"Gerçekten mi ? Yani evet, gelebilirim." Jungkook gülümseyip telefonunun ekranından saate baktı.

"Gidelim mi ?"

Üçümüz birlikte parktan çıkıp Jungkook'un maçının olduğu halı sahaya yürüdük.

Ben, Rosie ve Jungkook. Birlikte.

 Birlikte

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌹

Mükemmel yorumlarınızı okumaya bayılıyorum. Bol bol yorum bekliyorum. Herkese sağlıklı, mutlu günler diliyorum..

You Make Me a Sad Girl | RosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin