1.0

1.2K 117 359
                                    

Medya: TXT- Bule Hour Japon ver. (Ben hâlâ izlemeye vakit bulamadım ühühüh)

Onümdeki yemek ile oynarken ne zaman gidebileceğimizi hesaplıyordum. Saat geç olmuştu ve biz hâlâ alışveriş merkezindeydik. Tam başımı kaldırmış ne zaman gideceğimizi soracakken Soobin'in sorduğu soru ile utanç alarmalarının çalmasana az kaldığını hissediyordun.

"Yeena sen... Beomgyu... Tanrım! Sen Beomgyu gibi kokuyorsun!"

Chae Hee ve Kai bile iştahla yedikleri ikinci porsiyon yemeklerinddn başını kaldırmış bize şaşkınlık ile bakıyorken başımı iki hana sallayıp sakin olmaya çalışarak olayı anlatmaya başladım. Daha doğru anlatmaya yeltendim diyeyim. Çünkü Beomgyu her zamanki gibi lafa atlamıştı.

"Kokumu çok beğendi galiba. "

Kendini şişire şişire konuştuktan sonra arkasına yaslanmıştı. Ben hala ona şalkın şaşkın bakarken Chae Hee hemen önümde oturduğu için hafif öne eğilip koklamıştı.

"Beomgyu bu koku çok güzel. Şampuanın markasını verir misin?"

Beomgyu tam konuşacakken bu seferde ben onun sözünü kesmiş ve konuşmaya başlamıştım.

"Hayır, Chae Hee. Şapmpuan değiştirince saçların çok dökülüyor ve kepekleniyor. Artı stresten zaten dökülen saçlarına kötü gelir. "

Yüzü düşerken masaya doğru eğilmeyi bıraktı ve dudaklarını büzerek önündeki yemeğini yemeye devam etti.

"Hem ben de kokusunu beğendiğim için kullanmadım. Duşa girerken şampuanımı almayı unutmuşum. Otel şampuanlarını da sevmem, iğrenirim. Orada da tek Beomgyu'nun şampuanı vardı. Onu kullandım."

Bir rapçi edası ile konuştuğumda nefes nefese kalmıştım.

"Al su."

Kaşlarım çatık başımı sağa çevirdiğimde hâlâ aynı pozisyondaki Beomgyu bana su uzatıyordu. Suyu alıp içtikten sonra mırıldanışını duyunca güldüm belli etmeden.

"İyi en azından şampuanmdan iğrenmemişsin. Bu da bir şey."

Mırıldandığı için kimse duymamıştı. Ben de yanında oturduğum için duymuştum.

"Artık kalkalım mı?"

Soobin ölü gibi gömüldüğü telefonundan başını kaldırıp konuştuğunda başımı salladım hemen. Doğru ya yaklaşık yarım saat önce bunu söyleyecektim ama işte lafım bölünmüş ve konu değişmişti.

"Hadi o zaman kalkalım."

Çantamı ve Kai'ın bana verdiği kutuyu alırken gözüm Kai ve Chae Hee'ye kaydı. Tabaklarındaki yemeği bitirmeye çalışıyorlardı. Bu sanırım üçüncü porsiyonlarıydı.

"Kalksanıza."

Soobin ikisine bakarken konuşmuş ve derin bir nefes vermişti. Bu sefer haklıydı ama. Masanın yanında gelip geçen Kai ve Chae'nin gömüldükleri yemekleri nasıl süpürdüğüne bakıp kaşlarını çatıyordu.

"Son lokmalarımız. Biraz daha!"

Kai ağzı dolu dolu iken konuşmuştu ardından da Chae onu başını sallayarak onaylamışfı.

"Of ne son lokması? Daha yarısı dolu tabakların. Paketlelim otelde yersiniz. Babam bekliyor."

Beomgyu ilk defa doğru bir şey söylediğinde ikiliyi yemekten zar zor ayırmış ve kasaya gidip yemeklerini paket yaptırmıştık. Gerçi otelde de yemek vardı ama Kai ve Chae buranın tavuklarını çok beğendiklerini söyledikleri için almak zorunda kalmıştık.

Leave Me Behind|Choi BeomgyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin