0.6

1.4K 122 552
                                    

Medya: Mood (helloğğ)

Yeena...

Gerinerek uyanmak isterdim ama üzerimde hissettiğim bacak ile korkuyla çığlık atarak uyanmıştım.

"Ah, ne oluyor ya?"

Beomgyu gerinerek gözlerini açmış ve hala aynı pozisyondayken bana bakmıştı. Gözlerimi devirdim.

"Beyfendinin keyifleri yerinde mi acaba?"

Beomgyu gülmüş ve burnunu burnuma sürtmüştü. Ne yapıyordu bu çocuk? Çok fazla romantik dizi izlemiş olmalıydı.

"Senin yanındayken keyfim her zaman yerinde."

Hafif bir heyecan(?) bedenimi ele geçirirken göğsünden ittim ve ayağa kalktım.

"Sen dün yerde yatmıştın? Ne işin var yatağımda?"

İlerideki sehpanın üzerindeki tokamı alıp, saçımı topuz yaparken o da yataktan kalkmış ve dolaba ilerlemişti saçlarını karıştırırken. Ona bol olan büyük, beyaz tişörtünün altından ortaya çıkmak için adeta bir mücadele veren köprücük kemikleri nedense çok dikkatimi çekmişti.

Hızla bakışlarımı ondan çekerken fark etmemesi için dua ediyordum. Yoksa onu sevdiğimi falan düşünür ve umutlanırdı. Bu da daha fazla yapışkanlık demekti.

Beomgyu aldığı elbiseler ile banyoya ilerlerken ben de dolaba ilerleyip, Beomgyu'nun elbiselerinin yanındaki elbiselerime baktım. Çok garipti...

Başımı iki yana sallayıp, bir elbise, bir mayo ve havlumu çıkardım. Elbisem hafif şeffaftı ve üzerinde mavi çiçek desenleri vardı. Mayom ise beyazdı.

Onları alıp, yatağın üstüne koydum. Kotuğa oturdum ve Beomgyu çıkana kadar oyalanmak adına başımı cama çevirdim. Camımız sahil kenarına bakıyordu. Deniz dalgalanarak kumlara çarpıyordu. Sahilde henüz kimse yoktu. Anlaşılan insanlar kalkamamışlardı ya da kahvaltı ediyorlardı.

Yüzmeyi çok severdim. Hala da seviyordum. Suyun altında bambaşka bir hayat vardı sanki. Yosunlar, çeşit çeşit balıklar, deniz yıldızları...Ve daha birçok şeyden çeşit çeşit vardı. Bunlar Tanrı'nın bir lütfu olamlıydı. Çünkü çok güzellerdi ve mükemmel bir yapıya sahiplerdi. Gerçi doğadaki her şey mükemmel bir yapıya sahipti. Yalnızca biz insanlar bu güzellikleri bozuyorduk.

Mesela güzel mi güzel masmavi denizlerimiz vardı. İçinde türlü türlü canlı vadı ama bizler iki adımlık ötemizdeki çöpe çöpümüzü atmaya bile üşenip, denize atıyorduk çöplerimizi. Bu yüzden masmavi sularımız kirleniyor, içindeki canlıları da yavaş yavaş öldürüyordu.

Gelen kapı sesi ile ilk irkilsemde sonradan kendimi toparlamış ve hiç o tarafa bakmadan yatağın üstüne bıraktığım elbiseleri almış ve banyo kapısına doğru ilerlemeye başlamıştım.

Yalnız...

"Beomgyu?"

Dedim transtaymışım gibi. Beomgyu sadece havlusu ile banyodan çıkmıştı! Bu çocukta edep diye bir şey yok muydu? Bir kızla aynı odada kaldığını unutmuş olmalı.

"Efendim?"

Dedi elindeki saç kurulama havlusu ile saçlarını kurularken gözlerimi ondan çekip, onun dışındaki her şeyi incelemeye başladım.

"Neden böyle çıkıyorsun banyodan? Bir kızla beraber kaldığını unutma. Bir dahakine banyoda giyinip çık."

Hafif gülmüş ve "tamam." Demişti. Ben de elimdeki elbiseler ile hızla banyoya girdim. Kapıyı kapattıktan sonra bir süre öylece kaldım. İlk defa babam dışında birini böyle görmüştüm. Gerçi pek sayılmazdı. Sahil kenarlarındaki erkeklerde şort ileydi ve denize girdikleri için ıslak oluyorlardı ama...Bu farklıydı işte! Ya o havlu kaysaydı da...

Leave Me Behind|Choi BeomgyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin