Dünüm yok, yarınım sır...

153 12 0
                                    

  Elena Cafe Violet'te işe başlayalı birkaç hafta olmuştu.Artık hayatının bir düzene girdiğine inanıyordu.  Sabahları Jack gelmeden önce kafeyi açıyor, ortalığı toparlıyor , bahçedeki çimleri suluyordu. Cafe Violet pek dikkat çekmeyen küçük bir mekandı. Küçük masalar , kırmızı ekose desenli örtülerle kaplıydı. Masaları küçük ahşap tabureler çevreliyordu. Binanın biraz tadilata ihtiyacı vardı. Duvarlardaki çatlaklar onarılmalı , bina yeniden boyanmlıydı.  

Aslında Elena kafenin bu halini seviyordu. Cafenin kendine has bir havası vardı. Binanın yüksek tavanı ,yer yer soyulmuş boyası , üzerinde çatlaklar bulunan yıpranmış parkeleriyle adeta içindeki yaşanmışlıkları anlatıyordu. Fakat Elena'nın en sevdiği yer kafenin tavanarasıydı. Elena işe başladığı gün buraya hayran olmuştu resmen.Birkaç saat içinde tavanarasını dip bucak temizlemişti. Jack de Elena'nın bu gayretine hayran kalmıştı. 

  Elena gerçekten iyi çalışıyordu. Boş kaldığı zamanlar bahçeyle ilgileniyordu. Önceki günlerde de bahçedeki çitleri boyamıştı. Çalıştığında aklındakileri bir nebze olsun unutuyordu. Çalışmadığı zamanlar gözlerini bir noktaya dikip dakikalarca öyle kalıyordu. Jack de bunun farkındaydı ve boş kaldıkça onunla sohbet etmeye çalışıyordu. Ondan yaşça çok büyük olmasına rağmen çektiği acıyı anlayamıyordu. Yaşamadıkça anlayamazdı da.

  Elena yeni hayatından memnundu . Gün geçtikçe daha iyi oluyordu. Yaşaşadığı travmayı ağır ağır atlatıyordu. Başka şeylerle meşgul olmak onu rahatlatmıştı. Ne olanları ne de olacakları eskisi kadar düşünmüyordu.Geride düşüneceği kimse de kalmamıştı pek. Babasını önemsediği söylenemezdi. Ailevi sorunları yüzünden uzun zamandır diğer akrabalarıyla da iletişimi kesmişlerdi. Annesinin cenazesine bile gelmeye tenezzül etmemişlerdi.Şu aralar önemsediği tek varlık kedisi Church'tü.

Bu düşüncelerle eve giderken evin önündeki kalabalığı farketti. Koşar adımlarla eve gitti. Kapıya vardığında yerdeki siyah ceset torbası gözüne ilişti. Sonunda o da kendisini terk etmişti. Hayatı boyunca kendisine bir kez olsun gülümsemeyen , beraber bir anıları olmayan o adam '' sözde babası'' da gitmişti. Etraftaki meraklı komşuların sözlerine dikkat kesildi. Söylenene göre yine sarhoştu ve her nasıl olduysa kendisini hızla giden bir  arabanın önüne atmayı başarmıştı. Elena hiç birşey hissetmedi. Ona acımıyordu bile. Tüm hayatını kızına ve karısına zindan eden bir adama acıyamazdı. Hızlı adımlarla yukarı çıkıp odasının kapısını kapattı. Artık daha  fazla bu evde kalamazdı. Gerçi kalsa da kirayı ödemeye gücünün yeteceğini sanmıyordu. Odasındaki telefona uzanıp Cafe Violet'in numarasını çevirdi. Telefon iki kere uzun uzun çaldıktan sonra açıldı. Jack telefonda mutlu bir şekide birşeyler anlatıyordu. Elena hiç birini anlayabilecek durumda değildi.

    ''Jack , çatı katını kullanabilir miyim?''

YARINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin