Keyifli okumalar..🏙
Hayatta bazı anlar vardı; işte şimdi sıçtım, bu işin dönüşü olmaz dediğimiz tam o anın içerisinde bedenim yaşam savaşı verirken, yavaşça arkamı döndüm.
Kehribar rengi gözlerle gözlerim buluştuğunda zaman kavramı yok oldu, kalbim sıvı gibi tüm vücudumdan aktı geçti. Karşımdaki adamı gözlerinden tanıdım. Çocukken kumralımsı olan saçları koyulaşmış, çocuksu yüz hatları keskinleşmişti ama gözleri aynıydı.
Sanki kehribar rengi gözleri zaman aşımına uğramamış gibiydi.
Yıllar sonra her şey değişsede gözler aynı kalıyordu. Bunun en somut kanıtıydı, Yamaç.
Zihnime bölük pörçük anılar düştü. İkimizin elleri arasında bir o yana bir bu yana çekiştirdiğimiz oyuncaklar, saçlarımı çekişi ve daha binlercesi. Unutulmuş anılar gördüğüm gözlerle, tekrar zihnimde yer edindi.
"Senin gibi; naif, güzel bir kızın elinde silah mı gördüm, yoksa gözlerim benimle oyun mu oynuyor?" kıvrılmış dudakları, hafifçe kalkmış kaşları ve ses tonu her zerresinde alay barındırıyordu. İçimde bir yerlerde 'acaba beni tanıdı mı?'diyen kızı sustururdum.
Yapmacık halimi takınarak etrafa bakındım. "Ben silah falan görmedim, ayrıca iltifatların için teşekkür ederim." Gözlerini gözleme meydan okurcasına dikti. Fermuarını açık unuttuğum çantadan, çevik hareketiyle, silahı aldığında ağzım aralandı. Elinde ustaca döndürürken gözleri bir saniye bile gözlerimden ayrılmıyordu.
"Eskiden sende oyuncaklarımı bu şekilde alırdın benden." Kaşlarım istemsizce çatılınca, yüz ifademi eliyle işaret etti. "Bende, aynı böyle bakardım."
"Beş yaşının intikamını mı alıyorsun?" onun sırıtışı büyürken benim gözlerimdeki öfke parladı.
"Almalı mıyım?" Dalga geçercesine konuşması iyice canımı sıkarken duymazlıktan gelerek, "Ver şunu!" diye tısladım.
"Birini mi öldüreceksin?" yüz ifadesindeki alay daha da büyüdü. "Lütfen Şenay'dan başla."
Odada kimse olmadığı halde dibine kadar girdim, parmak uçlarımda yükselip kulağına doğru yaklaşarak, "Senden başlamama ne dersin?" Dedim, madem o beni kâle almamakta ısrarcıydı, o zaman aynı dilden konuşmamız gerekiyordu.
Erkeksi kahkahasının ardından kafasını iki yana salladı. "Hâlâ aynı kız çocuğusun." Dedi. Öfkeyle gözlerine bakarken beni hatırladığı ayrıntısını atlayamadım. Belki bu şekilde karşılaşmasaydık, onu gördüğüme sevinebilirdim.
Kapı sertçe açıldı, refleks olarak Yamaçtan uzaklaşırken o da elindeki silahı beline yerleştirdi. Aralanmış kapıda Emir'i gördüğümde seslice yutkundum. İçimden bildiğim tüm duaları ederken tek isteğim Emir'in silahı görmemiş olmasıydı.
Emir birkaç adımda yanımıza ulaştı. Öfkeli bakışları Yamaç'ın üzerindeydi, kolunu omuzuma yerleştirdi. Ağzını aralamış konuşacaktı ki Yamaç konuşmasına izin vermeden lafa atıldı.
"Emircik odaları karıştırdın herhalde." Emir'in gözleri önce Yamaç'ın üzerinde durdu sonra bana dönerken seslice bıraktı nefesini. Sakinleşmeye çalışıyor gibiydi.
Acaba silahı görmüş müydü?
Emir, beni hafifçe arkasına alırken kendi bir adım öne çıktı. Yamaç'a doğru döndü.
"Her neyin peşindeysen onu dahil etmeyeceksin!" Emir'in vurgulu sesi odada yayılırken arkasına iyice sindim, siniri odaya yayılırken aynı soru düştü zihnime 'Silahı görmüş müydü ?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUÇ ORTAĞIM
RomanceBir silah, insana ne kadar acı verebilir? İnsana neler yaşatabilir? O silah geçmişi şimdiye bağlayarak her şeyi tüm çıplaklığıyla gözler önüne sererken. Benliğimi kaybedişimin, düzeltiyorum benliğimi buluşumun sebebi oldu. Öyle acı hissediyordum k...