Keyifli okumalar^^*******
Evime girdiğimde kapıyı sertçe kapattım. O kadar çok duygu harmanlanmıştı ki vücudumda, nasıl tepki vermem gerektiğini ya da hangi duygumun keskin olduğunu çözemiyordum.Çantamdaki silahı ellerimin arasında sıkıca kavradım. Ellerimin o soğuk demirle buluşması anında tüylerimi ürpertti. Silahı elimden fırlatırcasına koltuğun üzerine koydum, benden bu kadardı. Daha fazla çamura batmak istemiyordum, daha yeni çamurun içinden çıkmıştım.
Yatak odasında olduğunu düşündüğüm annemin yanında gitmedim. Biraz sinirliydim, belki birazcıkta kırgın. Omuzlarıma verdiği yük gerçekten ağırdı, üstelik yapıp yapmamak gibi bir tercih de sunmamıştı.
Ya o silahı bulsaydılar?
Ben içimdeki suçluluk duygusuyla nasıl baş edecektim. Kafamı iki yana sallarken bu düşünceleri zihnimden kovalamaya çalıştım.
Yorganımı kaldırıp içine sıyrıldım. Kafamı yastığa bastırıken gözlerimi yumdum, sanki uyuyabilecek gibi. Yerimde dönüp dururken aklıma değersizleştirilmiş fotoğraf karesi geldi. Komodinin üzerindeki çerçeveyi aldım, yıllarca bir kere bile yüzüne bakmadığım çerçevenin şu anda bana hissettirdiği duygular öyle derindi ki.
Çerçeveyi göğsüme bastırırken kollarımı sardım, sanki babama sarılıyormuşcasına. Bir süre gözüm kapalı bekledim, hiçbir şeyi düşünmemeye çalışarak uykuya dalmayı bekledim.
Belki bir kaç saat, belki bir kaç dakika geçmişti ki, kapının açılma sesi ulaştı kulaklarıma. Gözlerimi açmadım. Adım sesleri duyuldu, sonrasında nefes sesi duydum. Kollarımın arasındaki çerçeve çekilince, uykulu sesimle mırıldandım. Belimin aşağısında olan yorgan omuzlarıma kadar çıktı, alnıma kondurulan öpücükle birlikte aşinası olduğun kokuyla doldu burnumun içi yavaşça aralanmış gözlerimle, anneme gülümsedim.
Bedenimin gevşemesinden yararlanan uyku, yorgun bedenime kucak açarken kapının bir kaç kere daha açılıp kapandığını fark ettsemde önemsemedim. Göz kapaklarım kalkmayacak, zihnim uyanmayacak kadar çok yorgundu.
*
Yamaç'ın "kibar" yemek teklifini kabuk etmiş, masada yerimi çoktan almıştım. Yüzüme taktığım zoraki gülümsemem yüz kaslarımı ağrıtmaya başlamışken Şenay abla çorbalarımızı küçük kaselere koymaya başladı.
Benim çorbamı önüme koyarken, "Asenacğım umarım beğenirsin, geleceğini daha önceden bilseydim sevdiğin yemeklerden yapardım." Dediğinde gülümsedim, bu tatlı kadın Yamaç'a ne yapmış olabilirdi ki?
"Her şey zaten harika görünüyor Şenay abla, ellerine sağlık."dediğimde Emir'in sitem dolu sesi ulaştı kulaklarıma,
"Asena misafir mi anne?" yanaklarımın ısındığına hissettiğimde, belli etmemek adına elimi enseme yerleştirirken kafamı hafifçe yere eğdim. Yapmacık olan gülümsemem gitmiş yerini gerçek bir gülümseme almıştı.
"Evet Emircik misafir, hemde benim misafirim." Yamaç'ın söyledikleriyle ağzım aralandı. Bu çocuğun ciddi sorunları vardı hemde beyninden.
Emir'in ve Şenay ablanın gerildiğini hissederken Ekrem amca lafa atıldı. "Asena'yı sen mi davet ettin?" otoriter sesine şaşkınlık karışmıştı.
İsmimin çok geçmesinden mi bilmiyorum gerginlik tüm bedenime yayıldı.
"Evet." Yamaç'ın sesi daha önce hiç duymadığım tonda kulaklarıma ulaştı. Keskin , sert hatta sinirli ve bir o kadar da mesafeli. Masa sesizliğe gömüldü, herkes pür dikkat Ekrem amca ve Yamaç'ı dinliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUÇ ORTAĞIM
RomanceBir silah, insana ne kadar acı verebilir? İnsana neler yaşatabilir? O silah geçmişi şimdiye bağlayarak her şeyi tüm çıplaklığıyla gözler önüne sererken. Benliğimi kaybedişimin, düzeltiyorum benliğimi buluşumun sebebi oldu. Öyle acı hissediyordum k...