32

16.7K 1K 478
                                    

Motor sesi, nefeslerim, açık camdan gelen rüzgar sesi, yüzümde hissettiğim soğuk hava, inip kalkan göğsüm, arada aralanan gözlerimin gördüğü yeşil yapraklar... Hepsi hafızamı ve hastalıklı düşüncelerimi temizliyor.

Üzgünüm, üzgünüm Arslan demek isterdim ama değilim. Üzgün olmadığım için üzgünüm, senin için üzgünüm. Her şeyini yok ettiğim için, seni belaya çektiğim için, bataklık olduğum için özür dilerim.

Debelenişini izliyorum. Kurtulmak istiyorsun ama yardım etmiyorum, etsem çıkarsın ama ben tam tersi sana tutunarak daha da derine gömülmeni sağlıyorum. Fark ettin ve kurtulabileceğini sandın ama zaman geçtikçe daha da battın ve şimdi nefes bile alamıyorsun.

Gözlerini karartan nefreti görüyorum. Benden nefret etmek istiyorsun, edemediğin için kendinden nefret ediyorsun. Çekip vurabilsen, her şey daha kolay olurdu.

Geçmişi sorguluyorsun, bana dokunuşlarını, kelimelerini, bakışlarını, davranışlarını kısaca hata olan her şeyi sorguluyorsun. Her şeye rağmen yine bana çıkıyorsun, bunu gözlerinde görüyorum. Herkesten ve her şeyden daha güçlüsün ama yeşil gözlerin bana yenilmiş. Bense tepeden tırnağa bir hatayım. Ben pişman bile değilim. Bir daha olsa değiştireceğim tek şey beni yakalamadan senden kaçmak olurdu.

Düşüncelerimi duymuyorsun çünkü dudaklarım duygulara mühürlü. Seni konuşacak, gerçekleri söyleyecek kadar çok sevmiyorum.

Bedenim hareketlenip tekrar koltuğu bulduğunda arabanın durduğunu anladım. Kapı açıldı ve sonra sertçe kapandı. Arslan arabadan inerken benimde kalkmam gerekiyordu ama ben gözlerimi bile açmak istemiyordum.

Aklım ondan temizlenmişti. Güzel hissettirdiği tek an etkisi altında olduğum an değildi. Sonrasında ağır bir uyku bastırıyordu. Düşüncelerden arındırıyordu. O varken hiçbir şey canımı sıkamıyordu. O varken hiçbir şeyi düşünmem gerekmiyordu. Endişe duymuyordum. Ne istersem o oluyordum.

Sonunda gözlerimi açıp arabadan inebildim. Eve gelmiştik. Bir saatlik yol bana birkaç dakika gibi gelmişti. Boynumu yana doğru yatırarak kemiklerimi açtım. Uyumuş olmalıydım çünkü ilk oturuşumdaki yorgunluktan iz yoktu.

Etkisi geçince hiçbir şey yaşanmamış gibi hissediyordum. Eve doğru adımlarken yaşanan her şeyi biliyordum ve garip bir hüzün vardı üzerimde. Nedeni Arslan'dı, onu mutlu etmek istiyordum. Aklımdakileri söylesem mutlu olurdu ama bunu yapmayacaktım. Tek seçeneğim vardı.

İçeri girerek kapıyı ardımdan kapattım. Görünürde yoktu ama yukarıda yaptığı ses kulağıma geliyordu. Ses bakılırsa evde kırılmayan hiçbir şey bırakmayacaktı.

Merdivenlere doğru yürürken duygusuzdum. Uyuşturucu bedenimi terk ederken duygularımı da almış gibiydi. Ben ne kadar düzsem Arslan o kadar öfkeliydi.

Kapıyı iterek açtığım anda bana doğru döndü. Üzerime gelmesini, kızmasını veya aklındakileri söylemesini istedim ama o hiçbirini yapmadı.

"Git Doruk!" Elini kaldırarak kapıyı kapatmamı işaret etti ama ben içeri girmeden kapatmadım. "Gelme, seni görmek istemiyorum." Bağırıyordu ama hala beni kendisinden koruyordu.

"Gitmeyeceğim." Dedim ona doğru adımlarken.

"Seninle konuşmayacağım."

"Konuşmaya gelmedim." Cümleler hatamı değiştirmezdi. Zaten kendimi açıklamak da istemiyordum. Sadece ona ulaşmak istiyordum. Duygularından bir duvar örmüştü ve ben o duvarı aşıp bizi bulmak istiyordum. Duyguların, düşüncelerin ve hataların olmadığı bizi. Arslan bunu istemiyordu ama ben, beni sevmediği zamanları istiyordum. Bana karşı yaptığı her iyilik, neredeyse delirmiş olmasına rağmen beni düşünmesi beni deli ediyordu. Onu böyle gördükçe, sevgisini hissettikçe öfkeleniyordum.

Rehine - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin