38

11.2K 1K 471
                                    

Bütün hayatım boyunca sadece iki defa beni gerçekten sarsacak kadar çok korkmuştum. Bu filmlerde gösterdikleri gibi nefesinizi hızlandıran ve size çığlık attıran bir şey değildi. Gerçek korku nefesi keserdi. Çığlık atmak, kaçmak, koşmak bunları yapmayı bırak, düşünemezdiniz bile. Küçülen göz bebekleriniz ile öylece görüntüye bakardınız. Beyniniz alarm verirdi ama kaslarınız ona uyamazdı. Hareket eden tek şey göz yaşı olurdu.

Kardeşimin ölümü beni dehşete düşürmüştü. Bu gerçekten korktuğum ilk andı. Anlımda namluyu hissettiğim ilk an ise dehşete düşüp konuşamadığım ikinci andı. İkisi de aynı etkiye sahipti benim için. Daha sonra ölüme ve silahlara alışmıştım. En azından ben öyle sanıyordum. Oysaki ölüme alışmamın nedeni bir daha hiç kimseye değer vermememdi.

On beş dakika öncesine kadar üçüncüsünü yaşamamıştım ama şimdi, şimdi gördüklerim bana gerçek korkuyu hissettiriyordu. Bu korku; kaybetme korkusuydu. Arslan'ı kaybetme korkusu.

15 DAKİKA ÖNCE

Camı boğazıma bastırırken gözlerimin tekrar açılacağını düşünmemiştim. Uyansam bile, Arslan bir şekilde beni durdurmuş olsa bile beni bağlayacağını sanmıştım ama zonklayan kafama uzanan elimde ipler yoktu.

Silah seslerini duyana kadar sadece ağrıya odaklıydım. Arslan beni böyle durdurmuş olmalıydı. Ben son defa özür dileyip kendimi keserken gözlerimi yummuştum. O da bu fırsatı kafama sertçe vurarak kullanmış olmalıydı.

"Arslan seni bulursam..." İlk ateşi duyduğumda düşüncem 'Arslan seni bulmalıyım'a evrildi.

Ne olduğunu anlamayarak hızla ayaklandım. Başımın artan ağrısına ve eklenen baş dönmesine rağmen ilerlemeye devam ettim.

Sesler artarken onlara ek olarak nerede olduğunu bilmediğim telefon da çalmaya başladı. Sesler boş evin içinde eko yapıp artarken yüzümü buruşturdum. Ben baygınken kıyamet kopmuş gibiydi.

Cama doğru yaklaşırken olabildiğince yere eğildim. Kör kurşunun hedefi olmadan dışarıdakileri görmeye çalışıyordum. Olduğum oda arka cepheye baktığı için kimse görünmüyordu. Ne olduğunu anlamasam da en azından nereden kaçacağımı biliyordum. Arka tarafta kimse yoktu.

Kapıya doğru ilerlerken durmayan kurşunlardan güç aldım. Arslan'ı öldürmüş olsalardı ses olmazdı. Ayrıca evin içinde olmadıkları belliydi. Arslan hala güvende olmalıydı.

Kapıyı açtığım anda koridorun sonundaki adamla göz göze geldim. Kapıyı açtığım hızla kapatırken bana doğru geldiğini duydum.

"Hassiktir!" Gözlerim odada kaçacak yer ararken sertçe vurulan kapıyı da tutmaya çalıştım.

"İçeriden çıkamazsın!" İçeri almak istemediğim kişiden duyduğum cümle beni daha da dehşete sürüklerken o bir daha bağırdı.

"Arslan'ın emri var." Açılmasın diye tuttuğum kapıyı hızla çekerek açtım.

"Arslan nerede?" Adam bir anda çıkmamı beklemediği için birkaç saniye duraksasa da ardından beni omuzumdan iterek içeri doğru soktu.

Ona söylenmek için ağzımı açtım ama hemen ardındaki cam patlayarak beni durdurdu. İkimizde yere çöktüğümüzde; "Ne yaparsan yap, ölme." Dedi bana bakarak. "Yoksa Arslan beni öldürür."

Gözlerindeki korku Arslan'a karşıydı fakat uzun süre gözlerinde kalmadılar çünkü gözleri uzun süre canlı kalmadı.

Tekrar ayağa kalktığı anda kurşunlardan birinin hedefi oldu.

Bedeni hemen yanıma düştüğü anda elindeki silahı kaparak emekleyerek kaçmaya başladım. Ölüm artık beni dondurmuyor, tam tersi kaçmamı sağlıyordu.

Rehine - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin