25

19.4K 1.5K 790
                                    

Önce göz kapaklarının altındaki gözleri kıpırdandı, sonra dudakları hafifçe hareketlendi, en son kirpikleri titredi ve göz kapakları aralandı. Tekrar yumulup bir daha açıldılar ve yeşilin en güzel tonu gözleri açığa çıktı.

Nerede olduğunu kavrayamadan gördüğü ilk şey ben ve mavi saçlarım oldu. Eski bir motelde yerde uzanıyordu. Gücüm onu arabaya taşımak, oradan indirmek ve buraya taşımakla uğraşırken tükenmişti ve yatağa kaldıramamıştım. Hem böylesi daha iyiydi beli falan ağrırdı. Gücüm olsa küvete de sokardım.

"Günaydın aşkım." Dudaklarımdaki sigarayı çekerek alayla konuştum.

"Doruk..." Dedi gözlerini sinirle yumarken. Çenesini kastığını görüyordum.

"Niye ölmediğini biliyor musun?" Dedim sigarayı tekrardan dudaklarıma taşımadan önce.

"Bilmiyorum!" Dedi Arslan öfkeyle. Bir anda doğrulurken son anda geriye kaçtım ve çarpışmaktan kurtuldum. Elleri bağlıyken bile rahatlıkla hareket ediyordu piç. Daha çok ip kullanmalıydım.

"Öldür de kurtulayım lan artık!" Gözlerinden ateş çıkabiliyor olsa şu an haşlanmış olurdum.

"Böyle daha çok acı çekiyorsun diye yapmıyorum." Yalan söylüyordum. Hala cevap vermemişti soruma, bunun için yaşıyordu yoksa onu taşımak sadece bana acı veriyordu.

"Ne istiyorsun para mı?" Sözleri dudaklarıma acı dolu bir kahkaha verdi.

"Benim hissettiğimi hissetmeni istiyorum." Kuyruğumu dik tutmayı bırakalı çok olmuştu, gecenin köründe camların üzerinde kafamda silahla yatıyorken kelimelerimi saklamaktan vazgeçmiştim. Zaten Arslan giderken pek bir gurur bırakmamıştı bana.

"Sen benim hissettiğimi hissetmiyorsun Doruk, hissedene kadar da ben senin gibi hissedemem." Bilmece gibi cümlesine karşı afallamış bir şekilde baktım ona.

Dizlerinin üzerinde durdu ve tek ayağından güç alarak ayağa kalktı.

"Aç şunları." Dedi arkasını bana dönerek.

"Hayır." Dedim geriye doğru çekilerek.

"Doruk, açsan da açmasan da gideceğim zaten. Beni tutamazsın. Daha fazla sorun istemiyorsan aç şunları." Hala bana emir vermeye çalışıyordu.

"Açmıyorum amına koyayım! Çıkar lan sorunu, çıkar da iki seksen yat yerde!" Öfkeyle ona doğru bir adım attığımda o da aynı sinirle bana doğru döndü.

"Ehh!" Sesi şimşek gibi çaktı odanın içinde. "Yeter lan!" Tam olarak bu anda bana kafa atmasını bekledim ama o omzuyla köşeye iterek kapıya yöneldi.

Bir çok defa bu şekilde üstüme yürümüştü. Tepesi attığı halde ya sadece durmuş ya itmiş ya da öpmüştü. Neden böyle davrandığı aklıma dank ettiğinde olduğum yerde donup kaldım. Bilmece cümlesi aklımda çözüldü ve anlam kazandı. Sandığım şeyde yanılmıyordum. Gidiş nedenini bunun için söylemiyordu.

"Beni seviyorsun." Dedim arkasından. Ellerindeki ipin düğümünü açmıştı. İpler tek elinde dururken, diğer eliyle kapının kolunu kavrayıp çekmişti bile. Sözlerim ile olduğu yerde kaldı.

"Bana yalan söyledin çünkü beni işin içinde istemiyordun. Art arda zarar görünce de dayanamadın. Söylediğin bütün laflar duygularını saklamak içindi."  Bir yanıt vermedi, sadece açtığı kapıyı tekrardan kapattı. Bana dönmeden önce derin bir nefes aldı. Yeşil gözleri bana döndüğünde içinde çaresizlik vardı. Beni sevmek istemiyordu, söylemişti bunu. Başına bela olacağımı, kendini isteye isteye bu duruma sokmayacağını söylemişti ama düşmüştü işte. Çaresizdi.

"Siktir be!" Dedim bana bakan gözlerine karşı. Dibine kadar haklıydım. Dünya üzerinde ilk defa biri beni seviyordu ve o da kafadan kontak bir iri kıyımdı. Beni arkada bırakacak kadar çok seviyordu it.

"Doruk." Dedi dudağını yalayarak. Cümleyi toparlamaya çalıştığı belliydi. Yine bir şeyler söyleyerek geçiştirmeye çalıştıracaktı. Az önceki çaresiz bakışı silmek için gözlerini açıp kapamasından belliydi bu ama diyeceği hiçbir şey bunu değiştiremezdi.

"Bana 'Suyun dibinde cesetlerimiz yatacak.' dedin." Söze ondan önce girdim. "Bense, sana birlikte yatalım dedim ama sen bütün kuralı bozdun Arslan. Beni gerçekten severek ortaklığımızı bitirdin."

"Sana zarar veriyordum." Dedi karşılık olarak. Damarlarımda dolanan gerçek aşkım konuşabilse o da böyle söylerdi ama bu onu bırakmamı sağlamazdı.

"Anlaşmamızı sikip attın." Dedim ona doğru bir adım atarak. Kafası aşağıda olsa da adımı fark ederek bir kurt gibi dikkat kesildi aramızdaki mesafeye. "Yenisini yazmak zorundayım." Dedim bir adım daha atarak. Bu sefer kafasını kaldırıp baktı bana.

"Ne yapacaksın? Tüm parayı mala yatırıp bir yerde tüttürürken cesedimin suya batmasını mı izleyeceksin?" Fikri yapmam gereken şeydi ama beni sevdiğini anladığım için içimde hissettiğim heyecan maldan aradığım adrenalini hissettiriyordu bana. Bunun için bu dediğini yapmayı erteleyecektim.

"Hayır." Dedim kafamı sallayarak. "Ne sik çeviriyorsan anlatacaksın, sonra neyi bozduysam birlikte düzelteceğiz ve bunları yapmadan önce şu yatağı kıracağız." Takındığı haşin hali beni azdırıyordu ve daha fazla dayanamayacaktım.

Sözlerim üzerine aramızdaki mesafeyi saniyeler içerisinde kapattı. Kollarını bedenimde hissettiğimde yapmayı sevdiğim şekilde omuzlarına sarıldım ve kendimi yukarı doğru çektim. Elleri kalçalarıma inerken bacaklarım beline dolandı ve yine alıştığım şekilde kucağındaki yerimi aldım.

Dudaklarımı tekrardan dudakları ile birleştirdiğimde uzun süredir su altında kalmış da havayla buluşmuş gibi büyük bir iştahla emdim onları. Alt dudağını ısırdığımda silahla açtığım, kanaması yeni durmuş yara tekrardan açıldı. Kan tadına rağmen kesmedim onu öpmeyi.

Sırtım yatağı bulduğunda anca ayırdı kendini benden. Doğruldu ve gömleğini tek hamlede çekerek açtı. Gözleri bedenimde dolanırken oluşan arzu koluma geldiği gibi silindi. Tekrar üzerime eğildiğinde bütün hırçınlığını yitirmişti.

"Yaran kanıyor." Dedi kanla ıslanan tişörtüme karşı. Kanın bir kısmı kurumuştu. Onu buraya taşırken oldukça zorlamıştım. Dikişler patlamış olmalıydı.

Yanıma oturarak tüm ilgisini yarama vererek beni bir anda unuttu. Oflayarak elimi şakaklarıma attım.

Beni bağladığı günlerde elimde olan ilk anda kaçmak yerine uyuşturucuya gitmiştim ve beni yakalamıştı. O zaman zaafımı bulduğu için mutluydu. Şimdi ise ben onun zaafını bulmuştum.

Neredeyse iki metreydi ve oldukça cüsseliydi. Tek vuruşu ile amel defterimi kapatıp beni Lucifer'ın yanına yollardı ama o tüm cüssesinin altında kendisi kadar kocaman bir kalp taşıyordu ve onun zaafı, uyuşturucusu da bendim.

Şimdi bu Smut gibiydi neden yarım kaldı demeyin, smutla bitmeyecekti dhehjskw erken yatmam lazımdı normalde atmayacaktım bile ama bölümsüz kalmayalım diye atıyorum.

Smut bekleyen bebekler korkmayın daha iyi bir şekilde dönüyoruz. Neler neler yazacağım :)

-Lisa

Rehine - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin