Sonunda okula gelip sınıfa girdigimizde Abim bu sefer Taylor'la oturdugu için tek boş kalan yere oturdum. Koyu renk gözlerini bana dogru çevirdiginde rahatsız oldugum için konuşma ihtiyacı hissettim.
"Kahvaltıya neden gelmedin? Peter ve Ezra da gelmişti." Dedim gözlerine bakarken.
Tek kaşını kaldırarak alayla bana baktı.
"Umrundamıydı?" Dediginde kısa süreligine yüzünde buruk bir gülümseme belirdi.
"Tabiiki umrumda Isaac. Sonuçta arkadaşız degil mi?" Diye sordum tereddütle. Arkadaş. Isaac'e arkadaş sıfatını yakıştırmak biraz garip geliyordu.
Kaşlarını çattı. Kısa kollu, kaslarını iyice belirginleştiren siyah dar tişörtten gerildigi belli oluyordu. Alaycı bir kahkaha attı. Sesi biraz yüksek çıktıgı için abim, Isaac'e garip bir bakış attı.
" Arkadaş. Tabii ya, arkaşız biz. Ne olabiliriz ki başka? O zaman çıkışta beraber gidelim mi partiye arkadaşım? " ima dolu sesine sadece zoraki bir gülümsemeyle karşılık verdim.
"Tabii."
Isaac'le bir daha çıkışa kadar konuşmamıştık. Bi arada altımda mini bir elbise oldugunu unutup rahat uyudugum için ceketini bacaklarıma örtmüştü. Bu yaptıgı her ne kadar hoşuma gitsede sonuçta arkadaşça bir hareketti.
Ama sonuçta kendi kaşındı. O kızı öpmeseydi belkide şuan sevgili olabilirdik.
Garajda sola dogru yönelmesiyle kolunu tuttum.
Elektirik çarpmış gibi hissettigim için bana döndügü anda elimi geri çektim. Bir süre kolunu tutan elime baktıktan sonra koyu bakışlarını yüzüme çevirdi.
Saçmalama Beril tabiiki dagınık saçlarını karıştırmak istemiyorsun saçmalama. Gözlerimle motorumu işaret ettigimde karşılık olarak gözleriyle etegimi işaret etti.
Kıkırdayarak zorla da olsa motora binmeye ikna ettim.
Motorun yanına geldigimizde o an aklıma dank etti. Ulan bunun bana sarılması gerekmiyormuydu? Kahretsin.
Ustaca hiçbir yerimi belli etmeden motora oturdugunda yutkunarak koyulaşmış gözlerini bana çevirdi.
"Beni süzmen bittiyse gidebilirmiyiz artık?" Sorumu yanıtlamadan motora bindi ve bana dogru egilerek sarıldı.
Yarış motoru oldugu icin egilmek zorundaydı bu her ne kadar hoşuma gitsede beni tedirgin ediyordu. Kendimi kasmamak için zor duruyordum yoksa biseyler anlayabilirdi. Kaskımı taktıktan sonra yedek kaskıda ona uzattım.
Yol boyunca bana sıkıca sarılmasımı, çok hızlı gitmem mi, yoksa enseme çarpan sıcak nefesimiydi beni bu hale getiren bilinmez. Motoru durdurdugumda kalbim deli gibi atıyordu. Ona hiçbirşey çaktırmamak adına donuk bir ifade takınmıştım.
"Bak şimdi baş ve orta parmagını birbirine sürteceksin böyle. Ha ha aynen evet böyle. Kıvırtmanda lazım." Şuan ne mi yapıyoruz. Muhteşem dörtlü olan biz : Ben , Büşra , Abim ve Melisa digerlerine halay çekmeyi ögretiyoruz.
Evet hemde Dubstep müzik çalarken.
"Böylemi?" Diyerek sevgilisine bakarak kıvırtmaya çalışan Adrian'a bakarak kahkaha patlattım. O kadar komik görünüyordu ki şuan.
Uzun bir hafta sonucunda ilk defa bu kadar eglenmiştim. Seviyorum galiba ben bu malları...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ver elini Amerika!
HumorAbisiyle birlikte Amerikaya Voleybol için giden bir kız. Yeni arkadaşlar , yeni bir okul, yeni bir takım. Kız tam bir bir bela mıknatısı, çok zekidir ayriyetten çok iyi dövüşür demişmiydim? İşine gelince kötü işine gelince cici kız. Birazda dengesi...