23.Bölüm "Lezbiyen Alarmı!"

4.5K 212 5
                                    

"Yavrum sen hayırdır ya?" koltukta oturmuş, çenemi kucagıma aldıgım kare yastıga yaslamış, abime bezgin bakışlar atmakla meşguldüm.

"Ya çocuk senin dünya ahiret bacın değil mi? Yap bir kıyak abine işte."

"Bartunun kardeşi sana hayatta bakmaz. Öncellikle kız gothic. Tarzı kalp ben ama o kız seni çiğ çig yer. Bartuda aşırı kıskanç hayatta izin vermez uğraşma." Birden hızla önümde dizleri üzerine çöküp ellerini birleştirdi aynı zamanda yalvaran bakışlar atmaya başladı.

"Nerden biliyon abisi yakışıklı olan kız, sen ikna et gerisi bende." Yaptıgı imaya gözlerimi devirdim.

"Öncelikle abim bir kro, ayarladım diyelim benim çıkarım ne?" Umutlandıgı belli olacak ki gözleri araba farı gibi parlamaya başladı.

"Sana The Pretty Reckless imzalı albüm alırım." Gözlerin parlama sırası bendeydi.

"Kabul."

Adil bir anlaşma. Abim bu arada Bartu'nun kardeşi olan Sheila'ya yazmakla meşgul. Ama kız pek abimi takmadıgından dolayı ona ulaşmak amaçlı Bartuyu topluca yemege çıkmak için ikna etmemi istiyor.

"Bitanesin be!" diye bagırarak tuttugu gibi sırtına aldı beni. Döndürmesiyle elimdeki yastıgı poposuna vurmam bir oldu.

"Dursana salak! düşüreceksin şimdi." Kahkahalarımız sona erip yoruldugumuzda kendimizi koltuga attık. Dobby'nin pati seslerini duyunca kafamı geldigi koridora çevirdim. Hayat ona güzel yemin ediyorum. Yanıma geldiginde kucagıma aldım ve başını gögsüme koyup kafasını okşamaya başladım.

Bir süre sonra abim dirsegiyle beni dürtüp beklentiyle bana bakmaya başladı. Hafamı iki yana sallayıp mimiklerimle sen hayırdır bakışı attım.

"Telefon diyorum, Bartu diyorum, Taş gibi kız diyorum, Arasan artık diyorum." Gözlerimi devirip şortumun arka cebinden telefonumu çıkarttım.

Aşıkolursamkıçımıye aranıyor...

Abim kaydettigim ismi görünce kaşları havalandı. Sonradan Bartuyla ilk tanışmamız aklına gelmiş olcakki kaşları inişe geçti.

"Ne istiyorsun?" kıkırdadım.

"İlla aradım diye birşey mi istemem lazım Bartu?" Telefondan boguk sesini duydugumda onunda güldügünü farketmiştim.

"Sen işin düşmedimi telefon kullanmassın Bee. Hadi söyle iyi mi kötümü? Kaç aylık ömrün kalmış? Hamile falanmısın? Yoksa bana aşık oldugunu sonund-"

"Yahu bir susda motorun sogusun be adam. Akşam 8'de Sheila'yla birlikte hazır olun yemege gidiyoruz. No itiraz ölseniz bile hortlayıp gelceksiniz sonra ölürsünüz." Homurdanmaya başladı.

"Abinde gelecek mi?" Abime yandan bir bakış attım. Resmen ergen kızlar gibi beni bekliyordu.

"Gelcek, gelcek." Görmesem bile kaşlarını çattıgının farkındaydım.

"Bana bak befefe abisi demem, Kardeşime yavşarsa savaş çıkar ona göre." gözlerimi devirdim.

"Öyle birşey olsa bile abim seni rahatlıkla döver Bartu." İçten kahkahasını abimin bile duyduguna emindim.

"Sana ben savaş çıkartırım demedim ki sarışın, Sheiladan korksun o." Tek kaşımı havaya kaldırdım. Sevdim seni Kerata.

"Herneyse adresi mesaj atarım yavrum." diyerek telefonu kapattım. Abim hızla kafamını tutup kendine çevirdi.

"Tamamdır Bartu sorun çıkarmıycak ama Sheila için aynısını söyleyemem." Abim hülyalı bakışlarını tavana dikip derin bir iç çekti.

"Bilmem mi cadıyı, Neyse hazırlanmam lazım. Sende güzel ol ama çok açık giyme. Kaçtım ben!" diyerek ceketini aldıgı gibi kapıdan çıktı. Salak bu çocuk yeminle. Kafamı iki yana salladıktan sonra kucagımda Dobbyle birlikte dışarı çıktım.

Havuzun yanına geldigimde şezlonglardan birine oturup Dobby'i sevmeye devam ettim. Annemler holdinglerinde problem oldugu için bu hafta içerisinde Türkiyeye geri dönmek zorunda kalmışlardı. Pilates işi tamamen bitmiş, eski ben geri dönmüştüm.

Tam 1 haftadır yeşil Dylan ve Jeremy'i görmemiştim bu nedenle. Haftasonu oldugu için sabah antrenmana gitmiş ve geri dönmüştük.

Akşamda Klübe ugramayı düşünüyordum.

Sonuçta 3 haftaya yakın zaman diliminde dogru düzgün yumruk dahi atmamıştım. Pasım çözülsün dimi ama?

"Ne düşünüyorsun?" yanımdan gelen tanıdık sesle irkildim.

"Senin burda ne işin var çocuk?" Dobby'de benim irkilmemden dolayı korkmuştu. Onu rahatlatmaya çalışıyordum bir yandan da.

"Komşu oldugumuzu unuttunmu? alınırım ama." gözlerimi devirdim.

"Isaac, komşu olmamız beni korkutabilecegin anlamına gelmez." Dediklerimi umursamadan yandaki şezlonga iyice yayılıp iki elini bileştirerek başının arkasına koydu. Tişörtü gerildiginden dolayı kaslarının birazı gözüküyordu.

Sendede var aynısı Beril , Bakma sakın!

"Hala ne düşündügünü söylemedin?" Bende şezlongta oturur pozisyondan, yatar pozisyona geçtim. Dobby'i yanıma koyup yüzüm Isaac'e gelecek şekilde sol omzumun üzerinde yan birşekilde uzandım.

"Eger birilerinin bilmesini isteseydim, düşünmezdim degilmi?" Beril vurdu gol oldu!

"Bugün gene günündesin bakıyorum?" diyerek çarpık bir gülüş attı. Bende tuttum. Gamzelere gerçekten zaafım var. Vallaha bakın.

Yada bakmayın lan kıskanırım ben.

"Beril olmak böyle birşey." diyerek göz kırptım. Ardından aramızda hiç bir konuşma geçmedi. Sadece gözlerine baktım.

Sessizlik ikimizide rahatsız etmiyordu.

Sessizlik ve hafif esen rüzgarla iyice mayışıp Dobby'nin sıcaklıgına dahada sokuldum.

Azıcık kestirmenin kimseye zararı olmazdı değil mi?

Ver elini Amerika!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin