GİRİŞ

34 9 9
                                    


Yeni hikayem ile herkese merhaba! Sadece giriş bölümü yazar anlatımı ile yazılmıştır, diğer bölümler karakter ağızından anlatılacaktır, keyifli okumalar!

Yağmur şiddetini artırmıştı genç kadın yağmurluğun şapkasını başını geçirdi. Soğuk havayı seviyordu ama üstü hayli inceydi. Bir an önce evine ulaşıp, Cesur'la vakit geçirmek istiyordu. Okulda olduğu zaman diliminde onu epey özlemişti. Nasıl özlemez ki Cesur onun bu hayatta her şeyiydi. Genç kadın evinin olduğu sokağa girmişti. Evin olduğunu sokağa girdiği için mi bilinmez içinde bir rahatlama hissi uyandı. Cesur'a kavuşmaya az kalmıştı, bunun verdiği mutlulukla dudaklarını kıvrıldı. 

Apartmana girmeden önce cebinden anahtarlarını çıkartmak için harekete geçti ancak anahtarı bulamadı. Kaşları istemsiz çatılırken tekrar ceplerini karıştırdı ancak anahtarlığını ve telefonunu bulamadı. Genç kadın çanta taşımaktan nefret ederdi ve şu an çanta kullanmadığı için kendine kızdı. Telefonunu ve anahtarlığını aldığına emindi; düşürmüş olabilirdi. Başka birinin ziline basarak apartmandan içeriye girebilirdi ancak evin içine giremezdi umutsuzca omuzları çöktü.

Yağmur daha da hızlanırken kadın yüzünü gökyüzüne çevirdi, yağmur damlaları sertçe genç kadının suratına tokat gibi vuruyordu fakat bu durum sebepsizce onu rahatlatıyordu. Bir süre yağmurun yüzüne çarpmasına izin verdi, sırılsıklam olmuştu. Mecburen okula yeniden dönmek zorundaydı. Okul ve market dışında bir yere uğramamıştı, oralarda düşürmüş olabilirdi. Kadının aklına başka ihtimal gelmedi, bu sefer yavaş adımlarla geldiği yolu tekrar yürüdü. Okulun kampüsüne gelince okul  kimlik kartını çıkartıp okuttu, içinden onu da kaybetmediği için şükür etti. 

Saat akşamın on biriydi. Bu saatte pek kimse olmazdı zaten kendisi de ikinci öğretim olduğu için dokuz buçukta dersten çıkmıştı, o zaman bile okulda çok az sayıda insan vardı.  Fakültenin içine girdikten güvenlik görevlisini göremeyince kaşlarını yeniden çatıldı. Fakültedeki güvenlik görevlisi geçenler de gidecek bir yer bulamadığı için gizli gizli  burada  kaldığını söylemişti. Yanlış mı  hatırlıyordu? Hayır, öyle söylediği zihnin derin kuytularında iz bırakmıştı. Belki de kalacak bir yer bulmuştu değil mi? Bunu umursamamaya çalışarak emin adımlarla koridordan sağa döndü. 

"Kes sesini," diye öfkeyle bağırdı biri. Genç kadının olduğu yerde çakılı kaldı. Okulda bu saatte biri olmasını beklemiyordu, üstelik bağırmasını hiç beklemiyordu. Damarlarındaki kanın korkuyla hızlandığını hissetti, kalp atışları da kanın hızlanmasına eşlik ediyordu. 

"Bana doğrusu söyle," diye bağırdı yine aynı ses. Genç kadın ne yapacağını şaşırmış halde koridorun ortasında dikilmeye devam etti. Gidip müdahale  mi etmeliydi, yoksa yok sayıp sınıfına gidip işini mi halletmeliydi? İkilimde kalmıştı. 

"Her şeyi anlattım," dedi bu sefer başka bir ses. İki kişiydiler. Bu genç kadını daha fazla korkutmuştu, belki biri ile başa çıkabilirdi ama iki kişi ile başa çıkabilir miydi? İşte bundan emin değildi. Sırtını dikleştirip kendine özgüven aşılamaya çalıştı, gidip bakabilirdi.

Tedirgince seslere doğru adımlamaya başladı, her adımında ayakları birbirine dolanıyor ve düşme tehlikesi yaşıyordu. Ancak düşmedi, sesin geldiği sınıfın önüne geldiğinde sağ eli ile kapının kulpunu tuttu. Yağmurdan dolayı zaten ıslanan dudaklarını bu sefer dili ile tekrar ıslattı. 

"Bunu sen istedin," dedi o ses. Kadın tam kapının kolunu indirecekken silah sesi ile şaşkına uğradı.

 Ateş etmişti.

Korku ile kapını kulpunu bırakıp bir iki adım gerildi. Ölmüş olamazdı değil mi? 

Bir cinayete şahit olmuş olamazdı, kafasını iki yana sallayıp arkasını döndü. Ancak bir iki adım atmasıyla gürültü bir şekilde yere düştü. 

"Siktir," diye mırıldandı genç kadın. Başına daha  ne gelebilirdi ki?

Genç kadın düştüğü yerden kalkmadan önce omuzunun arkasından arkaya doğru bakış attı, ses yoktu. Belki de düştüğünü duymamıştı, evet evet kesinlikle duymamıştı. 

Beceriksizce yerden kalkıp hızlı adımlarla yürümeye başlamıştı, buradan hemen gitmesi gerekiyordu. 

"Dur orada," diye bağırdı arkasından biri. Genç kadın gözlerini sımsıkı kapatıp olduğu yerde durdu. 

Yakalanmıştı, ya onu öldürürse?

"Burada ne işin var?" diye sordu yine aynı ses. Korkudan konuşmayı bile unutmuş gibiydi gözlerini açıp alt dudağını dişlerinin arasına aldı. 

Omuzunun üstünden arkasına baktı. Epey uzun boylu ve heybetli bir beden gördüğünde kalbi tekrar korku ile hızlandı. Yüzünü görememişti, belki de görmemesi daha iyiydi. Genç kadın  birdenbire koşmaya başladı. Arkadaki adamın küfür edip peşine takıldığını duydu ama durmadı, can havliyle ne kadar hızlı koşabilirse o kadar hızlı koştu. 

Yakalanırsa onu öldürecekti, biliyordu. 

Kampüsten çıkana kadar bir kez olsun arkasına dönüp bakmadı, bakarsa hata yapardı ve şu an hata yapma gibi bir olasılığı yoktu. 

Sonunda bir ara sokağa girdiğinde bu sefer arkasını dönmeyi cesaret etti. Ama arkasında kimse yoktu, oysa bir gölge gibi arkasında olduğuna emindi.  Yutkunarak karanlık sokağa baktı görünürde kimse yoktu. Genç kadın nefesi normal bir seviyeye inene kadar orada bekledi. Elini tekrar yağmurluğun cebine koyduğunda eline değen metalle dudakları aralandı, bu evin anahtarıydı. Ama biraz önce cebinde olmadığına emindi üstelik sadece anahtarlığı değil telefonunu da kaybetmişti ama şu an cebinde sadece anahtarlığı vardı. Genç kadın şaşkınca etrafına baktı ama yine kimse yoktu. Bu anahtarlık nasıl olurda cebine girmişti?  


YEİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin