1. Bölüm

17 4 1
                                    

 Multı: DERİN

Sonunda evin içine girdiğimde Cesur'un sesi ile bir tık rahatladım. Yağmurluğu üstümden sökercesine çıkartıp yere attım, sanki her şey onun suçuydu. Önüme düşen bir tutam ıslak saçı kulağımın arkasına sıkıştırıp Cesur'un yanına oturdum.

"Aşkım," dedim Cesur'un tüylerini severken "Seni çok özledim."

Cesur bana karşılık olarak havlayıp kucağıma çıktı. Bir süre sadece Cesur'un tüylerini sevdim. 

Düşünmek istemiyordum.

Cesur'u kucağıma alıp koltuğun üstüne bıraktım. O kadar çok ıslanmıştım ki, duşa girmesem kesinlikle hasta olurdum. 

--

"Aklımı kaybedecektim," diye sitem etti Doruk. "Neden haber vermiyorsun?"

Nemli saçlarımı gelişi güzel toplayıp Doruk'un karşısına oturdum. Masanın üstünde duran sigara paketinden bir tane sigara alıp, dudaklarıma sabitledim. 

"Telefonu kaybettim dedim ya," dedim sigarayı yakarken. "Ayrıca buraya kadar  gelmene gerek yoktu." 

Doruk gözlerini kıstı. "Sen benim kardeşimsin." 

Doğru. Babalarımız birdi, kardeştik. 

"Yine de benden bir gün haber alamadın diye Eskişehir'den kalkıp Ankara'ya gelmene gerek yoktu," dedim sigara dumanını Doruğun yüzüne üfledim. 

Sigaradan nefret ederdi. "Şunu yapma."

"Geldiğin için teşekkür ederim, Doruk," dedim samimi olmaya çalışarak. 

Doruk benim kardeşimdi evet ama beraber büyümemiştik istemsizce onu kabullenemiyordum. Yaptığım güzel bir şey değildi belki ama yine de beraber büyümediğim, beraber bir şeyler paylaşmadığım biriyle ne kadar kardeş olabilirdim ki? 

"Gitsem iyi olacak sanırım," dedi rahatsızlığımı hissetmişti. "Seni seviyorum abla."

Aramızda iki yaş vardı. Gülümsemeye çalıştım ama dudaklarım yeterince kıvrılmadı yine de ayağa kalkıp Doruk'un kollarının arasına girdim. "İyi ki varsın, teşekkür ederim."

Gerçekten Doruk iyi ki vardı. Sanırım Cesur'dan sonra bana değer veren tek kişiydi, hep öyle kalacaktı. Doruk sıcacık gülümseyip, kapıdan çıktı. Aslında bu gece Doruk'un kalmasını teklif edebilirdim ancak onu bir kez tam anlamıyla hayatıma alırsam geri dönüşü olmazdı. Dün gece hiç uyuyamamıştım, biraz uyumak bana iyi gelecekti. Esneyerek yorganın altına girip yastığıma sarıldım.  

"Derin," diye dürttü biri beni. Ağızımın içinde bir şeyler yuvarlayarak diğer tarafa döndüm. "Balım uyanman lazım, dersin var." 

Gözlerimi açtığımda yarı çıplak Ilgın'la karşılaştım. Dün gece yoktu, eve yeni gelmiş olmalıydı ama bu hali neydi bilmiyordum. Üstündeki kıyafet resmen yırtılmış, yarı çıplak kalmıştı. Gözlerim irileşirken yorganı aniden üstümden attım. 

"Ilgın," dedim Ilgın'ı yatağa çekip, yanıma oturturdum. "Bu halin ne, iyi misin?"

Ilgın üstüne bakıp sanki yeni görüyormuş gibi kaşlarını çattı. Sonra birden kahkaha atmaya başlayınca bu sefer benim kaşlarım çatıldı. 

Elimi sırtına koyup hafifçe sıvazladım. "Ilgın, kötü bir şey mi oldu?"

Daha çok gülmeye başladı. 

YEİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin