Duygu'dan...
Anahtar sesini duyduğumda dişlerimi sıktım. "Neredeydin?"
Arıkan cevap verme zahmetine duymadı. Bana bakmadan banyoya yöneldiğinde sinir tepeme çıktı. Bana hiçbir şey anlatmıyordu.
Duştan çıkınca yan gözle bana baktı. "Evimde ne işin var Duygu?"
Sinir bozucu tatlılıkla gülümsedim. "Sevgiliyiz ya hani," dedim alayla. "Evine gelmem normal değil mi aşkım?"
Yine cevap vermedi. Yatağın boş olan tarafına kendini atıp gözlerini kapattı.
Dürttüm. "Arıkan."
"Söyle," diye mırıldandı.
Dudaklarımı ıslatıp göğüsüne yattım. "Seni seviyorum."
Onu seviyordum, onu çok uzun zamandır seviyordum. Ama beni fark etmesi epey zaman almıştı.
"Biliyorum."
Beni seviyor muydu? Bilmiyordum. Dudaklarına öpücük kondurup geri çekildim. "Senin olmak istiyorum."
"Duygu," dedi sertçe. "Seni sevmiyorum, seni istemiyorum. Seninle neden berber olmak istediğimi açıkladım."
"Umurumda değil," dedim emin bir şekilde. Kendimden hep emin olmuştum. "Seninle beraber olmak istiyorum."
Yatakta hafif kımıldayıp, doğruldu. "Neredeydim biliyor musun?" diye sordu. "Derin'in peşinden gittim."
Siyah gözlerimi onun gözlerine diktim. "Yani?" diye sordum. "Olabilir."
Bana inanamıyormuş gibi baktı. "Derin'in peşinden gittim dedim." Özellikle bastırdı.
"Derin benim en yakınım," dedim ifadesizce. "Kötüydü okulda sen de gördün o yüzden gitmişsindir."
Ciddi olup olmadığımı anlamak için uzunca yüzüme baktı. "Sana inanamıyorum," diye mırıldandı. "Arkadaşınla ne yaptığımı bile sormadın."
"Senin ve benim gibi insanlar için," yavaşça Arıkan'a sürtündüm. "Önemli olan seks yapmaktır. Ben şu an seninle olmak istiyorum, gerisi benim içim önemsiz."
Dudakları tehlikeyle kıvrıldı. "Canını yakacağım Duygu," belimden tutup beni altına aldı. "Kendin kaşındın."
--
Gözlerimi açtığımda yatağın boş olduğu görünce kaşlarımı çattım. Çıplak bedenime Arıkan'ın tişörtlerinden biri geçirip salona geçtim.
"Arıkan?" Ses yoktu.
Odaya geri dönüp telefonumdan Arıkan'ı aradım. Uzun süre çalmasının ardından açan olmadı.
Sinirle tekrar aradım. Bu sefer açtı. "Neredesin sen?" diye alakasız bir soru yönelttim. Bana hiçbir zaman hesap vermezdi ki "Benimle yattıktan sonra beni yatakta nasıl atar gidersin?"
"İşim var."
Telefon yüzüme kapandı. Şokla telefona baktığımda içimdeki kıskançlık duygusunun kabardığını hissettim. Kıyafetlerimi giyinip Arıkan'ın evinden hışımla çıktım. Bana böyle davranamazdı, izin vermeyecektim.
"Ağaç oldum," diye huysuzlandı. Sinirimi yatıştırmak için koluna girip kendimi dizginledim.
"Arıkan'ın evindeydim," dediğimde bedeni kasılmıştı. "Onun evi buraya biraz uzak ondan geciktim."
Bir şey diyecek gibi oldu ama kedini kasarak sustu. O an Derin'in ne hissettiğini merak ettim.
Öfke, hayal kırıklığı, pişmanlık....
Bütün duygularını Derin'in yüzünde görebiliyordum. "Sen dün gece ne yaptın?" diye zarf attım.
Doğruyu mu söyleyecekti, devam mı edecekti?
Zaten kasılan vücudu iyice gerildi. "Hiç," dedi sesi çok kısık çıkmıştı. "Babamlarda yemekteydim."
Dişlerimi sıktım ama bir şey belli etmedim. "Ben de tüm gece Arıkan'laydım," diye yalan söyledim. Bütün gece değildim sonuçta.
"İlişkiniz," dedi çatlak bir sesle. "Nasıl gidiyor?"
Sonunda cafeye vardığımızda Derin'e cevap vermeden montumu çıkarıp sandalyeye koydum.
"Çok açım," dedim menüye göz atarak. "Pizza yiyelim mi?"
Omuz silkti. "Olur."
İki orta boy pizza sipariş ettikten sonra Derin'e baktım. Gülümsedi, gülümsemedim. "İlişkimiz, iyi gidiyor."
"Umarım, öyle devam eder." Sesinden gerçekten samimi olduğunu hissettim. Bu beni paramparça etti.
Derin'e kızmıyordum, Arıkan'a kızmıyordum.
Telefonumu çıkartıp Arıkan'a kısa bir mesaj yazdım.
KİME: AŞKIM
Yarım saate Tarçın'a gelebilir misin? Acil.
Yazar yazmaz telefon titredi.
Geliyorum.
Pizzamız geldiğinde sessizce ve iştahla pizzayı hızlıca yedim. Vaktim yoktu. "Derin," dedim ağzımda hala pizzayı çiğnerken. Derin bu hareketime güldü. "İğrençsin," dedi.
Ben de güldüm. "Seni seviyorum, bunu hiç unutma."
Gülüşü yavaş yavaş solarken gözleri doldu. Neden dolduğunu öğrenmek istemedim. "Ben de seni seviyorum, hep seveceğim."
Ona şefkatle gülümsedim. Kolamdan kocaman bir yudum aldım. "Benim gitmem lazım," dedim ayaklanırken.
"Nereye?" diye sordu. Oda benimle beraber kalktı.
"Sen otur," dedim aceleyle.
Acil yalan düşündüm. "Arıkan'ı çağırmıştım," dedim çat diye. "Ama bilekliğimi düşürmüşüm."
Yalan söyledim ve yalan söylemeye devam ettim. "Annemden hatıra biliyorsun," burnumu çekip, yüzümü düşürdüm. "Bulmam lazım."
Derin'in yüz ifadesi sarsıldı. Anne konusunda yaralı olduğunu biliyordum. "Tamam, ben de geleyim seninle."
Umutsuzca kafamı iki yana salladım. "Olmaz, Arıkan'a ayıp olur. " Cevap vermesine fırsat vermedim. "Hem sadece on beş dakika hemen geleceğim."
Derin'i arkamda bırakıp seri adımlarla cafeden ayıldım. Biraz oradan uzaklaşınca kendi kendime kahkaha attım. Rahatlamış hissediyordum.
Derin'i seviyordum. En yakınımdı, hep de öyle kalacaktı.
Arıkan'a aşıktım. Hep öyle olacaktı.
Ama bu aralarına girip hepimizi mutsuzluğa sürüklemem gerektiğini göstermiyordu. Onlar mutlu olursa, mutlu olurdum. İlk defa doğru bir şey yaptığımı hissettim.
Canım yandı.
Mutlu oldum.
Yanaklarımdan gözyaşlarım yuvarlanırken, gülümsedim.
Arıkan'ın beni kullanmasına izin vermemiştim, arkadaşıma ihanet etmemiştim.
Asıl önemli olan şey ise kendime olan saygımı yitirmemiştim, mutluydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEİS
AçãoNeyin bizim için doğru ya da yanlış olduğunu bilemeyiz, Ben de bilmiyordum.