4.Bölüm

7 4 1
                                    

Multi: Arıkan Poyraz Atay. 

Dudaklarıma koyu renk ruju sürdüğümde kendime baktım. Hazırdım. Telefonu elime alıp, saate baktım Poyraz birazdan burada olurdu. Topuklu ayakkabılarımı giyip, uzun zamandır kullanmadığım çantayı almıştım. 

Aşağıya indiğimde Poyraz'ın arabasını gördüm. Araba bindiğimde gözlerini üzerinden çekmedi.

"Aile yemeği olduğuna emin misin?" diye sordu. Aile sözcüğüne gerektiğinden fazla baskı yapmıştı. 

"Evet, ne olmuş?" diye sordum umursamazca. Beni öyle bir süzdü ki elbise giyip giymediğimden tereddüt ettim. 

"Fazla..." gözleri göğüs dekolteme kaydı. "İddialı."

"Etkilendin mi?" diye alay ettim. Gevşemem lazımdı. 

Ama o alay etmedi. "Baya." 

Genzimi temizleyip önüme döndüm. Oda arabayı çalıştırmıştı. Haklıydı.

Göğüs dekoltesi biraz abartı bir elbise giymiştim. Ama hiçbir şeyi nedensiz yapmamıştım, bu elbisenin de bir nedeni vardı. Arkama yaslanıp yandan Poyraz'a baktım. 

"Adresi verdiğimi hatırlamıyorum?"

Direksiyonu hafif sağa kırdı. "Bilmediğimi mi sanıyorsun?"

Başımı iki yana salladım. Doruk'u bile bulmuştu, bilmesine şaşırmamıştım. 

"Ee," dedi Poyraz arabaya kullanmaya devam ederken. "Bana bir şeyler anlatmayacak mısın? Sonuçta ailenle tanışacağım." 

Dudaklarım sinsice yukarı kıvrıldı. "Doğaçlama takıl."

Kaşlarını çatmak dışında tepki vermedi. Babamların olduğu eve girdiğimizde terleyen elimi kıyafetime sildim. Arabadan özellikle yavaş adımlarla indim, Poyraz bunu fark edince dik dik bana baktı. "Sabaha kadar bekleyecek miyim?"

"Evet."

Topuklularım sayesinde Poyraz'la boy farkımız abartı durmuyordu. Sitenin içine gireceğimiz sıra Poyraz elini tuttum. "Sevgilimsin unutma," Poyraz'ın yüzüne değil siteye bakıyordum. "Doruk'u nasıl kandırdıysan eminim içeridekileri de kandırabilirsin."

Bir şey demesine fırsat vermeden parmaklarımı parmaklarına geçirdim. "Başlayalım mı?"

Neye diye sormadan sadece yüzüme bakıp elimi sıktı. 

Kapıyı bize Gül açtı. Gülümseyen yüzü elbisemi görünce soldu. 

"Hoş geldiniz," dedi Gül geçmemiz için biraz yana çekilmişti. Gül'ü ilk gördüğüm zaman yüzünde sadece zafer ifadesi vardı. Neyin zaferiydi? Bunu bilmiyordum. Şu an ise Gül'ün yüzünde sadece acıydı. 

Acı... Zihnim bu kelimeyi reddetti. Gül'ün yüzündeki ifade acı değildi, acımaydı. Kime acımıştı? Bana mı, yoksa kendisine mi?  

İçeriye girdiğimde babamın yüzünü görmüştüm. 

Bana gülümsedi. "Hoş geldiniz."

Elbisemi henüz fark etmemişti. 

"Hoş bulduk," benim yerime Poyraz yanıtlamıştı. Boştaki elini babama uzattı. "Arıkan Poyraz Atay."

Babam önce bana sonra Poyraz'ın yüzüne baktı. "Mehmet Karaca."

"Masaya geçelim mi?" diye sordu Gül. Poyraz, ben ve Doruk yan yana oturmuştuk. Karşımıza da babam ve Gül oturmuştu. 

"Balık seversiniz değil mi?" diye sordu Gül. "Özellikle yaptırdım."

Yaptırdım. Gül'ün ilk zamanlar maddi durumu çok kötüydü. Öyle ki babam bizimle yaşarken bile Gül'ün her şeyini alıyordu. Hatta o kadar şey almıştı ki, evimize haciz bile gelmişti. Yatağımı, televizyonumuzu her şeyimizi almışlardı. Hem de Gül için(!)

 İstemsiz güldüm. "Yaptırdın?" dedim tabaktaki somuna bakarak. "Hizmetçiniz mi var?"

"Evet," dedi Doruk lafa atlayarak. "Çok da güzel," dedi hayran hayran. 

Poyraz masanın altından bacağımı tuttu. Çıplak bacaklarımda Poyraz'ın elini hissedince, irkildim. Aceleyle elini bacağımdan uzaklaştırdım. Dokunuşundan rahatsız olmamıştım, aksine hoşuma gitmişti. Poyraz bozuntuya vermeden yemeğine döndü. 

"Hangi ismini kullanıyorsun?" diye sordu Mehmet Karaca. 

"Arıkan tercihimdir." Poyraz kırmızı şaraptan bir yudum aldı. 

"Okuyor musun?" diye atıldı Gül. Ona aldırmadan babama gözlerimi diktim. 

"Hukuk okuyorum, son sınıf," dedi Poyraz ağızındaki lokmayı çiğnerken. 

Bunu bilmiyordum. Hoş Poyraz hakkında neyi biliyordum ki? 

Adam öldürdüğü hariç. 

Babamın gözlerine karanlık bir ifade görünce keyfim yerine gelmişti. Elbiseyi fark etmişti. 

Keyifle bacak bacak üstüne attım. Poyraz ters bir bakış attı. Bacak bacak üstüne atmamla kısa olan elbisem iyice toplanmıştı. 

Umursamadım. 

Babamın gerilen çenesinden sinirlendiğini anlamıştım, umursamadım. Kadehteki şarabı sonunda bitirdiğimde dudaklarımı peçeteyle sildim. 

"Poyraz," dedim Poyraz'a sahte  hevesle döndüm. "Biliyor musun babamda hukuk mezunu."

Babamın dudakları aralandı. Fırsat vermedim. "Hatta annem de hukuk mezunuydu." 

Babama yine konuşma fırsatı vermeden Poyraz'ın dibine kadar girdim. "Teklifini kabul ediyorum, Poyraz."

Poyraz kafası karışmış bir şekilde baktı. Yüzünü ne kadar sabit tutmaya çalışsa da hiçbir şey anlamıyordu biliyordum. 

Bunu yapmamalıydım. İçimdeki şeytan fısıldadı; O yapmıştı, sıra sen de.

Dudaklarımı Poyraz'ın dudaklarına bastırdım. "Çocuğumuzu doğuracağım." 

Doruk'un elindeki çatal gürültüyle yere düştü. 

Babamın kızgın bakışlarını Poyraz'ın üzerine hissettim.

Poyraz'ın kızgın bakışlarını ise kendi üstümde. 

Oralı olmadım. "Senin için her şeyi yaparım." 

"Senin için her şeyi yaparım, Gül," dedi Mehmet Karaca. "Yeter ki çocuğumuz yaşasın, herkesten vazgeçerim."  

Annemin orada olmasını umursamadı. Gül'ün dudaklarını öptü. "Seni her şeyden çok seviyorum."

Babamın orada olmasını umursamadım. Poyraz'ın dudaklarını tekrar öptüm. "Seni her şeyden çok seviyorum." 

Annem elbisesini hırsla tuttu. Babam için almıştı, sırf onu beğensin diye. Ama babam değil elbiseyi annemi bile fark etmemişti. 

Mehmet Karaca, Gül'ün yüzünü okşadı. "Sevgilim," diye mırıldandı. "Hep benimle ol."

Poyraz'ın soğuk yüzünü okşadım, irkildi. "Sevgilim," diye mırıldandım. Sesim titremişti. "Hep benimle ol." 











YEİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin