MULTİ: DUYGU.
Yeni bir hayat inşaa etmek çok zordu. Ne kadar kötü olsa da insanlar alışkanlıklarından vazgeçemiyordu ve eski hayatım benim için alışkanlıktı. Üzülmek benim için alışkanlıktı, acı çekmek, tepkisiz kalmak bunlar benim için alışkanlıktı. Her ne kadar şu an yaşadığım hayatımla eski hayatımın alakası bile olmasa alışkanlıklarımdan vazgeçemiyordum. Kazağımın kolunu sıyırıp bıçakla koluma iki tane çapraz çizik atım. Kolumda açtığım kesikler yanarken alt dudağımı dişledim. Bu bana delicesine zevk veriyordu, yanlıştı biliyordum. Bir an da gülmeye başladığımda düşmemek için lavabonun kenarına tutundum. Kafamı kaldırıp ayna da kendimle göz göze geldim, sanırım deliriyordum. Ya da çoktan delirmiştim, fikrim yoktu. Peçete ile kolumdan akan kanları silip, çöp kutusuna attım.
"Derin," Banyonun kapısını çaldı. "İki saattir içeridesin iyi misin?"
İki saat olmuş muydu yahu?
"Sorun yok," dedim aynada kendime bakarak. Ilgın'a mı diyordum yoksa kendime mi bilmiyordum. "İyiyim ben."
İyiyim. Ben hep iyi olurdum, olmak zorundaydım. Kendimle bakışmayı kesip kazağımın kolunu indirip, üstümü düzelttim.
Ilgın kaşları çatık bana bakıyordu. "Bir şey olduğunda," dedi sesi şefkatliydi. "Bana anlatabilirsin."
Ilgın bana şefkat besleyecek son insan bile değildi. Ilgın, aslında benden nefret ederdi. Yutkunup, boş gözlerimi Ilgın'a çevirdim.
"Neden sana anlatayım ki?" diye sordum alayla. "Bunu kullan diye mi?"
Ilgın sırtını dikleştirdi. "Zorunda bırakmasaydın."
Zorunda bırakmasaydım. Yine tüm suç bana kalmıştı değil mi? Başımı iki yana sallayıp Ilgın'ın yanından geçtim.
Dış kapıyı açtığımla Doruk'la çarpışmam bir oldu. "Abla?"
Sinirli gözlerimi Doruk'a diktim. "Dün yaptığın şeyi unutmadım."
Gözlerini kaçırıp sevimli bir hareket yaptı. "Ya senin iyiliğin için."
Kolunu kapıya dayadı, kafasını uzatıp içeriye baktı. "Ilgın yok mu?"
"Sana ne"
Gözlerini devirip yanağımdan makas aldı. Yüzümü çevirdim, istemiyordum neyi zorluyordu ki?
"Bugün yemeğe davetliyiz," dedi heyecanla.
Dış kapıyı çekip Doruk'u hafif ittim. "Ne yemeği?"
"Aile yemeği," dedi sırıtarak.
Aile...
"Doruk," dedim sabırla. "Ben senin ailenle görüşmüyorum."
Sırıtışı yavaş yavaş silindi. "Babam özellikle seni ve sevgilini tanımak istiyordu. Ben biraz bahsetmiş olabilirim de."
"Ne sevgilisi?" diye sordum gözlerimi açarak. "Dünkü olaydan bahsetmiyorsun umarım."
Gözlerini kaçırıp başını salladı. Gözlerimi sinirle yumup Doruk'un yanından hızla geçtim. Beni gerçekten deli ediyordu.
"Abla lütfen," dedi kolumdan tutarak.
Kolumu Doruk'un elinden çektim. "Benim ailem yok Doruk."
"Ama," dedi hayal kırıklığı ile "Ben?"
Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Sen, Gül ve babam benim ailem değilsiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEİS
ActionNeyin bizim için doğru ya da yanlış olduğunu bilemeyiz, Ben de bilmiyordum.