Gördüğüm sen değildin, yüzünü unutmam mümkün değilse kesinlikle başka biriydi. Kadın yüzüme deliymişim gibi baktı, belki de haklıydı, bilmiyorum. Umut etmek delilikti, umut edeceğim.
Bu gün için olanları olumlu düşünürsem eğer ve seni orada gerçekten görmüş olsaydım bunu gerçekten ister miydim bilemedim, zira ıspanak alırken karşılaşmak hayalimde yoktu. Annem bir gün ıspanaklı kek yaparken bana şöyle dedi ''Paşam seni büyütmeyi hep ıspanaklı kek olarak düşünmüşümdür. Her malzemeyi ayrı bir özenle karıştırıp, fırında pişirdiğimi düşündüm. Sende eksik bıraktığım tek şey seni gözümden kaçırmak oldu, bu yüzden fazla kızardı gönlün. '' Kekremmik sanırım gönlünü fazla kızarttım, özür dilerim.
Tüm gücüm yeniden bedenimden çekilmişti, biraz daha dinlenmeliydim. Yatağıma koştum resmen, adeta pamukların üzerine atlar gibi uzandım yorganımın içine. Uzun süredir pembe rüyalara alışmışçasına, hayal kurarak uyumayı seçtim. Sonra hayallerin yerine sen geldin Kekremmik, sonu kötü bitmeyen hayaller. Kendime acımadığım, kırmadığım ya da kahraman olmadığım hayaller. Ayını rüyadan çıkmışçasına birbirimize bu kadar benzememizi önceleri düşünmemiştim, sonra, sonra fark ettim, yani ettin. Beni kahraman olduğum hayallerden sen uyandırdın, fazla cesurdun. Giderken de eminim öyleydin. Gitmek o kadar kolay değil kadın, sen kaybettin, hala bir parçan bende unutma!
Neyi nasıl toplayacağını bilmiyorsan ona göre dağıtacaksın, öyle de olmuştu diyerek anımsıyorum seni. Güven kelimesi ilk önce babamın attığı tokattı, sen ise tekmelerle kovdun beni. Tam altıparmak saydım yüzümde, altıncısı zamandı. Biri ona mı aitti? Ait ne ağır bir kavram, ne sert bir duvar. Neredesin aitim? Çocukça bir hevesle buradayım cümlesine kulak kabarttım, kulaklarım kızardı. Bu kadar cevabını isteyen soru varken ben durmamalıydım, durduğum yerde gözümü kapattım. Hadi umut, uyandığım da yanımda ol.
Uyandırmaya kıy!
Uykuyla rüya arasında gelen telefon sesi beni üç saatlik uykumdan uyandırmıştı, telefon sesi her seferinden ayrı bir kalp krizi nedeni. Yine gereksiz bir arama diyerek beyaz suratın telefonunu açtım.
''Nasılsın bakalım hayırsız? ''
''İyi diyelim iyi olsun, sen nasılsın? ''
''Sen yine uyuyor musun? ''
''Evet bir mahsuru yoksa, uykumla arama girme istersen, zira düzeyli bir ilişkimiz var kendisiyle. ''
''Hep komiktin ama bu gün yatağınla olan ilişkine ara vereceksin. ''
''Nedenmiş o? ''
''Ne zamandır görüşmüyoruz, bizim mekana gidelim iki tek atalım. ''
''Senin bu konuşma tarzına hastayım, neden bir erkek arkadaşa ihtiyacım olmadığını anlıyorum. ''
''Tabi oğlum ne sandın. O halde anlaştık, akşam ben alırım seni. ''
''Peki, olur beyaz surat, bakalım görmeyeli renk gelmiş mi yüzüne. ''
''Dalga geçme benimle. Hadi öpüyorum. ''
''Bende. ''
Yanımda tutabildiğim, daha doğrusu katlana bildiğim tek dostum yanımdaydı yine. Tabi bunu hissederek değildi, muhtemelen annemin evde olamayışının sebebi buydu. Bir an kapının açılıp kapandığını duydum, sanırım eve gelmişti. Hemen yatağımdan doğruldum ve mutfağa koştum. Şeker parem oturma odasındaydı, hemen bende kekimin durumuna bakıp dolaptan aldım. Üzerine mum dikmek biraz gereksizdi ama yine de hoşuna gidecekti. Mumları dizip yaktım, büyük heyecanla içeri girdim.
''Anneler günün kutlu olsun şeker parem .''
''Deli oğlan bunca şeyin içinde onu mu hatırladın? ''
''Ne zaman unuttum peki? ''
''Doğru söylüyorsun, yine de sen günleri unutsan da oğlum ama beni hiçbir zaman aklından çıkarma olur mu? Bu güne kadar ne yaptıysam senin hayatında olabilmek içindi, bunu hiç unutma olur mu? ''
''Gel buruya sulu göz, seni nasıl unutabilirim, hem istesen de benden kurtulamazsın. ''
Yüzü minicik kalmıştı ağlarken, gözyaşları yüzünde savaşıyordu. Boyu benden kısaydı, sarıldım şeker pareme yüzü kalbime denkti, onun için attığına bu yüzden hep emindi. Unutmak kelimesi ne çok dolanır olmuştu dudaklarımıza. Şeker parem beni unutma diyerek feryat ederken, sevdiğim kadın unutmam için silmişti zerresini tenimden. Bu kadar sözcük denkleminden sonra, bir çay koydum şeker pareme, yanında da birer dilim kek. İnsan bir keki yerken bu kadar mı güzel görünür, afiyet olmuştu kadınıma. O gün iki nisandı, o gün iki çeltik attım. Aşk eğer denilen gibi bir alışkanlıktan ibaret ise benim on sekiz günüm kaldı Kekremmik. Tehdit değil bu yazdığım, zaten üzerinden onca zaman geçti ve hala seviyorum merak etme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönmemek Üzere Görüşürüz
RomanceBirini bulmak için çıktığımız yolda kendimize rastlamamız ve hepimizin içine ses olması dileğiyle satırları döküyorum.