Rüzgar senden nefret ediyorum!

6 0 0
                                    

Okudukça kirleneceğini bile bile bu çamuru sayfalara atıyorum. Sen çitiledikçe daha çok kuruyacak göğsünde. Baktıkça ben geleceğim aklına, dokundukça ellerinde siyahlığa bürünecek. Avaz avaz bağıran telefonum böldü kendimi haklı gören egomu. Elim, ayaklarım, tüm bedenim titreyerek baktım telefona, arayan annemdi. Merak etti seven yanları sanrım. Ne çok üzülecek sesimi duyduğunda.

Sende anlardın değil mi?

Yoksa giderken bizi de mi bıraktın?

Anlamıyorum, insan bu kadar ağır bir şeyi bavuluna nasıl sığdırır da gider zaten, bilmiyorum. Telefonu açtığımda kamyonla soru sordu tek bir soruyla

''Barıştınız mı? ''

Kendimle barıştım anne. Ev soğudu, ben soğudum. ''Tamam annecim. '' dedim.

Ah ne çok şey dedim gittiğinden beri. Hadi sabah olsunda uyanalım Kekremmik, yine dağınık saçlarınla bana bak. Sitem et bana yine ''Bir kerede sen hazırla şu kahvaltıyı. '' diye. Ne sofralar kurdum gönlümde senin için. Ama pekiyi ağırlamamış olacağım ki erken bitti ziyaretin. Suçum hayata iyi hazırlanamayışımdı, bu yüzden seni tutamadım. Üşüdüğüm zaman üzerime aldığım hırka gibiydi bende ki kadın, ılık ılık. Açma dedim pencereyi o kadar, ''Ben varım. '' dedin. Özür dilerim Kekremmik, ben o kadar olamadım. Çocukluğumu kaybettiğim yerde seni bulmaya çalışıyorum. Bu sefer annemin numarası aklımda, ev adresi aklımda, bu seferde ben gitmek istemiyordum güvendiğim eve, başka bir evde güvenimi kaybettiğimden. Ara tuşunda basılı kaldı parmağım, aradığınız abone yok, nasıl yani hiç olmadı mı? Açmadı yine kullanamadığı telefonunu. Eğer bu oyunsa gözünü seveyim çık artık, sevemedim hiçbir zaman oyunları. Babamı sobeleyemedim hiç, ya senide bulamazsam. Oyunsa uyacağım kurallarına. Haklısın çocukluğumdan dolayı güvenmiyorsun bana. Evet, o zamanlarda mızıkçıydım, hatta adımı mızıkçı koydun sende. Hadi bak sana gıcık değilim çocukluğumdaki sümüklü arkadaşlarıma duyduğum gibi. Bulamadım seni, sanırım o kadar da iyi tanıyamamıştım.

Anlat bana kendini!
Farkında olmadan soğuktan ellerim buluşmuş dizlerimin arasında. Çocukta kalmamışdı parkta, içim böyle kalabalıkken. Hızla bulutlar toplanmıştı gökyüzünde, gökyüzü o gün mavi değildi. Alnımın üstüne damla düşmüştü, artık kalkma zamanıydı. Geliyorum anne. Rüzgar destek verdi yürümem için, tırnak geçirmiştim toprağa gitmek istemiyorum diye. Müzik çalıyor sokaklarda, yağmur dans ediyor arsızca. Renkler hızla griye çalıyor. Ben adım attıkça izi gidiyor, izin yıkanıyor kaldırımlarda. Nasılda alay ediyor bulutlar bizimle, sanırım gülerek bakıyorlar kaçışan bizlere. Bu gün şaka kaldıracak halde değilim, üzgünüm yavaş yürüyeceğim, hazmetmem lazım. Yolun kenarında durdum, el ettim bir taksiye. Taksi durdu, bindim. Adresi söyledim ve başımı yasladım. 

Zaman dediğimiz şey göz açıp kapayıncaya dek geçiyor, biliyorum çünkü büyüdüm. Çocukken hep duam büyümekten yana oldu, büyümek istedim, daha da güçlü olmak. Zaman geçti büyüdüm, zaman geçti daha da güçsüz kalmış gibi hissediyorumdum. Yaşamak anneme göre makarna yapmak kadar kolaydır. Önce suyu kaynat, aman tuzu atmayı unutma, sonra su kaynadıktan sonra makarnaları haşlamaya koy, haşlanınca da süz ve kavur. Yaptığım tüm makarnalar birbirine tutunuyordu, anlayacağınız hamur gibi oluyordu. Anne hata yapmıştın, makarnaya önceden tuz koymak kaynatma hızını yavaşlatmıştı. Zaman geçti, bense geç büyüdüm. Yaşamak sandığımız kadar zor değildi, tek yapmamız gereken doğru malzemeyi doğru zamanda kullanmaktı. Ben hep makarnayı annem gibi pişirdiğim için yapışır olmuş gönlüm birilerine. Eksikliğim bilmememdenmiş, bunu sonunda anladım ama gelin kafamı koyduğum taksi koltuğundan devam edelim.

''Geldik abi. ''

''Teşekkür ederim. ''

Taksicinin ücretini ödedikten sonra dışarı çıktım, taksi hızla uzaklaştı. Başımı kaldırdım tekrar, derin bir nefes aldım, bu ara çok oluyordu Kekremmik. Beni bu konuda hep uyarırdın hatta ''Yaşlı kadınlar gibi neden hep derin nefes alıyorsun? '' diye sorardın, huy işte yine dönüp dolaşıp beni tekrardan bulmuştu. Bu arada oturduğun yerden zengince kalkarak ocağımda yemek vardı demeden apar topar gittin.

Misafirliğin kısası mı makbuldü?

Dönmemek Üzere GörüşürüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin