Herkese yeniden merhabaaaaa!
İkinci bölüm ile geldik. Bu bölüm benim içime aşırı sindi ama aşırrıııı.
Oy ve yorum yapmayı unutmazsanız sevinirim. Verdiğimiz emeğin karşılığını her insan gibi ben de almak istiyorum, şimdiden teşekkür ederim.
Hadi! Bölüme! Geçelim!
Bölüm şarkısı; Bring Me the Horizon- Can You Feel My Heart
Kinin oyununa düşerseniz, kıyameti uykusundan uyandırırsınız.2.BÖLÜM: KARANLIK DUVARLAR
Haykırış.
Sessiz çığlıkların sancısı olan haykırışlar. Kanımın her zerresinde bu haykırışları hissediyordum. Kalbim bedenimden ayrılmak için gümbürderken çığlıklar onu yatıştıramıyordu.
Kalbim pes etmek istiyordu, onu ellerimi sıkarak durdurdum. Aklımın kaçacak kapıları kapalıydı, mantık kırıntılarından aşağıya atlayarak kendini kurtarmaya çalıştı. Tüm bunlar olurken ben dudaklarımdan dökülenlerle beraber kararan grileri izliyordum.
Gündüz ile geceyi ayıran o rengin sahibi gözler, karanlığa bürünmüştü. O, karanlık odayla dalga geçer gibi gözlerini de karartmıştı. Onu bu hale getiren bendim. Tek bir cümlemle onun kum saatini devirmiştim.
Kum taneleri dökülmemişti, onu koruyan camların da kırılmasını bekledim ama güçlü duruyorlardı. Avucunun sertçe yaslandığı masa bile kaçıp gitmek isteyecek kadar sallanmıştı.
Karşımda bir sürü çelişkiyle savaşırken içinde öldürdüklerinin kanını bana sıçratmayacak kadar yok sayılıyordum. Dünyasını kendi elleriyle döndürdüğünü hissettiren bu adam, hiddetinin sonucu devrilen kum saatine bile dikkat edemedi.
Olacakların ve olmuşların önünü kesemezdim. Buza dönmüş bedenimin aksine kanımdaki yakıcı cesarete güveniyordum. Korku ise sislerin arasında; tam kalbimin içindeydi.
Korkuyordum ama bu sandalyede oturuyorsam sormalıydım, sorgulamalıydım. O cümle belki ona yüzlerce kez sorulmuştu. Cevabını verdiğinde bileğine kelepçe vurulduysa bir sebebi olmalıydı. Bir bedeni ruhundan ayırmanın izahını duymalıydım.
Karanlığın içinde durmaya devam ederken parmaklarımın ucuyla devrilen kum saatini düzelttim. Akmayı sadece kısa bir süre bırakan kumlar tekrar özgürlüğüne kavuştular. Kum tanelerinin, kendilerini birbirine sıkıca bağlanan diğer kumlara bırakışlarını izlememi kesen demir şıngırtısı oldu.
Göz ucuyla karşıyı kontrol ettiğimde, "Önündeki dosya bunun için burada duruyor," dedi. İnkâr etmedi, kendini savunmadı. Karşımda yaşadıklarını göstermemeyi seçti. Sorumdaki meraktan çok cesaret kokusunu almıştı. Onu bu sakinleştirmişti, buna emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HELECAN
Mystery / ThrillerBir hapishane, bir söndürülmüş ruh. Bir mahkûm, bir özgürlüğün içindeki tutsak. Bir vazgeçiş, bir umudun can veren son tohumu. Bir kayboluş, bir yolun çıkmaz sokağı. Birbirlerinin kaderlerini yazarken atılan noktalar, başlangıçları oldu. Başlangıç s...