(Bölüm şarkısı: Mel Torne/I'm Coming Home Baby)
Gece neredeyse saat beşe çeyrek kala Agatha midesinde bir krampla uyandı. Akşam yemeğinde neredeyse hiçbir şey yememiş, Narcissa'nın ısrarlarına rağmen çok sevdiğini bildiği için yaptırdığı orman kebabına dokunmamıştı bile. Şimdiyse midesi açlıktan boş bir teneke gibi gurulduyordu. Yatağında bir süre öylece bekledi. Sanki açlık hissini bastırmak istiyormuşçasına elini göbeğinin altına bastırdı; avucu sivri kalça kemiklerinden başlayıp nazik bir çukur yaratan mesanesine yakın boşlukta gezdi. Karnı dümdüz, hatta içeri göçmüşten halliceydi. İnce örtüyü üzerinden atıp yatağından fırladı.
Terliklerine basit bir büyüyle susturduğunda karanlık koridordaydı, az ötede hemen çaprazda Draco'nun odası dışında bu katta başka kimse kalmıyordu. Odası evin en üst katında olmasından dolayı genelde ev içinde Cisimlenmek normaldi, ama eğer Narcissa'nın ev hanımı olduğu evde yaşıyorsanız ev içinde Cisimlenmek terbiyesizliğin dik alasıyla eş değerdi. Hele bir başkasının odasına Cisimlenmek mevzu bahis bile değildi. Narcissa, annesi Druella gibi kuralları olan titiz ve takıntıları bir kadındı.
Vaktinin çoğunu sürekli kontrol edilmesi, ev cinlerine emirler yağdırılması gereken malikanenin yönetimiyle geçirirdi. Biraz kontrol manyağı olduğu söylenebilirdi. Bu neredeyse her Black kadınının genetik koduna işlenmiş tamamlayıcı bir faktördü. İşlerin kontrolden çıktığını hissettiği anda panik atak nöbetleri baş gösterir, evhamlanır, sudan sebepleri bahane ederek tartışma yaratırdı. Agatha yaşı ilerledikçe bunun asıl sebebini hep Lucius'un Karanlık Lord'un hizmetkarı olmasının yarattığı strese yormaya başladı. Bazen her şeye rağmen mutlu olup olmadığını merak ederdi, eğer Evan ile ayrılmasa ve evlenselerdi onu da bekleyecek olan evliliğin sonucunda o da saçlarını köklerinden yolar mıydı? Bu tarz soruları düşünmekten kendini alıkoyamazdı, ama bunlara cevap bulamayacak kadar üşengeç olduğu için hemen zihnini güzel şeylere yönlendirmeye çalışırdı.
Gerçekten de Narcissa ne zaman bu mesele gündeme gelse çaresiz bir sabırsızlıkla konuyu değiştirmeye çabalar, mükemmel görünmesi için olağanüstü çaba harcadığı güzelim sarı saçlarını ense taraflarından yakalayıp kökünden bir bir yolardı. Agatha, bir keresinden ondan bir şey ödünç almak için yatak odasına girdiğinde kan toplamış saç köklerini iksirlerle temizlemeye çalışırken görmüş, ama sırf annesi yerine koyduğu kadın kendini kötü hissetmesin diye görmemiş gibi davranmayı seçmişti. Müdahale edebileceği aklına gelmemişti bile. Etse bile ardında yatan gerçeği kaldırabileceğinden de emin değildi, Agatha haddinden fazlasını öğrenmeye meraklıydı ama gerçekler her zaman hoşuna gitmeyecek kadar güzel şeyler de olmadığı için onları kolaylıkla elinin tersiyle 'bunu da yarın düşünürüm' dediği, içeride binbir çeşit ertelenmiş düşünceler, kararlar ve fikirlerle dolu zihin sarayına itelemeye ve onları orada biriktirmeye meyilliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I May Destroy You
FanfictionÖlüm Yiyen olmaktan çok uzak olan Agatha Rosie'nin tek isteği, pudra renkli dünyasında tüm gün Chardonney içip alışveriş yapmaktan başka bir şey düşünmeden, tembel bir kedi gibi Lestrange mirasını akıllıca yöntemlerle yemek ve sevgilisi Evan Rosier'...