Ölüm Yiyen olmaktan çok uzak olan Agatha Rosie'nin tek isteği, pudra renkli dünyasında tüm gün Chardonney içip alışveriş yapmaktan başka bir şey düşünmeden, tembel bir kedi gibi Lestrange mirasını akıllıca yöntemlerle yemek ve sevgilisi Evan Rosier'...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Bölüm şarkısı: Flamingo/I Only Have Eyes For You)
O hafta iki önemli şey oldu; seherbaz bürosu ne kadar didinse de Fransız seherbazlar hemen istihbarat alıp davadan haberdar oldukları gibi İngiltere'ye bir ekip yolladı. Fransız ekip derhal davayı üstlenip İngilizlerin topladıkları tüm verilere konmaya çalışınca bürolar arası ufak bir gerginlik yaşandı. Çünkü herkes davayı sonuca ulaştıran büro olmak istiyordu ama kimse işbirliğine yanaşmıyordu. Bu sebeple elde edilen tüm deliller olabildiğince ağır aksak bir bürokrasiye çevirilerek teker teker Fransız seherbazlara teslim edilmeye başlandı.
Herkes öyle yavaş çalışıyor, öyle gereksiz izinler ve evrak işi uyduruyordu ki, daha sıra delillere gelmemişti bile. Agatha ise bu kargaşadan olabildiğince nemalanma derdindeydi. Olay yerinde Evan'ı işaret eden ama göremeyip dikkatlerinden kaçırdıkları şeyleri Fransızlar görebilirdi. Fakat yine de Evan'ı işaret eden en ufak şeye saray zaten itiraz edecekti, bu sebeple Agatha biraz olsun rahatlamayı kendine hak görmüştü. Çünkü endişelenmesi gereken başka şeyler vardı ve Evan hep dört ayak üstüne düşerdi.
İkinci önemli şeyse şuydu; Agatha hayatında ilk kez Rabastan'dan önüne konan evlilik sözleşmesine dair bir tavsiye almak için yanına gitmeye karar verdi. Bu kararı alması için bir tek yıldız haritasına şöyle uzun uzadıya bakıp gezegenlerin konumunu söyleyeceği şeylerin Rabastan'ın doğum haritasındaki gezegenlerin o haftaki konumuyla çakışıp çakışmama ihtimalini hesaplamamıştı. Agatha'nın Satürn'deki oğlak burcu, Rabastan'ın Mars'ındaki yengeç ile amansız bir savaş içinde olduğu için buna zahmet bile etmedi.
Rabastan ile ilişkisi çoğu zaman birbirlerine olan nefreti en yaratıcı şekilde dile getirmekten ibaretmiş gibi görünse de yaşının verdiği ağırlığı yeğeni üzerinde kullanıp bir otorite inşa etmeyi severdi. Agatha'nın bu otorite ve ağırlığa saygı duyduğu yoktu ama başkalarının üzerinde yarattığı etkiden çoğunlukla hoşnut olurdu. Ve nihai amacı Evan'a 'evlilik-sözleşmesi-ne-amına-koyayım-kafanı-kırarım-senin-' dedirtmeyi sağlamak ve hafta sonu yapılacak avukatlarla görüşmeye yalnız gitmemekti.
Terrace'a çat kapı gelip de evcini tarafından içeri buyur edildiğinde Rabastan'ı yarınlar yokmuşçasına sevgilisi Lenina ile öpüşürken yakaladı. Amcası resmen kızın üstüne devrilmişti, berikinin de şikayetçi olduğu söylenemezdi. İçeri girdiğinden de bihaberdiler. O da kızarıp bozarmak yerine onları umursamadan karşılarındaki boş koltuğa kol çantasını pat diye fırlatınca ikisi kıpkırmızı suratlarla oldukları yerden sıçradılar.
"Ulysess Zappa Lestrange! Ne ayıp. Bir 'hoşgeldin' demek yok mu?"diye cıvıldadı Agatha çantasının olduğu koltuğa kurularak.
Ağzından ciyaklamaya benzer bir ses çıkaran Lenina iki yana dağılmış saçlarını kulaklarının arkasına iterken ayrıca Rabastan'ı da üstünden itiyordu. Birkaç tanesi açık olan gömleğinin düğmelerini aceleyle iliklemeye koyuldu. Utancını gizlemek için dikkatleri dağıtmak umuduyla, "Ulysses Zappa mı?"diye sordu nefes nefese.
