chapter eleven

208 28 173
                                    

(Bölüm şarkısı:ABBA/Dancing Queen)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Bölüm şarkısı:ABBA/Dancing Queen)

Evan deminden beri farkında olmadan tırnaklarını yiyordu. Agatha'nın eline altı defa şaplak atmasının üstünden epey geçmişti. Cygnus Black ve Arsene Rosier onları odadan çıkardıklarından beri koridorda volta atıyorlardı. Boylu boyunca taş duvarlardan oluşan koridorda Agatha'nın topukları ileri geri tıkırdarken Evan, gömleğinin kollarını kıvırmış, stresten ter damlacıkları kaplı alnını duvara yaslayarak soğutuyordu.

"Ne konuşuyorlar çok merak ediyorum. Hala çıkmadılar."dedi Evan, ayakkabısının ucunu ard arda duvara vuruyordu.

"Bekle." Agatha bir konsolun üzerindeki çantasına gitti, asasını çıkarıp ahşap kakmalı iki kanatlı kapıya doğrulttu. "Homenum Revelio." Kendinden emin bir şekilde büyülü sözleri söyledi. Nitekim asa ona baktı, o da asasına. Bir kere daha salladı, nafile. "Neden işe yaramadı?" Şaşkın şaşkın elinde öylece duran asasına bakakaldı. Hiçbir şey olmamıştı. "Evan, asanı ver."

"Buralarda büyü işlemez. Boşuna uğraşma." Evan hala ayakkabısının ucuyla duvarı yavaş yavaş dövüyordu. Agatha'nın şaşkınlığına ve asasının onu bozguna uğratmasını son derece vakur karşılamıştı. "Belirli bir saate kadar büyü işletmeyen kalkanlar devreye giriyor. O da hizmetlilerin bazıları ağır işleri görsünler diye." Genç kadının omuzları çöktü, büyünün işlemediği bir yerde olduğu bilgisi çok fazla gelmişti. Ama şu anda ilgilenmesi gereken mesele büyü kısıtlamasından daha önemliydi.

"Evdeyken kendini bi' tuhaf hissetmedin mi?" Evan başını duvardan kaldırıp sordu. Alnı dikdörtgen şeklinde kızarmıştı.

"Midem ağrıdığı için üstünde durmamıştım."dedi düşünceli düşünceli. Evan'ın kararlı bir şekilde kapıya yaklaşıp ihtiyatla kulağını ahşaba yasladığını görünce, "Muggle gibi kapı mı dinleyeceğiz şimdi?"diye sordu bozularak.

"Evet, evet!" Evan sabırsızca geçiştirdi fısıldayarak. Kulağını kapıdan kaldırıp daha farklı bir açı bulmak için yavaş hareket ediyordu. "Şu asayı da yerine sok, elinde ceza cetveliyle gezen öğretmenler gibisin. İşte bak, böyle elinde deli gibi sopa sallayan birine döndürtürler adamı."

Agatha böyle elzem bir anda alay edebilmesine içerledi. Asasını çantasına, çoğu zaman orada epey uzun vakitler geçirdiği yere koymadan önce Evan'ın çıplak koluna asayı kızılcık sopası niyetine vijit diye geçirdi.

"Silah olarak da pekâlâ işe yarıyormuş. N'oldu, çok mu acıdı?" Berikinin canının acısından kıvranıp gözlerinin yaşardığını görünce memnuniyetle asayı çantasına geri yerleştirdi. Evan kolunu sıvazlaya sıvazlaya kulağını yeniden kapıya yasladığında o da diğer taraftan dinlemeye başladı. İçeriden boğuk boğuk şu konuşmayı yakalayabildiler;

"...Madem konuyu midemizin kaldıramadığı meselelere getirdik ve eteklerdeki taşlar dökülüyor, ben de başlayayım."diye söze başladı Cygnus'un vakur sesi. "Senin yağ tulumu bağlayan midene rağmen, benimki epey güçlüdür. Kaldıramayacağı tek şey ise, oğlunun peşine takıldığı şakşakçı orduyla neler yaptığıdır. Bunu reddedecek misin?"

I May Destroy YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin