chapter three

305 38 137
                                    

(Bölüm şarkısı: Stevie Nicks/Edge of Seventeen)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Bölüm şarkısı: Stevie Nicks/Edge of Seventeen)

Agatha ertesi sabah The Rubens'daki otel odasında uyandığında ilk iş ne kadar acıktığını farketmek oldu. Kral Dairesi katı tadilatta olduğu için kapalıydı, burada kalacak insanlar tadilat gürültüsünden rahatsız olmasın diye suit geçici bir süreliğine kullanım dışı bırakılmıştı. Agatha için bu sorun değildi elbette, nasılsa çalışanlar dışında kimse bu kata uğramıyor, suite de kimse girmiyordu. Karnı guruldamaya başladığında Agatha çoktan giyinmişti bile, resepsiyondan kahvaltı sipariş edebilirdi fakat resmi olarak otelde kayıtlı bile değildi.

Saat yediyi biraz geçiyordu ve gökyüzü hala mürdüm rengindeydi. Londra çoktan uyanmış, kırmızı iki katlı otobüsler, taksiler ve işe yetişmek için can hıraş kornaya basan araçlar vızır vızır geçiyordu. Penceresinden Buckingham Sarayı'nı görebiliyordu ve sancak tepedeydi; bir turist kafilesinin yanından geçerken rehberin 'bayrak asılıysa kraliçe sarayda demektir' dediğini işitmişti. Agatha bu gereksiz bilgiyi beyninde ekmek ufalar gibi ufalarken bir yandan kızarmış ekmeğin üzerindeki tereyağının hayalini kuruyor diğer yandan da Snape'in dün akşamki teklifini düşünüyordu. Acaba büyükbabası içinde Sirius Black'i barındıran bir örgüte katılacağını duysa ne derdi kimbilir...

Agatha bu ihtimali düşünmek istemedi; hem büyükbabası hem de büyükannesi torununu o köpek herifinㅡ büyükbabası ona böyle seslenirdi, yaptığı tüm kirli işleri ve nasıl berbat biri olduğunu anlatır dururdu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Agatha bu ihtimali düşünmek istemedi; hem büyükbabası hem de büyükannesi torununu o köpek herifin büyükbabası ona böyle seslenirdi, yaptığı tüm kirli işleri ve nasıl berbat biri olduğunu anlatır dururdu. Sirius çocukluğu boyunca bir nevi Agatha'nın şehir efsanelerindeki gulyabanisiydi. Büyükannesi ve büyükbabasından onu en ipe sapa gelmez, kural tanımayan, karanlık ve pis işlere bulaşmış muhtemelen kaldırım mühendisliğinden öte gitmeyecek biri olarak dinlemiş, 'aylak gezmenin kibarcası' olan bu sözü duyan Agatha, hep kaldırım mühendisliğini gerçek ama insanlar tarafından onaylanmayan kötü işlerin yapıldığı bir meslek zannederdi. Ve görünüşe bakılırsa şu Sirius bu işte epey de iyiydi.

Agatha iştahını kaçırıp somurtmaya başladı. Zaten keyfi yeterince kaçmıştı. Sonra anıları şöyle bir karıştırıp daha önce Sirius Black ile karşılaşıp karşılaşmadığını hatırlamaya çalıştı; fakat bunu yapmanın beyhude olduğunu sonra anladı. Sirius ile karşılaşması olanaksızdı, çünkü bildiği kadarıyla şu yüce isyankarımız 16 yaşındayken evden kaçmak gibi bir aile faciasına imzasını çakmıştı. Bu durumda Agatha'nın Sirius Black'i evde görmesi biraz imkansızdı çünkü eylül ve mayıs ayına kadar Sirius okuldayken evde olduğu yaz aylarında da Agatha hep Fransa'da, büyükbabası Reinhard Lestrange'ın Nice'deki bağ evinde olurdu. Belki bir ihtimal görmüşlüğü varsa da onu hatırlamayacak kadar zaman geçmişti üstünden. Agatha onu düşünmeye ara verip biraz da Snape ile trende yaptıkları konuşmayı kendine hatırlatarak canını sıktı.

I May Destroy YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin